1.
açılımı fantasy role playing olan, uyumlu ve hayal gücü yüksek arkadaş grubu ile oynandığında yıllar bile sürebilen masaüstü oyunlarına verilen genel ad.
tabi role playing game - rpg - ile dijital dünyalara da taşınan bu sistem, artık dünya üzerinde çok büyük kitlelere hitap ediyor.
farklı sistemleri de bulunan frp oyunlarının en çok duyulan ve bilinen sistemi dungeons & dragons'dur.
dungeon master tarafından idare edilen senaryoda ( hazır senaryolar kullanılabileceği gibi kendi yazdığınız senaryolar da kullanılabilir ) elf, dwarf, gnome, human gibi ırklardan wizard, ranger, cleric gibi sınıflara bürünen insanlar, görevleri tamamlamak, bulmacaları çözmek ve tabi birkaç yaratığı cehennemin dibine göndermek ile hoşça vakit geçirebilir.
tüm ihtiyacınız, birkaç zar, karakter kağıtları ve hayal gücü.
tabi role playing game - rpg - ile dijital dünyalara da taşınan bu sistem, artık dünya üzerinde çok büyük kitlelere hitap ediyor.
farklı sistemleri de bulunan frp oyunlarının en çok duyulan ve bilinen sistemi dungeons & dragons'dur.
dungeon master tarafından idare edilen senaryoda ( hazır senaryolar kullanılabileceği gibi kendi yazdığınız senaryolar da kullanılabilir ) elf, dwarf, gnome, human gibi ırklardan wizard, ranger, cleric gibi sınıflara bürünen insanlar, görevleri tamamlamak, bulmacaları çözmek ve tabi birkaç yaratığı cehennemin dibine göndermek ile hoşça vakit geçirebilir.
tüm ihtiyacınız, birkaç zar, karakter kağıtları ve hayal gücü.
devamını gör...
2.
nerdlerin bayıldığı oyun.
devamını gör...
3.
muhteşem oyun. bir oyun dünyası düşünün ki açılamayan kapı, konuşulamayan npc yok. yapabileceklerinizin tek sınırı hayal gücünüz. ve tabii hep kritik fail gelen nalet zarlar...
devamını gör...
4.
zincandının bilmesi gereken ilk kural kural yoktur.
devamını gör...
5.
fantasy role playing. oluşturduğunuz fantastik karakterin kimliğine bürünerek oynadığınız masaüstü oyunların genel adı. oynayabilmek için zar, kağıt ve kalem olması yeterlidir. daha ileri boyuta taşımak isterseniz karakterinizi yansıtacak kostümler giyebilir ve temaya uygun ambiyans yaratabilirsiniz. (bkz: dungeons & dragons) (bkz: world of darkness)
devamını gör...
6.
aklımda yıllardır böyle bir konsept var.
sözlük + frp
yani bir hikaye oluşturulacak, yazarlar karakterlerini oluşturacak ve bir başlığın altında bu hikaye şekillenecek.
örnek: bir yazar bir tuzağa yakalandı. bu tuzaktan kurtulmaya çalışacak bunun için zar atacak. zar da girdiği entry numarasının son hanesi 0-9 aralığı.
tabi daha düşünülüp daha güzel şeyler de yapılabilir ama kim uğraşacak.
sözlük + frp
yani bir hikaye oluşturulacak, yazarlar karakterlerini oluşturacak ve bir başlığın altında bu hikaye şekillenecek.
örnek: bir yazar bir tuzağa yakalandı. bu tuzaktan kurtulmaya çalışacak bunun için zar atacak. zar da girdiği entry numarasının son hanesi 0-9 aralığı.
tabi daha düşünülüp daha güzel şeyler de yapılabilir ama kim uğraşacak.
devamını gör...
7.
paralel bir evrene geçiş kapısı olan bir oyun
devamını gör...
