türkçeye benmerkezcilik olarak çevrilebilen terimdir.
etrafındaki şeyleri kendini referans alarak tanımlamak, bunları kendine dayandirmak, bağlamak, indirgemek ve senin düşündüğün gibi düşünmesini istemektir.
devamını gör...
ego, kelime anlamıyla "ben" demektir. santrizm ise "temel alan bakış açısı"nı ifade eder. egosantrizm, her durumda kendini referans alarak değerlendirme yapmak, sadece kendi penceresinde oturmak ve bu doğrultuda yorumlamak olarak da bilinir. kendi arzu ve hislerinin esaretinde yaşamına yön veren egosantrik insanların çevresiyle iletişiminde eksiklikler oluşmaktadır.

özellikle 2-6 yaş aralığında çocuklar ve ergenlik döneminde olan gençlerle "birbirini anlayamama, paylaşımdan kaçınma, isyankarlık, kimse beni anlamıyor nidaları, itiraz ve inatlaşma" gibi karşılaştığımız durumlar benmerkezci duygu durumun ne gibi etkileri olduğunu bizlere gösteriyor.

eğer kişi, bahsettiğim dönemlerdeyse bu normaldir; biraz sabırlı olmak ve olumlu atmosfer yaratma çabasını bırakmamak gerekiyor. ama 25 yaşına gelmiş bir bireyin hala "ben, ben, ben" dediğini duyuyorsanız usulca ondan uzaklaşın. * * *
devamını gör...
2-6 yaş arasında ortaya çıkan egosantrizm, çocuğun herkesin kendisi gibi düşündüğünü zannetme eğilimidir. ayrıca çocuk olayların sebebi olarak da kendini görür. çocuk hoşlandığı veya hoşlanmadığı şeylerin herkes için geçerli olduğunu sanır. herkesin ve her şeyin sadece kendisi için var olduğunu sanır.
devamını gör...
kişinin benliğini evrenin odağı olarak görmesi temeline dayanan düşün şekli. başka bir ifadeyle; "dünya benim etrafımda dönüyor" görüşüdür.
devamını gör...
benmerkezcilik olarak da bilinen kavram olup; kişinin kendini esas alması, her şeyi kendine indirgemesi olarak tanımlanır.
yani bir yanıyla da narsisizme benzemektedir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
ben de neyim var diyorum buldum. türkçe de buna kısaca her b.k da seninle ilgili değil denir.
devamını gör...
psikolojide (psikoloji alanına göre), çocuklarda da yetişkinlerde de görülebilen kognitif bir noksanlıktır; bireyin bilgisinin veya algılamasının esasen kişinin kendisine ait/özgü (subjektif) olduğunu fark edememe noksanlığıdır. bir çocuğun gözlerini kapatıp neşeyle, "beni göremiyorsun!" diye bağırmasında bu hata görülebilir. benzer şekilde, yetişkin bir hekimin hastalarına, yalnızca başka bir doktorun anlayabileceği bir mahiyette diyagnozlarını iletmesinde de aynı kusur gözlemlenebilir.

egosantrizmin bilimsel çalışmasının öncülüğünü, isviçreli bir psikolog ve biyolog olan jean piaget yapmıştır. kendisi, çocuklardaki bilişselliğin (kognisyon) gelişimini, onların ekstrem egosantriklikten çıkıp diğer insanların (ve diğer zihinlerin) ayrı perspektifleri olduğunu idrak etmesini izlemiştir. piaget'nin aşama bazlı kognitif gelişim teorisi çerçevesinde, sensorimotor evresindeki bir infant, uç noktada egosantriktir. gelişimlerinin ilk iki senesinde infantlar, alternatif algısal, duygusal ve konseptüal perspektiflerin olduğunun farkında değildirler. işlemsellik öncesi evreye ulaştıklarında (2-7 yaş arası) alternatif perspektiflerin olduğunun farkına varırlar fakat bu bakış açılarını gerektiğinde benimsemeyi genellikle beceremezler. piaget, işlemsellik öncesindeki infantların, başka birinin birörnek olmayan bir objeye, onun olduğu gibi gördüğünü değil de başka bir açıdan baktığını ve farklı gördüğünü sıklıkla fark edemediklerini keşfetmiştir. yaşça daha büyük olan çocukların bu tür egosantrik çıkarımlarda bulunmayı bırakmaları piaget'e, çocukların somut işlemsel döneme ulaştıklarında egosantrizmi aştıklarını ve farklı perspektiflerin farklı algılamalara sebep olduğunu kavradıklarını düşündürmüş ve savundurmuştur. piaget'nin bilişsel gelişme teorisi, çoğu insanın 7 yaşına geldiğinde egosantrizmden çıktığını önermektedir.

