erdoğan'dan sürtük kelimesi savunması

savunmamış ki tüy dikmiş denen hadise.
benim "sürtük" bir kadın olarak yanıtım şu yönde olurdu:

cumhurbaşkanı bu cümleyi nasıl kullanabiliyor halen aklım almıyor. halk diliyle diyor bir de, o zaman bu halk analı bacılı sövüyor çoğu zaman, sen de komple ana bacı söv o zaman? yani devlet adabına hiç yakışıyor mu?

düzenleme gereği hissettim, bae sizin lafınıza göre geziyi finanse etmişti ama çok değil para istemeye gittiniz onlardan?

insanın bir duruşu olmalı.

aynen haklıdır. peki bu savunmaya inanıp aynı zamanda sürtük* olup aynı zamanda iyi partiye oy atan, sedat'a inanmasına rağmen soylu destekçisi olan kişi kimdir?

şu saatten sonra halkın değil sadece kendi kitlesinin cumhurbaşkanı olduğunun en net ispatı bu açıklamadır. bir haber kanalında, tabii ki muhalif bir kanalda bu sözcüğü sarf etse bir yorumcu, o kanal ceza alır ya da uyarılır. ama ülkenin cumhurbaşkanı 156842 kanaldan canlı olarak yayınlanan grup konuşmasında küfür ediyor ve dönüp bunu bir daha savunuyor; milletimizin diliyle konuştuk diyor. yani bu demek oluyor ki sosyal medyada muhalefete küfür serbest. bu korkunç bir şey. seçime doğru da ortamı iyice gerecek belli oldu. çünkü elinde iç karışıklık çıkarıp kaos ortamı yaratıp oralardan bir şey çıkarmak dışında hiçbir şey kalmadı.

kendi payıma bana edilen küfürleri, bana söylenen kötü sözleri misliyle iade ederim. bu da öyle bir sözdür. aynı muameleyi görmüştür.

halk böyle konuşuyor diyip normal buluyorsa, halktan birisi çıkıp kendisine sürtük derse şikayetçi olmayacak öyleyse. neticede adam halk, hitabet şekli halk jargonu.

sürekli dinden gem vurup ardına saklanan zat, ucube dediği alevilerin inançlarına bir baksın; adamlar incinsen de incitme diyor mesela. kötü söz sahibinindir diyorlar, kendinden olmayana saygı ve hoşgörü ile yaklaşıyorlar. hoşgörü dini mensubu koskoca cumhurbaşkanı kendinden olmayanlara makamından küfür ediyor. eh karakter önemli tabii. devlet adamı olmak apayrı bir zanaat zaten. abi evlerinde tarikatlarla büyümüş olmak apayrı bir şey. anca bu kadar olunurdu zaten.

halk böyle konuşuyor kadar haklı bir açıklama görmedim. gerçekten de halk aynen öyle varoş, seviyesiz olabildiğince bağnaz. adam haklı beyler, yönetenler halkın aynasıdır. bu hükümet 20 yıldır ayakta ise muhalifiyle, seçmeniyle kalitesizlik paçalardan akıyor demektir. bugün sürtük yarın başka bir şey oluruz, duyunca da şaşırmayın lütfen hiç inandırıcı değil. seviyorum böyle itirafları.

takılmaya gerek yok.

doğru söylüyor kendine tapınanların da ağzı böyle.

nerelerden nerelere... devlet terbiyesi almış, diplomasi dilini kullanan, kibarca konuşan insanları samimiyetsiz bulup; sahiciliği kaba saba konuşmakta, davranmakta görüp; ülkeyi dev bir nargile cafeye çevirdiler.
halk öyle konuşuyor diye yakında ana avrat küfür de mi edecek acaba?
pişkinliklerinden, halkı azarlamalarından, hakaret etmelerinden, saraylarda yaşayıp ve uzun yıllardır iktidarda olup hâlâ daha mağdur edebiyatı yapmalarından gına geldi.
sonra da "herkesi kucaklıyoruz, aynı gemideyiz.." he canım he!

rte'ye yakışan ben öyle bir şey demedim açıklaması olurdu. olmadı reis yakışmadı son zamanlarda formu düştü..

oturduğu makamın adabına yakıştıramadım. yazıklar olsun.

olayları büyütmekte üstümüze yok, türkiye’de yaşanan olayların çoğu pasif agresiflikle başlayıp daha sonra olaylara ermenilerin ve diğer partizanların terör eylemi karıştırmasıyla son bulur. gezide savunulan şey ekolojik bir sebep iken, siyasi bir karambole dönüştürüldü. polisle çatışanlar, birbirini öldürenler vesaire. zamanında olaylara tepki gösteren istanbul teknik üniversite öğrencileri, mezara gül bırakmak gibi eylemler sergilerken, şimdi gösterilen tepkilere terörizmin karışmasıyla silahlı eylemlere dönüşüyor. bu sebeple, hükümetin tavrı doğru olmamasına rağmen artık doğruymuş gibi değerlendirilebiliyor. türkiye’de bu yapılanmanın basit bir komediden ibaret olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. eleştiri getirirken eylemlerin berraklığına çamur sokan diğer faktörleri de değerlendirin.

bence yanlış anlaşılan bir konu var. insan sinirlenir ve yazılı metne bağlı kalmadan o an aklına gelen şeyi spontane olarak söyler.

bu durum böyle bir durum değil aksine prompter cihazından okunan yani önceden yazılmış bir metin.

bu tip sözlere cevap vermek doğru değil. bunları tartışmak da doğru değil. seçimlere kadar 1 yıl var zamanında yapılırsa. bir yıl boyunca resmi olarak %73 açıklanan enflasyon artmaya devam edecek.

ödenmesi gereken vadesi 1 yıldan önce dolan borçlar var. türkiye çok pahalı borçlandığı için bu borçlar çevrilmek yerine bir kısmı ödenmek durumunda.

dolar cinsinden olan borcu merkez bankasından bankalara oradan da vatandaşın dolar hesabına aktarılan parayla ödersiniz ama bankada bu para yok. merkez bankası yasal olarak ayrılan zorunlu karşılıkları banka adına tutar. yani kendi parası değil bankanın yani halkın mevduat hesabında tuttuğu paradır. atıyorum her 100 doların 25 doları bu hesaba gider.

kur korumalı mevduat hesabı süresince rivayet o ki bu zorunlu karşılıklar harcandı. bu nedenle mb bankaya bu parayı veremeyecek ve ödeme zamanı gelen borcu ödemek isteyen şirketler dolar almak için değerinin üstünde ödeme yapacak. bu durum olursa yani bir mal azken talebi fazlaysa ve malın muadili yoksa o malın fiyatı artar. abd dışında dolar basabilen yok.

dolar artarsa dolarla ithal edilen ürünler artar. yalnız işte sadece lüks tüketim ithal değil. yani iphone almam olur biter diye bir durum değil. üretim yapmak için gereken yarı mamul veya hammadde ithal olduğu için her şeye zam gelecek.

enflasyon reel olarak %130 şu ara ama bu 1 yılda bu daha da artacak ve yapacak bir şey yok.

bu nedenle seçimlere gitmemek için ne mümkünse yapılacak. buna alet olmamak için tahriklere kapılmamak ve seçime kadar susmak gerek.

seçim olsun ondan sonra kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak elbette.

cahil çomar ağzıyla konuştuğunu kabul etmiş oldu değil mi şimdi? hani seçmeni de böyle konuşuyormuş, o da onların dediğini diyormuş ya o bakımdan.

“milletin malı deniz, yemeyen keriz” diyenler de, “ben c.başkanı olsam tayyibin yediği ne ki kat kat daha fazlasını yerim” diyenler de yine kendi seçmeni bu arada.

it çakal öyle konuşur ama sen konuşamazsın sayın üst düzey devlet memuru. senin makamın koskoca ülkeyi temsil ediyor, kahvedeki cahil çomardan bir farkın olmalı efendi!

ne denir ki böylesi bir savunmaya. söylenecek söz yok.

geç milletin karşısına sövde rahatla demiştim onu da yaptı. ne yalan söyleyim bu kadarını da beklemiyordum.

milletin kendi diliyle çeşitli konularda söylediği pek çok söz hakaret kabul edilirken, aynı milletin diliyle millete söylenen sözlerin hakaret olmadığı yönünde bir savunmadır.