8.
eskiden çok ucuz bir hobiyken şimdilerde bayağı lükse dönüşen guardian gibi hayali evrenlerde dolaşmayı attığınız zarlarla hiç yaşayamayacağınız tecrübeler edinmek istiyorsanız kendinize 2 kafa arkadaş bulup saatlerce eğlenebileceğiniz dünya üzerindeki en eğlenceli oyun türüdür.
ha bu arada bide bunun bilgisayar oyunu kısmı var şimdi onu da es geçmemek gerek. bu türe bir merakınız varsa böyle zar atıp zindanları temizleyeyim ama oynayacak arkadaşım yok diyorsanız. her ne kadar erken erişim olsa da solasta crown of the magister
oyununu denemenizi tavsiye ederim kendileri eğlenceli bir o kadar da çıldırtan bir oyundur.
bu türe ilgiliyseniz bilmeme ihtimaliniz yok ama bilmeyenler için dünyanın en iyi erken erişime çıkan oyunu olarakta bu türün bence şu anda her oyuncu tipine hitap eden oyunu baldurs gate 3'e bakabilirsiniz. fiyatı biraz tuzlu olsa da eğlenceli saatler geçireceğinizi garanti edebilirim.
ha bende ne arkadaş ne para var şeklindeyseniz internette frp oynayan discord grupları var çokta arkadaş canlısı tipler girip hem sosyalleşip hem de eğlenebilirsiniz.
ben asosyalim bu oyunlara bu kadar para vermem internetten tanıştığım kişilerle oyun oynayamam diyorsanız da, kankalar o konuda ne yapabileceğinizi cidden bende bilmiyorum. allah sabırlar versin
ha bu arada bide bunun bilgisayar oyunu kısmı var şimdi onu da es geçmemek gerek. bu türe bir merakınız varsa böyle zar atıp zindanları temizleyeyim ama oynayacak arkadaşım yok diyorsanız. her ne kadar erken erişim olsa da solasta crown of the magister
oyununu denemenizi tavsiye ederim kendileri eğlenceli bir o kadar da çıldırtan bir oyundur.
bu türe ilgiliyseniz bilmeme ihtimaliniz yok ama bilmeyenler için dünyanın en iyi erken erişime çıkan oyunu olarakta bu türün bence şu anda her oyuncu tipine hitap eden oyunu baldurs gate 3'e bakabilirsiniz. fiyatı biraz tuzlu olsa da eğlenceli saatler geçireceğinizi garanti edebilirim.
ha bende ne arkadaş ne para var şeklindeyseniz internette frp oynayan discord grupları var çokta arkadaş canlısı tipler girip hem sosyalleşip hem de eğlenebilirsiniz.
ben asosyalim bu oyunlara bu kadar para vermem internetten tanıştığım kişilerle oyun oynayamam diyorsanız da, kankalar o konuda ne yapabileceğinizi cidden bende bilmiyorum. allah sabırlar versin
devamını gör...
9.
herkes zaten tanımını yapmış. ben de tecrübelerimi aktarayım.
sanırım en son 10 yıl önce bir grup topluluğu içerisinde yer aldım. o da ankara'da tunalidan kızılay'a doğru aşağıya inerken böyle ara caddelerden birisinde yer alan hatta can bonomonun bile yanlış hatırlamıyorsam might and magic turnuvalarında geldiği bir mekandı. ben mekana warhammer serisine ait bir figür almak için girmiştim. bilenler bilir alıp boyuyorsunuz filan bir sürü detayı var. neyse baktım 4 kişi oturmuş zar sallıyor. saçlar uzun, uzatabilen sakalı da uzatmış hatta bı tanesinin dwarf oynadığı zaten tipinden belli oluyor. dedim gençler hayırlı oyunlar, oyun var sanırım. aaa abi sen de biliyor musun filan dediler. neyse çocuklar zaten odtü de okuyormuş, mühendis ekip jdjdjd. şaşırmadık tabi. beni de aralarına aldılar, tabi biraz şaşırdılar hem onlardan yaşça biraz büyüktum hem de.o.an yanımda kız arkadaşım vardı. bilenler bilir frp tayfasinin çoğunun karşı cinsle ilişkisi olmaz jdjdj. grupta mutlaka güzel bir kız olur ve nice yiğitler oyun esnasında onun uğruna kaç oyunluk karakterleri pic ederler ama o kızın genelde oyundan hiç anlamayan gıcık bir aebgilisi olur. bu gariplerim de o tayfadan işte. neyse zamanında dm lik yaptım demiştim konuşurken. bunun üzerine eski oyunlarimdan birini onların evrende kısa çaplı oynattım. geyik goygoy gırla. 4-5 saat temiz oturduk çok özlemişim filan. güzel anı oldu.