psikolojide, egosantrizmin anlaşılmasını da geliştirmiş -fakat bu, gelişimsel ruhbilimdeki zihin teorisi geleneğinden büyük oranda soyutlanmış bir mahiyettedir- diğer önemli bir şey ise, kognitif ve sosyal psikolojideki kestirme yol (heuristics) ve ön yargılardır (biases). (ç.n. bias'ı peşin hükümlülük, temayül gibi de çevirebiliriz kontekste göre.) insan yargısını etkileyen kestirme yol ve ön yargılar üzerinde yapılan çalışmalar göstermiştir ki yetişkinlikte dahi insanların algılayışları çeşitli egosantrik hatalarla karakterize edilmektedir. bunların arasında; kişilerin kendi tercihlerinin ne kadar kişi tarafından paylaşıldığını yanlış/fazla tahmin etmesi sebebiyle oluşan sözde konsensüs yanlılığı etkisi; belirli bir alandaki uzmanların, iletişimde oldukları ve o meslekte/alanda olmayan kişilerin bilgi seviyesini yeterince gözetememesi/kestirememesiyle oluşan bilgi/uzmanlık laneti etkisi; kişilerin, duygularının dışarıdaki insanlarca anlaşılabilirlik düzeyinin abartılmasıyla (örneğin topluluk önünde konuşma yaparkenki heyecan düzeyi), yani bunların başkalarınca da bariz olarak görüldüğü sanılmasıyla oluşan şeffaflık illüzyonu ve son olarak, kişilerin görünüşlerinin ve eylemlerinin başkalarının dikkatini çekme seviyesini abartılı algılamasıyla oluşan sahne ışığı etkisi vardır.

her ne kadar yetişkinlerdeki egosantrik ön yargılar (peşin hükümler), infantlardakilere göre genellikle daha güç algılanabilse de, egosantrizmin çeşitli türlerinin yetişkinlikte de sürüp gitmesi, egosantrizmi aşmanın hayat boyu sürecek ve asla tam manasıyla gerçekleştirilemeyecek bir proses olabileceğini ortaya koyar.

yararlandığım kaynak: www.britannica.com/science/...

not: bu yazıyı başka bir sözlük için yazmıştım zamanında. fakat burada editör olduktan sonra oraya zaman ayıramadığımdan orada yazmıyorum artık. oradaki bazı böyle tanımlarımı silerek normal sözlük'e taşıyorum.

kişisel yorumuma geçersek... yetişkinlerdeki egosantrizm bana çok sinir bozucu gelir. gelirdi diyeyim veya. artık pek umursamamaya başlasam da egosantrik insanlarla derin ilişkiler kuramıyorum. onların dünya görüşleri tek gerçekliktir zira onlara göre. başka türlü düşünenler, başka bir perspektiften bakanlar da ya "kandırılıyor"dur ya da rol falan yapıyordur. tanıdık geldi mi? mutlaka gelmiştir. egosantrikler aramızda! herkes onlar gibi görmelidir. görmeyenler de ya "saf" ya "salak" ya da numara yapan (yani öyle görüp de belli sebeplerle görmüyormuş gibi yapan) tiplerdir. onlara göre mutlak hakikat sadece onların gördükleridir. perspektiflerindeki falsoyu göstermek adına karşılarına bilimsel bir kanıtla, tarihsel bir belgeyle bile gitseniz yine kendi egosantrizminden doğan görüşlerinin doğru olduğunda diretirler. ayrıca sadece kendi görüşlerini destekleyen verilerle ilgilenir algıları. örneğin on binde bir bir şey oluyordur. "aha işte, gördünüz mü..." tavırlarına girerler. onların ağırlıkla çarpıkça şekillenen bu görüşlerini yanlışlayan verileri ise ya göremezler ya da görmezden gelirler. kanıtsız da olsa, kendi fikirlerini destekleyen bilgi(?)leri doğru olarak alma meyilleri de vardır. veya örneğin geleceğe dair bir öngörüde bulunurlar. bu çıkarsa size şovlarını yaparlar. bakın nasıl da haklı çıktım... (bkz: ben demiştim insanları) çıkmazsa ise mutlaka bir bahaneleri vardır. konjönktür değişti, mesela. e zaten konjönktür değişmesi tarihte ilk defa olmuyor. basbayağı yanıldın işte, bunu kabul etmemekte neden diretiyorsun? yanıtı belli: egosantriksin. ancak bazı insanlar da aslında zamanla bu tutumlarını değiştirebiliyorlar. yani egosantrizm, bir insanın kaderi olmak zorunda değil. 40'lı yaşlarında bile bundan kurtulabilen kişilere rastladım. sorsan aslında "egoları" bunu kabul etmez ama bunu dışarıdan anlamak mümkün. şunu da eklemeliyim ki, egosantrik olup sadece kendine zararı olan insanlar da var elbette. yani dediklerim tümden kapsayıcı olarak anlaşılmamalı.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim