evde kahve içmek vs kafede kahve içmek

karar veremediğim versustur.
evde masrafsız kahve içersiniz.
kafede aynı kahveye tonla para verir ama daha mutlu olursunuz.
evde biriyle kahve içerseniz işler garipleşebilir.
kafede biriyle kahve içerseniz hesabı siz ödemeyin.
karar veremedim ama şu an evde kahvemi içiyorum.

kafede içince içime oturuyor verdiğim para, hemen kafada hesap başlıyor ulan bu paraya evde şu kadar fincan/kupa vs içerdin diye. napayım tutumluluk ruhuma işlemiş, para musluktan aksa kafa hep hesap peşinde.

bu kadar ince düşünmeyin deli gibi olursunuz

benim için evde espresso keyfi vs dışarıda filtre kahve keyfi olan versustur

kahve içmek için kafeye gitmem. evde kahvemi yapar içerim her sabah. karşılıklı ev ziyareti yapacak kadar yakın olmadığımiz bazı arkadaş grupları var. ayda yılda bir, bir kafede buluşuruz. onun dışında evden çıkıp elalemin rahatsız sandalyelerinde oturmak için kafeye gidecek değilim. maksat kahve içmekse evde yaptığım kahve daha kaliteli.

dışarıdan eve kahve söyleyerek iki tarafın da gönlü hoş edilebilir.

bir ara yapıyordum ben bunu. canım kahve istiyor ama kalkıp uğraşıp yaparsam içmek istemeyeceğim. ben bir işle uğraşırken çat diye gelmesi lazım o kahvenin. bazen birlikte yaşadığın insan yemek ya da kahve yaparken sen başka bir işle uğraşırsın ve bir yandan da yemeğin ya da kahvenin hazır olmasını beklersin ya o histen istiyorum. yemeksepeti işe yarıyordu bu anlamda. aslında kahve değil de o hissi satın alıyordum.

lezzetli bile olmayan sıradan üçüncü nesil kahveci zırvalıklarına ayda binlerce lira ödemek yerine, 2-3 aylık birikim ile nitelikli kahveni evde kendin, daha taze ve istediğin gibi demleyebilirsin.

yok, ben starbucks'da ebıl bilgisayarımla mail yollayacağım diyorsan, sen bilirsin.

ben ikincisini tercih ettim, iddia ediyorum yaptığım kahveyi hiçbir kahve zinciri bu kadar lezzetli demleyemiyor.

üstelik güzel de bir hobi.

evde kahve içmeyi tek geçerim çünkü deniz manzaralı bir evim olduğu için ehehe

günümüz ekonomik şartlarında evde içmenin kelepirliği aşikardır. kafeler yerine yine evde yaptığım, kilosuna 300 tl verdiğim filtre kahvemi demleyip 1.3 litrelik (bkz: stanley) termosuma doldurup istediğim yerde keyifle yudumlamanın verdiği kârlılık hissinin hazzı bambaşkadır.

evinizi siz geçindiriyorsanız çok da maliyet bakımından farkı yoktur bence.aile evinde kaldığımda anacığım sağ olsun babama aldırırdı kahveyi bedavaya içerdim.maaşlı birine dönüşünce mahrum kaldık bundan.

1 bardak filtre kahve parasına 30-35 bardak filtre kahve içebilirsin versusudur.

evde erikli su, kafede saka su içilir.

dışarıda biriyle buluşmayacaksam evde içerim. rahat rahat ayaklarımı uzatıp keyifle.

ne içtiğimize göre değişir. ben mesela evde de dışarıda da filtre kahve veya amerikano içiyorum.

latte matte içsem evde dışarıdaki kadar komplike makinelerden olmadığı için aynı verimi alamam ama bence expresso makinesi alıp evde içmek geleni gideni çok olan biri değilseniz çok mantıklı değil.

eskiden ev oturması vardı. insanlar çay içer meyve yer çerez atıştırıp tv izlerdi.

bu kuşak ben de dahil kahve içiyor. kahve çay gibi arka arkaya içilmiyor ama yine de içilebilir.

elbette kendi çapında kahve makineleri var ama mesela fatih altaylı'nın siemens sponsorluğunda çektiği bölümlerinde konularına dünya kahvelerinden seçki sunduğu dehşet makinesi gibi bir şey olsun isterdim.

(bkz: vapurda kahve içmek)

plajda bira içmek hepsini geçer.