sonra eve geldiğimde halime şükrettim. o an için tanrıya şükürler olsun bir sosyal yaşamım, bir kız arkadaşım ve geceleri xhamster ile aramda uzak mesafeler olsugu için.
kıssadan hisse, siz kendinizi frp dünyasına fazla kaptırmayın gençler. nice yiğitler gördüm frp forumlarında kız düşürücez diye nobel edebiyat ödülü alacak hikayeler yazdılar. hepsi dahi, yaratıcı ama yanlış yere kanalize olmuş gençlerdi.*
sanırım en son 10 yıl önce bir grup topluluğu içerisinde yer aldım. o da ankara'da tunalidan kızılay'a doğru aşağıya inerken böyle ara caddelerden birisinde yer alan hatta can bonomonun bile yanlış hatırlamıyorsam might and magic turnuvalarında geldiği bir mekandı. ben mekana warhammer serisine ait bir figür almak için girmiştim. bilenler bilir alıp boyuyorsunuz filan bir sürü detayı var. neyse baktım 4 kişi oturmuş zar sallıyor. saçlar uzun, uzatabilen sakalı da uzatmış hatta bı tanesinin dwarf oynadığı zaten tipinden belli oluyor. dedim gençler hayırlı oyunlar, oyun var sanırım. aaa abi sen de biliyor musun filan dediler. neyse çocuklar zaten odtü de okuyormuş, mühendis ekip jdjdjd. şaşırmadık tabi. beni de aralarına aldılar, tabi biraz şaşırdılar hem onlardan yaşça biraz büyüktum hem de.o.an yanımda kız arkadaşım vardı. bilenler bilir frp tayfasinin çoğunun karşı cinsle ilişkisi olmaz jdjdj. grupta mutlaka güzel bir kız olur ve nice yiğitler oyun esnasında onun uğruna kaç oyunluk karakterleri pic ederler ama o kızın genelde oyundan hiç anlamayan gıcık bir aebgilisi olur. bu gariplerim de o tayfadan işte. neyse zamanında dm lik yaptım demiştim konuşurken. bunun üzerine eski oyunlarimdan birini onların evrende kısa çaplı oynattım. geyik goygoy gırla. 4-5 saat temiz oturduk çok özlemişim filan. güzel anı oldu.
sonra eve geldiğimde halime şükrettim. o an için tanrıya şükürler olsun bir sosyal yaşamım, bir kız arkadaşım ve geceleri xhamster ile aramda uzak mesafeler olsugu için.
kıssadan hisse, siz kendinizi frp dünyasına fazla kaptırmayın gençler. nice yiğitler gördüm frp forumlarında kız düşürücez diye nobel edebiyat ödülü alacak hikayeler yazdılar. hepsi dahi, yaratıcı ama yanlış yere kanalize olmuş gençlerdi.*
devamını gör...
10.
sözlük radyosunda düzenli yayınını yapacak dungeon master ve hunting party aradığım macera türü. çok güzel arcane trickster olur benden. yeni kimlik, yeni silahlar (staff yerine dagger) yeni rol. hem buyucu olmaktan sıkılmaya başlamıştım *. yine de köklerimizden kopamayıp büyücü rogue oynarım diyorum, görüyorsunuz, anlatmaya gerek yok *.
bizim podcastia'dan neyimiz eksik.
edit. seeeeevgili supportgirl * de katılırsa harika olmaz mı. bence çok güzel olur. çok güzel bard oynar kendisi. bard main. hem kukuleta da çalıyor, aradığımız kumaş bence kendisi *
bizim podcastia'dan neyimiz eksik.
edit. seeeeevgili supportgirl * de katılırsa harika olmaz mı. bence çok güzel olur. çok güzel bard oynar kendisi. bard main. hem kukuleta da çalıyor, aradığımız kumaş bence kendisi *
devamını gör...
11.
“şehirdeki herkes sabah kalktı, işlerine gitti, çocuklarını okula bıraktı. sokaklara çıktılar, içtiler, eğlendiler, mutlu oldular, ağladılar. doğumlar oldu, ölümler oldu. insanların çoğu mutsuzca nefes aldı pek azı hayatlarının en mutlu günlerini yaşadı. siz ise bunların hiçbirini yaşamadınız çünkü gündüz bir cesetten farksızdınız. içinizdeki canavar dışarı çıkmaya çalışıyor ve ölü bedeninizdeki kan harekete geçiyor. karanlıklar dünyasına gözlerinizi açıyorsunuz. ne yapıyorsunuz?”
böyle betimlemeler ve sonunda oyun yöneticisinin sorduğu ne yapıyorsunuz sorusuyla başlayan doğaçlama bir tiyatro sahnesidir, frp. kendi yarattığınız ve oyunun türüne göre fantastik, gotik, futuristik, punk karakterinizi oynatırsınız. yanınızda hiç tanımadığınız veya uzun yıllardır arkadaşınız olan insanlarla hayali bir evrende, gerçek anılar oluşturursunuz. ortak bir öykü ve paralel bir gerçeklik yaratabileceğiniz insanlarla oynamak paha biçilemez bir deneyimdir. dışarıdan bakılınca çocuk olmayan insanların kendilerini başka karakterlere benzeterek -ki bu bazen oynadığı karakterin kostümlerini giymek bile olabilir- saatlerce konuşması ve bir takım zarlar atıp bunlara hunharca sevinmeleri size delice gelebilir. ne yapalım size de öyle gelsin.
bu oyunu neden oynuyoruz diye sordum kendime ve bulduğum cevapları paylaşmak istiyorum.
ilk sebebimiz neden kitap okuduğumuz, neden film izlediğimiz ile aynı aslında. muhteşem bir zihnimiz var ve çalışmak istiyor. olaylar arasında mantık bağı kurmak ve çıkarımlarda bulunmak istiyor ancak gündelik hayat o kadar kaotik ki çoğumuz -neredeyse hiçbirimiz- bunu yapamıyoruz. hiç günahı olmayan bir çocuğun işkence görmesine zihnimiz mantıklı bir çıktı veremiyor. yolda yürürken hiç bitmeyecekmiş gibi yaşadığımız hayatımızın kafamıza saksı düşerek bitme ihtimaline de herhangi bir neden-sonuç ilişkisi ile bakamıyoruz. kurmacalar ise öyle değil. oradaki her bir kelime, her bir sahne belli bir amaca hizmet ediyor. zihnimiz biz farkında bile olmadan bu amacı seziyor ve onun peşinde ipuçlarını topluyor. yani biz, hayatın kaosuna kurmacanın düzeniyle katlanabiliyoruz. öbür türlü tiyatro salonuna toplanıp aslında olmadıkları insanlar gibi davranan oyuncuların hepsini deli ilan eder ve hastahanelere yatırırdık ancak çoğu zaman ayakta alkışlıyoruz. akşam eve gelip “kafamız dinlensin” diye açtığımız film, çoğu zaman o gün içerisinde zihnin işini yaptığı ilk anın bizzat yaratıcı unsuru oluyor. bunu yapabilmek için arkadaşlarınla haftada bir oturup 4-5-6 saat kurmaca evrenlerde vakit geçirmek de zihnimiz için gerekli besini sağlıyor.
