1.
hiçbir yere.
devamını gör...
2.
uçurum insanlari diye bir romani vardi jack london'un.evsizler deyince aklima direkt bu kitap geliyor. london'un bizzat kendisi kendi deyimiyle londra'nin kenar mahallelerine,kimsenin gidip görmek istemeyeceği yerlere "cehennemin en derini"ne inerek , yani "doğu yakasi"na gidip halkin arasina karisarak , sosyolojinin o zamanlar popüler deyimiyle resmi kayitlara bile alinmayacak derecede feci sartlarda yasayan " batik ondalik"in hayatini ve doğu yakasini , yani "orayi" ; yazmayi ve oraya iliskin izlenimlerini ,etkileyici bir anlatimla yazar.
kitap gerçekten cok etkileyiciydi.sürekli doğu yakasinda,sokaklarda geceleri gezip kiraladigi evin civarindaki hayati ve oralardaki emek piyasasini bizzat gözlemlemesi ve en son uzaktan gozlemledigi iki yasli adamla birlikte gezmesi ve iki yaşli adamin ayazda , artik paramparca olmus ayakkabilariyla sırf bir tas sicak corba (tabi eğer sanslilarsa) ve bir dilim küflü ekmek bulabilmek icin kapi kapi yardim kuruluslarini gecenin geç saatlerine kadar gezmeleri , yollardaki cürümüş elma kocanlarini ve ekmek kirintilarini alip yemeleri vb. sahneleri jack london gercekten cok iyi anlatmis.son kertede bu ikiliyle kapi kapi gezmesi bitince , gercek kimligini aciklayip ünlü bir yazar olduğunu soyleyince önce bu iki ihtiyarin önce korkup cekinmeleri, sonra jack london onlara kallavi bir sofra kurup karinlarini doyurunca bitlerinin kanlanmasi ve cenelerinin acilmasi, sanattan siyasetten konusmalari insanin önceki sayfalarda bozulan moralini biraz düzeltiyor.yazarin da dedigi gibi bu insanlar cahil degil.sadece cok kotü sartlarda yasadiklari icin böyleler.yani kendi deyimimle aciklarsam kültürden daha önemli sorunlari var.hayatta kalabilmek.ömürlerinin bu son deminde rahat bir hayatin hayalini dahi kuramayan bu insanlarin tek derdi hayatta kalabilmek.
jack london kapitalizmi ve sanayi devriminden cikan üretimin , kalkinmaya yansimamasini , inuitlerin yasami üzerinden ihtiyaclar ve üretim baglaminda rakamlarla , tutulan kayitlarla ve gercek yasamdan örneklerle elestirirken , sosyalizme de bir selam çakarak bu güzel bir kitabi bitiriyordu.ideolojik olarak önyargili yaklasilmadan tarafsiz olarak da okunabilecek nadide bir metin...
bir jack london klasiği...
kitap gerçekten cok etkileyiciydi.sürekli doğu yakasinda,sokaklarda geceleri gezip kiraladigi evin civarindaki hayati ve oralardaki emek piyasasini bizzat gözlemlemesi ve en son uzaktan gozlemledigi iki yasli adamla birlikte gezmesi ve iki yaşli adamin ayazda , artik paramparca olmus ayakkabilariyla sırf bir tas sicak corba (tabi eğer sanslilarsa) ve bir dilim küflü ekmek bulabilmek icin kapi kapi yardim kuruluslarini gecenin geç saatlerine kadar gezmeleri , yollardaki cürümüş elma kocanlarini ve ekmek kirintilarini alip yemeleri vb. sahneleri jack london gercekten cok iyi anlatmis.son kertede bu ikiliyle kapi kapi gezmesi bitince , gercek kimligini aciklayip ünlü bir yazar olduğunu soyleyince önce bu iki ihtiyarin önce korkup cekinmeleri, sonra jack london onlara kallavi bir sofra kurup karinlarini doyurunca bitlerinin kanlanmasi ve cenelerinin acilmasi, sanattan siyasetten konusmalari insanin önceki sayfalarda bozulan moralini biraz düzeltiyor.yazarin da dedigi gibi bu insanlar cahil degil.sadece cok kotü sartlarda yasadiklari icin böyleler.yani kendi deyimimle aciklarsam kültürden daha önemli sorunlari var.hayatta kalabilmek.ömürlerinin bu son deminde rahat bir hayatin hayalini dahi kuramayan bu insanlarin tek derdi hayatta kalabilmek.
jack london kapitalizmi ve sanayi devriminden cikan üretimin , kalkinmaya yansimamasini , inuitlerin yasami üzerinden ihtiyaclar ve üretim baglaminda rakamlarla , tutulan kayitlarla ve gercek yasamdan örneklerle elestirirken , sosyalizme de bir selam çakarak bu güzel bir kitabi bitiriyordu.ideolojik olarak önyargili yaklasilmadan tarafsiz olarak da okunabilecek nadide bir metin...
bir jack london klasiği...
devamını gör...
3.
ev olmayan herhangi bir yere ait olsbilirler, adı üstünde evsiz.*
devamını gör...
4.
antalya’da yaşıyorum. burada çok fazla evsiz var, her sokakta, her caddede görüyorsunuz. çöpten yiyiyorlar, yerlerde yatıyorlar. benim anlamadığım şu, neden hâlâ şehirlerden ve insanlardan medet umuyorlar? halbuki doğa insana ihtiyacı olan her şeyi verir. şehirde rezil bir hayat yaşamaktansa doğada yaşayabilirsiniz. ihtiyacınız olan tek şey bir akarsu kenarıdır.
devamını gör...
5.
şu yüzyılda evsizlerin ait olduğu yeri sorgulamak yerine evsizlerin evsiz olma sebeplerini ve yapılabilecekleri konuşacak insanlar olsaydık her şey farklı olurdu.
devamını gör...