bir a.kadir şiiridir.

pınarından özgürlüğün al bir yudum
çek bir soluk rüzgarından sevdamızın
seni benden ne bu kapı, ne bu duvar ayıracak
seni ne bu kara kara gelen ölüm.
al bir yudum pınarından özgürlüğün
rüzgarından sevdamızın çek bir soluk
gelir bir el kırar birgün kapıları
karanlığın bahçesinde açar gülüm
seni benden ne bu kapı, ne bu duvar ayıracak
seni ne bu kara kara gelen ölüm

adagio

yaşamın vişne rengi dudakları vardır sevgilim
öpüşün kadar sıcak ve tatlı
özgürlük türküleri de söylenir bu dudaklarla
sevda türküleri de
vişne rengi dudakları vardır sevdanın
gülümser dudakların gibi titrek ve dokunaklı
okyanus olur sarar dünyayı
olümün vişne rengi dudakları kimi kez
dudaklarınca içten ve inançlı
ölüm asude bahar ülkesi değildir o zaman

ölüm:
yiğit ve sevecen bir yaşamın mutlu günlere
sunulmasıdır
canlı bir gül gibi somut
ayrılık yoktur artık zaman içinden
yaşamın ve sevdanın, ölümün kimi kez de
öpüşün kadar sıcak ve tatlı
vişne rengi dudakları vardır sevgilim...

andante

birgün başımızda sevda rüzgarları eserse
deli deli yıldırımlar düşerse yüreğimize
hızlanır kan dolaşımı
babil'in asma bahçeleri değildir artık
dünyanın bilmem kaçıncı harikası
karanlığın bahçesinde açan gülümüzdür.
hüzün dolarsa içine bir gece yarısı
çevir gözlerini güneşin doğacağı yere
çek bir soluk rüzgarından sevdamızın,
"kapı"yı, "duvar"ı
"kara kara gelen ölüm"ü düşünme
çevir gözlerini güneşin doğacağı yere

vıva celevcbato

bu gece ne bir yıldız, ne ay var yaşlı gecede
hüzne yer yok yüreğimizde hüzne yer yok
nasıl olsa kıramazlar filizlerini
mutluluk pınarından kaynaklanan sevgimizin
çabuk gelir geçer yaz yağmurları
bu gece ne bir yıldız ne ay var yaslı gecede
yine de hüzne yer yok yüreğimizde

allegro

birgün başımızda sevda rüzgarları eserse
deli deli yıldırımlar düşerse yüreğimize
"al bir yudum pınarından özgürlüğün,
rüzgarından sevdamızın çek bir soluk"
yaşamın vişne rengi dudakları vardır sevgilim
öpüşün kadar sıcak ve tatlı
"seni benden ne bu duvar ayıracak, ne bu kapı
seni ne bu kara kara gelen ölüm"
çünkü ölüm;
yiğit ve sevecen bir yaşamın
umutlu günlere sunulmasıdır.
canlı bir gül gibi somut
ölümün vişne rengidir dudakları kimi kez
gülümser dudakların gibi titrek ve dokunaklı
bu gece
ne bir yıldız ne ay var
hüzün dolarsa bu gece yarısı içine
"çek bir soluk rüzgarından sevdamızın"
çevir gözlerini güneşin doğacağı yere.
devamını gör...
düşünceler, soyut kabul edilen dünyada var olan ve yok olan olgular. etkileri eylemlerden soyutlandığında kapalı bir kabın içinde birden var olabildiği gibi yok da olabilen, serbestçe dolaşan, dış veya iç etkilerle aralarında tepkimeye giren birer molekül gibidirler. biraz daha açmak gerekirse; varoluşları birden gelen ilhamla olduğu gibi kişinin zihnindeki diğer düşüncelerin çapışması sonucu oluşan sentezden ya da analizden ortaya çıkabilirler. bunun yanı sıra mevcut düşünceler kişinin dış dünyasından gelen verilerin algı süzgecinden geçmesinden sonra anlama potansiyelinin kullanımıyla ortaya çıkabilir, ki insanın hayatının ilk evrelerinde edindiği düşünceler genellikle böyledir. düşünsel platformlarda paylaşımlar tek ya da çok taraflı olmak üzere sürekli yaşanır. fakat genellikle yeni düşünceler oluşturmak konusunda fazla çaba harcanmaz. ortaya atılan düşüncelerin değişikliğe uğramadan alınması yahut reddedilmesi; mevcut düşüncelerin ortaya atılarak başka zihinler tarafından kabul edilmesinin isteği genel olarak söz konusudur. bu aslında benimseme konusunda güçlü bir iradeyi ve direnci gösterdiği gibi algıların komple değişiminin aslında ne kadar basit olduğunu da gösterir.

düşüncenin yapısı ve insanların onu kullanma konusunda tutumunu ele aldıktan sonra bir değerlendirme yapmaya çalışalım. düşüncelerin zihnimizde sürekli bir devinip halinde olmalarının yanı sıra etkileşimlerden sonra oluşturdukları yargılardan yola çıkabiliriz. düşüncelerin akışkanlığı kadar yargıların sağlamlığı söz konusu. ister zamanla karşılaşılan olaylar, ister dışsal dayatmalar sonucu olsun oluşan ön yargılar öylesine inatçı bir duruşa sahiptir ki değişime yanaşmak yerine yok olmayı isterler. bu aynı zamanda ön yargıların zayıflığıdır. onları parçalamak yerine onları başka bir ön yargı ile değiştirmek çok daha basittir. ön yargıların insanların fikirsel anlamda tuttukları tarafı belirleme konusundaki özelliği düşünülünce; bir insanı başka bir tarafa çekmek o insanın tarafsız bakmasını sağlamaktan çok daha kolaydır. ön yargıların ne kadar sağlam şekilde benimsendiğini de düşünürsek taraf değiştiren insanın davranışlarında kayda değer bir süreklilik de bulmak mümkündür. ön yargıların çevresinde dayanıksız olan genel geçer yargıların sürekli kullanımıyla bir insanı, ön yargıları bir ideolojiye çok sıkı şekilde bağlamak mümkündür. hatta ortaya atılan basit yapılı düşüncelerden, topluluk içindeki insanların gerek kendi zihinlerinde, gerek kendi aralarındaki paylaşımlar, yeni yargılar oluşturmasını ve dahi bunları birbirlerine kabul ettirdiklerini görmek çok mümkündür.
devamını gör...
bir boka yaramaz. eylem düşünceyi her zaman yener. düşüncesizlik de eylemsizliği yener.
devamını gör...
çok uykum var ancak uyumak istemiyorum çünkü varolan düşüncelerimin büyümesinden çekiniyor, zihnimin en kötü ihtimalle böyle devam etmesini diliyorum. bu durum beni yormaktadır. sanki düşüncelerime gübre veriyorum, büyüyüp duruyorlar. arkamdan kuyumu kazıyorlar. tam bir şerefsizler.
devamını gör...
yıl 2012 falan. yaş 21 falan. şunu yazmışım:

düşünceler pervane,
aklımın şeminde uçuşan.
her yanlışın gözü doğruda,
bunda doğrunun suçu şan.

evet, benim olmazlığım ezeli. peki, ebedi mi? bilmiyorum. göreceğiz.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"düşünceler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim