eddie vedder

(bkz: into the wild (film)) ) müzikleri kendine ait olan bariton sesli sanatçı.

pearl jam'in solisti. karakteristik bir sesi vardır, duyar duymaz isminden bahsettirir.

sesini nerede duysam o an her şey birkaç saniye dursun isteyeceğim sanatçı. hele şu şarkı ise;

bana (bkz: ukulele) aldıran adam. üstelik lise-üniversite zamanlarında beni hayata bağlayan (bkz: pearl jam) grubunun vokali.

bu arada seni üzen kadın her kim ise iyi ki üzmüş ki (bkz: black) gibi bir şaheseri ortaya çıkarmışsın.

4 büyük grunge grubundan --- nirvana, alice in chains, soundgarden, pearl jam --hayatta kalan tek vokalist.

"when you want more than you have, you think you need
and when you think more than you want, your thoughts begin to bleed
ı think ı need to find a bigger place
cause when you have more than you think, you need more space

society, you're a crazy breed
ı hope you're not lonely without me
society, crazy indeed
hope you're not lonely without me

there's those thinking more or less, less is more
but if less is more, how you keepin score?"
sözlerini yazmış adamdır. her zaman şarkıları beni düşündürür.

en sevdiğim solistlerdendir, der ki kendileri i am still alive!

sözlük ahalisince bugüne kadar bu başlığa el atılmayarak kendisine bir büyük ayıp edildiğini düşündüğüm amerikalı alternatif rock sanatçısı. vaktiyle ünlü pearl jam grubunun solistliğini yapan güçlü bir vokal, besteci ve söz yazarıdır. eddie'nin şarkılarında hep bir ev mesafesi hüznü vardır. ağaçlar, nehirler, kayalar geçer yol boyu gözlerinizden. kendi kendine iyileşmenin, kendine sarılmanın şarkılarını yapar. sesindeki kırıklıkta, ataları kanatılmış kızılderili annesini taşır gibidir. into the wild filminin soundtrackiyle ve özellikle long night parçasıyla piyasaya meksika dalgası çektirmiş, toplum düşmanlığını açık etmiştir. kendisini sever, usanmadan dinleriz.

tanrısallığı meme'lerle ifade edilen.


hazır yerindeyken bir iki kelam edeyim. gelmiş, geçmiş ve gelecekte gönlümdeki yeri sarsılmaz olan. bu zamana kadar durduğu yer, açtığı cephe, söylediği söz yanlış olmadı. canlı dinleyemeyecek olan biz garipler senden razıyız.

buraya bad radio döneminden bir eser bırakacağım.
işte o eser

abi seni dinlediğim ilk günü anımsamaya çalışıyorum. saçlarım bu kadar beyaz değildi, bir ihtimal sigara bile içmiyordum. henüz sakalımdan ve bıyığımdan istediğim verimi alamıyor ve bir ihtimal saç uzatıyordum. alkole pek teşne değildim. çok az şey biliyor, çok çabuk kırılıyordum. kendimi arıyor fakat pek de başarılı olamıyordum. hayatın bir döngüden ibaret olduğundan henüz haberim yoktu, dolar iki lira bile değildi. o günden bugüne düştüğüm her anda, güldüğüm her anda…

kanlı canlı dinleyemeden göçüp gideceğiz.



open.spotify.com/track/0C2y...

babanın bugün doğum günü. baba 59 yaşını doldurmuş. vay anasını be. ulan zaman kere seni... bu adam var ya bu adam...

#2702911
#2592123

kurt cobain'in ölümünden üç gün sonraki konserinde ağıdını yakıyor:


yakın dostu chris cornell'in ardından göz yaşlarını tutamıyor:


grubun ilk vokali andy wood'a saygılarını sunuyor:


sınıfında intihar eden küçük yavru jeremy'ye sessiz kalamıyor:


roger waters'la comfortably numb söylüyor:


bush'tan hiç hazzetmiyor:


her konserde yellow ledbetter'ın sözlerini götünden uyduruyor:


ukuleleyle de müthiş işler çıkarıyor:


ciğerleri dağlıyor:


bu yaşında hala ateş ediyor:


cornell'le birlikte vay anasını dedirtiyor:


ek: bir hanımefendinin ayakkabısından şarap içiyor*: