felsefecilerin kadınları aşağılaması

aslında gerçek olan bunlar. zaten bu sözler de islam ile neredeyse aynı şeyden bahsediyor.
ama duyar kasmaya kalkan tayfa için aşağılama diye tabir etmek daha doğru olur.

it gibi ağzından salya akarak islam'a saldıranlar, neden felsecilerin kadın tanımlamalarını gündeme taşımıyorlar bilmiyorum.

ee tabi nietzsche, schopenhauer, kant, hegel, platon söylediyse vardır bir bildikleri değil mi?

nerde o nisa suresine saldıran alçaklar?
aydın olayım diye okuduğun felsefecilerin görüşlerini niye paylaşmıyorsun ey ki yüzlü?

arthur schopenhauer'un sözleri
1-kadınlar, yalan söylemeye karşı iflah olmaz bir temayüle sahiptirler.
2-kadınlar, herhangi bir konuda dikkate değer bir yeteneğe sahip olabilirler fakat bir dahi olamazlar.
3-erkekler doğaları gereği birbirine ilgisizdir fakat kadınlar doğaları gereği birbirine düşmandır
4-ikiyüzlülük yahut riyakarlık kadınlarda doğuştandır ve kurnaz kadınların ayırt edici özelliğidir.

frederich nietzche'nin sözleri
1-erkek yüreğinin özünde sertlik vardır, oysa kadının yüreği özünde kötüdür.
2-kızışmış bir kadının eline düşmektense, bir katilin eline düşmek daha iyi değil mi?
3-kadınlara mı gidiyorsun? kırbacı unutma!

aristoteles'in sözü
1-kadın yaratılışta yarım kalmış bir erkektir.

wilhelm friedrich hegel'in sözü
1-kadınlar elbette eğitilebilir ancak zihinleri yüksek bilimler, felsefe ya da belirli sanat dallarıyla uğraşmak için uygun değildir. kadınlar çeşitli arzulara, beğeni ya da zerafete sahip olabilir ancak bir idealleri yoktur. kadınla erkek arasındaki fark bitkiyle hayvan arasındaki farkla aynıdır.

sokrates'ın sözü
1-kadın erkekle bir kez eşit hale getirildi mi, artık ondan üstün olur.

doğru ya.. bunları söyleyen beşer.. islam ise ilahi sözler..nasıl bir akıldır ki iki söylem arasın da karşılaştırma yapar..

arthur schopenhauer - aşka ve kadınlara dair

din ve felsefecilerin kadına yaklaşımı tartışılacaksa öncelikle ikisinin arasındaki en büyük farkı ortaya koymak gerekir.
felsefececiler tek bir felsefecinin anlayışını, kitabını ya da sözlerini ilahi kitap olarak algılayıp, doğruluğunu sorgusuz sualsiz kabul etmezler.temeli sorgulamak olan felsefe pek çok farklı akımı içerir, değişir, gelişir, öncekini eleştirir, kendini yeniler.
sosyokültürel bir olgu olan din bu anlamda islam kültürden kültüre değiliklik gösterse bile dinin temelini oluşturan kitap 1411 yıl öncesine aittir. islamın temel taşı olarak kabul edilen kuran ve kuranın kadına yaklaşım değişmez ve değiştirilemez.
tarih boyunca her alanda ve meslekte olduğu gibi kadını aşağılayan ve yücelten felsefeciler olmuştur . aradaki fark ise diğer felsefecilerin kadın düşmanı olan ifadeleri tartışabilmeleri, eleştirebilmeleri, kendi felsefelerini farklı bakış açısıyla kurabilmeleridir. 1411 yıl öncesinin sosyal hayatını yansıtan kadın anlayışına bozuk plak gibi takılıp kalmazlar. kalsalardı bugün ne feminist felsefeden ne de cinsel kimlik felsefesinden bahsedebilirdik.

bir tutam sevişseler öyle yapmazlardı. hadi antik yunanı anlarım o devirde oğlancılık revaçtaydı. moda oydu yani. platon mesela şölen'de bayağı bayağı kadınları yarı insan olduğunu falan söylüyor. ama yani jartiyerin keşfi ile birlikte 20. yy. filozofları olsun çağdaş filozoflar olsun neden kadınları sevmez, anlamak güç.

çünkü bir tarafta insanlar tarafından söylenen sözler var. diğer tarafta ise tanrı tarafından söylendiğine inanılan sözler var. mesela ateist bir felsefecinin söylediklerini sırf ben de ateist olduğum için kabul etmek zorunda değilim. ateizm felsefesi "bütün ateist felsefecilerin söylediğini doğru kabul etmek zorundasın" demiyor. "tanrı yoktur" diyor. fakat islama göre "allah" diye bir yaratıcı vardır. allah, peygamberler ve kutsal kitaplar aracılığıyla insanlara mesaj yollamıştır. islam felsefesine göre kur'an'da yazan her şey doğrudur ve kur'an'ın emirlerine uyulmak zorundadır. birinin müslüman olması, kur'an'da yazan her şeyi kabul ettiği anlamına gelir. çünkü imanın şartlarından biri kitaplara imandır. bir müslümanın "kur'an'da yazanlar umrumda değil" deme hakkı yoktur. yani nisa suresini eleştirmekle, ateist bir felsefeciyi eleştirmek arasında fark var. çünkü müslüman olman için senin nisa suresinde yazan her şeyin doğruluğunu kabul etmen gerekir fakat ateist olmak için bütün ateist felsefecilerin söylediği sözlerin doğruluğunu kabul etmek zorunda değilsin. ayrıca ateizm ahlâki veya toplumsal açıdan herhangi bir yazılı kurala sahip değildir. dolayısıyla bir insan ateizme dayalı kadın düşmanlığı yapamaz. fakat islam öyle değil. eğer arapça bilmemene rağmen "o surede aslında başka bir şey söylüyordur", "şu ayet yanlış çevrilmiştir" gibi argümanlarla islamı savunmaya çalışıyorsan da kur'an'ı at çöpe gitsin. o kitabı kendi felsefene uydurmaya çalışıyorsan zaten inanmıyorsun ki sen.

yaşanılan dönemin genel görüşü ve erken dönem travmaları sebebiyle ortaya çıkmış olması muhtemel durum.
(bkz: okumuş ama adam olamamış)