fractured

insan zihninin şok durumunda verdiği kurgusal tepkimeleri iyi yansıtmış olan bir film. ayrıca ana karakterin bakış açısıyla olayların yansıtılması,izleyicideki etkisini daha da arttırmış olan filmdir. tavsiye edilir. 6.5/10

heyecanını sonuna kadar hissedebileceğiniz güzel bir aksiyon filmi.
filmi beyin bilgisayarlı tomografi görünümüyle başlatması da benim dikkatimi çeken bölümlerinden biriydi ki olayın ana merkezinde bu görüntüleme yöntemi çok büyük rol oynuyor, bu da yönetmenin girişte hafiften bir mesaj vermek istemiş olabileceğini düşündürüyor.

filmin hikayesi benzin istasyonunda duran bir çiftin çocuğunun kaybolan eşyasını ararken babanın bir anlık çoçuğu unutması ve üzerine giden köpek yüzünden geri geri kaçan çoçuğun düşmesiyle başlıyor.
tabi insan filmin devamını izledikçe öylemi oldu böylemi oldu diye düşünüp duruyor çünkü çok fazla senaryo 1 veya 2 ile ilgili kesitleri hızlıca ardı ardına veriyor.

sam worthington'un oyunculuğu da beğenilecek düzeydeydi.
hem orta uzunlukta hem de hızlı akan bir olay örgüsüyle sıkılmadan izleyebileceğinizi düşünüyorum.
keyifli seyirler.

oldukça durağan başlayan film, olaylar geliştikçe enteresan bir hal almaya başlamış beni soluksuz filme kilitlemiştir. iki yıl önce ve bugün izlediğimde de heyecanımdan bir şey kaybetmediğimi gördüm. psikolojik gerilim tarzı filmleri sevenler için güzel bir deneyim olacaktır.

hasar alıp tramva yaşayan bir insan beyninin ne gibi sonuçlar çıkarabileceğini ortaya koymuş olan her an acaba ne olacak fikriyle izlediğim gerilim aksiyon dolu zamanın nasıl aktığını anlamadığım efsane * film.
izleyelim izlettirelim. film zor izleyen ben bile bu saatte bunu yazmak için sözlüğe girdiysem pişman olmazsınız.
izleyecek arkadaşlar için kefil olabilirim. *

tam benlik bir gerilim filmiydi, film bittikten sonra yorumlamaktan da hoşlanırım. bu filme dair bir teorim de var hatta, izleyenlerle münakaşa edebiliriz, spoiler olarak yazıyorum aşağıya.



filmden sonra bu yazıyı okuyanlarda da belki bi ışık açmışımdır, muallaklık devam ediyor zannımca.

bir brad anderson filmidir.

filmin senaryosunu alan b. mcelroy yazmıştır. filmde sam worthington, lili rabe, lucy capri, adjoa andoh, stephen tobolowsky, lauren cochrane, shane dean, stephanie sy ve chris sigurdson rol almıştır. birçok çok iyi dizinin ve makinist gibi nefis bir filmin yönetmeni olan brad anderson bu filminde yine vasatın üzerine çıkabilmiş.

alkol sorunları yaşayan ve bu sorunları çözdüğünü düşünen bir adam eşi ve küçük kızı ile tatilden dönmektedir. verdikleri bir mola esnasında bir kaza sonucu hastaneye düşerler ancak bir süre sonra, tomografiye alındığını düşündüğü kızı ve ona refakat eden eşi kaybolur. hastanedeki kimse onların varlığından haberdar değildir.

kafası tamamen karışan adam kızını ve eşini kurtarmak için her şeyi yapmaya hazır bir ruh hali içine düşer.

film kötü bir film değildi ama beni rahatsız eden iki nokta oldu. birincisi; filmde her şey çok belli idi bence. gizem öğesi çok eksikti. daha filmin başında ne olup biteceği aşikardı.

ikinci olarak ise oyunculukları hiç beğenmediğimi söyleyebilirim.

özetlemek gerekirse vasatın üzerinde bir filmdi.

sam worthington
stephen tobolowsky
lily rabe
lucy capri gibi oyuncuların başrolde yer aldığı 2019 yapımlı amerikan filmidir;
brad anderson tarafından yönetilmiş psikolojik/ gerilim türünde yer almaktadır.

ray monroe adında alkol sorunları yaşayan bir adam, karısı joanne ve 6 yaşındaki kızları peri çiftin birinin ebeveyn ziyaretinden dönüşte küçük kız bir kaza geçirip hastanelik olur.
köpek yüzünden yüksek bir yerden düşer.
hemen hastaneye giderler ve tomografi için küçük kızın annesi ile gitmesi gerekir ama daha sonra hastanede izlerine rastlanmaz.

doktorlar da oradakiler de adamın söylediklerini yalanlamak ister, reddeder, gizli kamera görüntülerinde karısı ve kızına dair görüntüler yok olmuştur.

filmimiz eşini ve çocuğunu arayan bir adamın dramını ve psikolojisini, yaşadıklarını konu ediniyor.
acaba adam mı doğru söylemektedir yoksa hastanedekiler mi?

ray daha sonra karısı ve kızını çabaları sonucu bulur ve filmimiz sona doğru ilerler.
film hakkında kişisel fikrim ise;
denk gelme sonucu izledim, başroldeki adam hâriç diğer oyuncuları galiba tanımıyorum.

filmin konusunu farklı buldum ama işleniş biçimi ve oyunculuklar bence çok iyi değildi.
başroldeki adamın oyunculuğu ön plandaydı.

bazı sahneleri aksiyon dolu buldum.
sinematografik açıdan fena değildi, ışık ve görüntü, renklerin canlılığı filmi izlenilir kılan etkenlerdendi.

filmin sonunda bu neydi şimdi? dedirten bir senaryoya sahip olduğu söylenebilir.

filme puanım 4 veya 5

film kaza geciren bi adamla kizinin karisiyla birlikte hastaneye basvurmasi ve sonrasinda gelisen karisini ve kızını bulamamasi adama deli muamelesi yapilmasi seklinde gerilim dolu sahneleri iceriyor. aman aman degildi ama gerilimini son ana kadar hissettiren bi filmdi. muzikleri de epey gericiydi. travma yasadigini anladigim sahneye biraz hazirlikliydim aslinda. (bkz: fall (film)) ) adli filmde de boyle bisey vardi. orada daha cok sok olmustum. o yuzden gizemli diyemicem ama yine de bu filmde adam ulan acaba dogru mu söylüyor dedirttirdi bazi anlarda.. insan beyninin bazi kotu olaylarda hafizayi silmesi gerceklikten uzaklastirmasi ya da baska bi gerceklik yaratmasi hep ilgi cekici olmustur zaten.