fiyatların her gün artması

çok acayip bi durum. geçen hafta bir gömlek aldım 99 tl idi bu hafta aynı gömlek aynı marka 399 tl.

ay canım, gerçekten mi? normal sözlükte görmesem asla fiyatların arttığını bilmezdim.
herkes ağlıyor, yakarıyor, fakat ne bir aksiyon ne bir hak arama girişimi, sustuğunuz sürece sürünürsünüz. buraya bunları yazmak gerçekleri bertaraf etmiyor, hakkınızı arıyorsanız sokak orada.

her gün maydanoz alırım guine pig im için. istisnasız her gün.
4,95 tl ye aldım 03.02.2022 tarihinde. 1 demet maydanoz 4,95 tl!
oğluşuma helal olsun; onun için dünyayı yakarım ama alt tarafı maydanoz bu be kardeşim, 4,95 tl nedir?!
(bikaç ay sonra bu entry i okuduğumda aaa maydanoz o zamanlar ne kadar ucuzmuş diyeceğimi bile bile yazıyorum)

ithalatın artması sonucu; kaçınılmaz son. bir yandan cari açıktan kaynaklı gelir kaybını; vergilerle, zamlarla ekarte etmeye çalışan hükümet; diğer yandan hammadde ve zorunlu kullanılması gereken elektrik-su-doğalgaz gibi temel ihtiyaçlardaki birim fiyatların artması sonucu; üretim maliyetleri tavan yapan üretici; nihai malın fiyatındaki artış kaçınılmazdır.

bir sonraki adım stagflasyon. stagflasyon = enflasyon + işsizlik + durgunluk

üretmeden tüketmenin bedeli yavaş yavaş çıkıyor toplumdan.
kabul edelim ki hepimiz tembeliz.

bizim gibi geri kalmış ülkelerin uzun yıllardır muzdarip olduğu kaderi.

sinirlerimi tepeme hoplatan beni hayattan soğutan durumdur.

salatalığın kilosu 30₺. hıyar lan. bir kilo hıyar benim saatlik ücretimden fazla.

böylesine artış 40 yaşına geldim görmedim daha önce. çok tuhaf bir şekilde pahalılık var. lüksü falan geçtim insanlar sağlıklı beslenemez duruma geldi. yumurta, süt -ki bunlar olmazsa olmaz- fiyatlarına bile bakmak yeterli. sağlıklı beslenemezsen bu bedensel sağlığına ve ruhsal sağlığına da yansır. vücut gerekli vitamin ve mineralleri almadığında birçok sağlık sorunları oluşur. ruhsal sağlık sadece "hadi olumlu düşünelim" demekle olmuyor. beslenmek de bunun büyük bir parçası.
hadi biz üç kişilik bir aileyiz ama kalabalık aileleri düşünemiyorum. eskiden de geçim derdi yok muydu, vardı! ama eskiden bakliyatlar ucuzdu, patates-soğan tarzı sebzeler de. birçok düşük gelirli insan evinde konserve, reçel yapardı. şimdi değil konserve, reçel yapmak meyveyi, sebzeyi alıp yese şanslı sayıyor kendini.
eskiden birçok insan hadi kırmızı eti geçtim. tavuk eti, balık daha rahat alıyordu. şimdi git gide onu da alamaz hale geldi insanlar.
emeklilere ayrı üzülüyorum, ülkemin kendi ülkesini bile gezecek durumda olmayan gençlerine ayrı. her allahın günü eşek gibi sabah-akşam çalışıp elin turisti kadar ülkesini gezip, göremeyen, bir tatil dahi yapamayanlarına ayrı.
kurunun yanında yaşın da yanmasına üzülüyorum.
bundan seneler önce bu fiyatlar olsa kıyamet kopardı ama kurbağa deneyi gibi farkında olmadan kaynadık, alıştırdılar bizi paşa paşa.

siyasal islam'ı bu topraklardan kazımadan beslenmek bile sana haram canım türkiyem.

brokoli, kabak, patlıcan, biber, hıyar vs.. inanılmaz bir artış var. çok şey yazmak istiyorum ama ne yazsam boş! emeği geçenler gün yüzü göremesinler umarım!
ve hala bunu normal karşılamamız gerektiğini düşünüyorlar pişkince

gerçekten ya alttan alta soyguna uğruyoruz tasarruf ede ede bir hal oldum hala cüzdanda sessizlik rüzgarları esiyor.

(bkz: akp döneminde gerçekleşmiştir)