dünyada türk mutfağı ilk 10'da sayılmaz

ünlü şef somer sivrioğlu'nun sarf ettiği söz.
sayın sivrioğlu'nun konu ile ilgili açıklamaları şöyle ;
--- alıntı ---
türk mutfağı dünyanın en iyi üç mutfağından biri” iddialarının egosantrik ve milliyetçilik kaynaklı olduğunu vurguladı. “türk mutfağı dünyada saygı gören bir mutfak hiç değil. ilk 10’da sayılmaz
--- alıntı ---
sayın sivrioğlu, türk mutfağının tanıtımının iyi yapılmadığının ve pazarlama konusundaki yoksunluğundan kaynaklanan durum olduğu ifade etti.
buradan

dedi bir tv şovcusu.

amaç şov ise ilk 50 zor, nitekim gösteriş bir dönem ayıptı. bazıları instagramla unutmuş olsa da böyle dönemler vardı.

aslında tam olarak haksız sayılmaz. yani düşündüğümüz zaman zor yemeklerimiz yok mu var elbette, hatta bir çoğunun yapımı baya zor.
ama genel olarak salça ve su bazlı yemekler bazen de soğan. unutmamak lazım tabii ki mükemmel yemeklerimiz var, antep mutfağı diye bir gerçeğimiz var bir kere lakin sos kültürümüz de çok zayıf. özetle haksız sayılmaz ama tam da haklı değil diyerek çekileceğim.
tanım: bir önermedir.

demece bakılırsa kendisi mutfağın kendisi için değil, dünyadaki tanınırlığı ve sevilirliği üzerine konuşmuş. bu yönden haklı da. ayrıca, anlamadan dinlemeden yorum yapmadan önce bu adamın avustralya'da yıllardır türk mutfağını temsil ettiğini de unutmamak gerek.

hiçbir şeyi pazarlayamıyoruz malesef . kendimizi doğru tanıtamıyoruz . gerçi tanıtsak bir şey değişir mi bilmiyorum.

tam okunması gereken başlık. nedeninin pazarlama eksikliği olduğunu söylemiştir kendileri.

kesinlikle katıldığım bir söz. boş bir milliyetçi zırvalaması olduğuna ben de inanıyorum ve kusura bakmayın ama mutfakta yaratıcılık anlamında diğer ülkelere nazaran oldukça geride olduğumuzu görüyorum.

güçlü bir şekilde tanıtılsa her zaman ilk beşte olur. baksana, sevsek de kızsak da nusret bile tek başına dünya'nın her yerinde fink atıyor, birinciliğe oynuyor. adam bir kol hareketi ile köşe oldu ve başardı da. bizler ise her gün gelen zam ve geçim sıkıntısından iyiymiş gibi gösterilen haberlere, rahmetli levent kırca gibi nah işareti çekmekten başka bir tanıtım yapamaz olduk.

hakaret yok sitem var;
muhteşem bir folklor ve her folklora ait onlarca değişik yemeğin olduğu bir ülkedeyiz.
lakin, kültür bakanlığı dahil hiçbir şef ve aşçının pazarlamasını yapmadığı sofradan bahsediyor.
gordon ramsay bile soframıza hayran olmuş ve çeşitliliğe şaşırmışken, dünya'da tanınmıyor oluşumuz yine bizim ayıbımız.

aynı kıymadan önce urfa, içine malzeme katıp adana ve iki malzeme daha katıp antep kebap yapan, ve bunları 15 dk içinde hazırlayan bir yetenekten bahsediyoruz.

kentakili fred 10 bin km öteden gelip, çikın'ını bize pazarlıyorsa.. hakkaten ayıp lan.
somer şef'in haklı olduğu serzeniştir.

türk yemeklerinden hangisinin dünyada tanıtılacağına karar vermek gerekiyor. kebap dersek o pek yemek sayılmaz. kebap lezzetli ve güzeldir ama ince bir çalışma gerektirmez.(barbekü de öyledir). salçalı ev yemekleri de aynı şekilde. ekmekle yemek zorunda olduğunuz bir yemeğin bugün dünyada pek gideri olamaz zaten. ben ekmek yemiyorum diyen biri ne orman kebabını ne musakkayı ne imam bayıldıyı ne işkembe çorbasını yiyebilir. bunların tümü ekmekle tüketilebilen yemekler. ve hepsi anne yemeği kıvamında basit ve ustalık istemeyen lezzetler.
sosu, yağı, baharatı, kıvamı çok ince ayarlanmış, yapımı emek isteyen yemeklerle dünya mutfağında yer alınabilir. moda gibidir bu. afrikalılar ve hintlililer rengarenk giyiniyorlar mesela ama dünya giyiminde afrika veya hint modası yok. kendi elimizdeki bize yetiyor olabilir. ama dünyanın estetik ve gastronomi tercihleri ve beklentileri çok farklı. bu beklentileri karşılayan mutfaklar dünyada tanınıyor. türk mutfağı diğer mutfaklarla rahatlıkla rekabet edecek bir aşamaya gelebilir. ama ustalarımızın yoğun bir çalışma yapması gerekir bunun için.

çünkü kültür, yaşam modeli, ekonomi gibi farklılıklar var.
bir de bunu kiminle nereyle kıyasladığınız önemli.

hamburger ve pizzayla yaşamaya alışmış bir toplumun önüne ne koyduğun önemli.

kuru fasulye, patlıcan musakka mı koyuyorsun, yoksa adana kebap, odun ateşinde pişen et döner mi ?

neyi nerde kimin önüne koyduğunla ilgili değişebilecek bir durum.

söz konusu şefler, uluslararası arenada genellikle bulundukları ülkelerin menü'leri üzerine çalıştıklarından, böyle bir yargıya varmaları çok normal.

yani onlar karşı tarafı uyduramamış bize, kendileri oraya uymuş.

aynı şey, bizim için de geçerli.

dünyanın neresine gidersen git, en iyi mutfaklar da olsa, kendi yemeklerimizi, kendi kokularımızı arıyorsun.

ed stafford denilen bir adam var, belgesel programcısı , kaşif.
dağ bayır gezer, börtü böcek ne bulursa yer.

geçenlerde bizim türkler adamı yakalamış , türk lezzetlerinden örnekler tattırdılar.

hepimizin severek yediği bir çok şeyi beğenmedi börtü böcek, fare yiyen yamyam. ne diyecez şimdi, bizim tatlarımız kötü mü ?

onun için şefler kendi işine baksınlar.
avustralya da kangru pişirmeye devam ..

şef geri adım atmış, herkesin yaptığı gibi yanlış anlaşıldım diyerek, dünyanın en değerli mutfağı türk mutfağı demiş.
buradan

güneş mutfak teorisi: bütün dünya mutfakları aslında bizim mutfağımızdan çıkmıştır.

muazzam bir mutfak kültürümüz olduğunu düşünsem de kendimizi tanıtmak konusunda başarısızız. yunanların yemeklerimizi bu kadar kolay sahiplenebilmesi de bu yüzdendir.