ikinci sebep ise kan bağının olmadığı bir aile kurma isteği. buna amerikancada “selected family” deniliyor. belli bir alt-kültüre ait bir toplulukla bir şeyler yapmak bize iyi hissettiriyor. sadece bizim o grup içerisinde anlayabileceğimiz şakalar yapılıyor, heyecanlar duyuluyor ve en önemlisi kabul görüyoruz. iki tane sevişen erkek gördüğünde sjw sjw diye ağlayan insanlar yıllar yıllar önce frp kural kitaplarında yazan “cinsiyetinizi kendiniz tanımlarsınız, bakın şu elf tanrısı da aslında hermafroditti. sonuçta bu dünya fantastik bir dünya kendinizi kısıtlamayın” gibi yazıları hiç görmediler. bugün özellikle yurtdışında lgbtiq+, etnik azınlıklar gibi marjinalleştirilmiş grupların frpye olan ilgisinin artması biraz da bu var olma mücadelesinin yansıması. özellikle amerikan askerleri de yurtdışı görevlerinde çokça frp oynar.
benim aklıma gelen son çatı sebep ise bir şeyler başarma isteğimiz ve bunun kaçış ile olan ilişkisi. gündelik hayat özellikle gelişmiş toplumlarda kendini tekrar eder. kişiler yaşantılarında sıradışı deneyimler yaşayamazlar. frp oynarken ise ejderha öldürüp bir köyü tiranlıktan kurtarabilirler. politik oyunlar yaparak rakiplerinin altını oyabilirler, bir handa ayaklarını şömine ateşine uzatmış yoldaşlarıyla savaş yaralarını sararken bir ozanın sesinden geçmiş kahramanların öykülerini dinleyebilirler. artık dış dünyadan uzakta kendi evrenlerine “kaçmışlardır”. savaş dönemlerine doğru giderken fantastik ve bilim kurgu eserlerinin patlama yapması da bu sebepledir. çağdaş zamanlarda birşeyler başarma içgüdümüz kendini tatmin edebilmek için kaçışa ihtiyaç duyuyor.
hayatta herkesin en azından bir kere bu deneyimi yaşamasını tavsiye ediyor ve asla istifçilik olmadığını düşündüğüm* frp zarlarımı aşağıya bırakıyorum. okumak iptilaysa, oynamak zarurettir.
böyle betimlemeler ve sonunda oyun yöneticisinin sorduğu ne yapıyorsunuz sorusuyla başlayan doğaçlama bir tiyatro sahnesidir, frp. kendi yarattığınız ve oyunun türüne göre fantastik, gotik, futuristik, punk karakterinizi oynatırsınız. yanınızda hiç tanımadığınız veya uzun yıllardır arkadaşınız olan insanlarla hayali bir evrende, gerçek anılar oluşturursunuz. ortak bir öykü ve paralel bir gerçeklik yaratabileceğiniz insanlarla oynamak paha biçilemez bir deneyimdir. dışarıdan bakılınca çocuk olmayan insanların kendilerini başka karakterlere benzeterek -ki bu bazen oynadığı karakterin kostümlerini giymek bile olabilir- saatlerce konuşması ve bir takım zarlar atıp bunlara hunharca sevinmeleri size delice gelebilir. ne yapalım size de öyle gelsin.
bu oyunu neden oynuyoruz diye sordum kendime ve bulduğum cevapları paylaşmak istiyorum.
ilk sebebimiz neden kitap okuduğumuz, neden film izlediğimiz ile aynı aslında. muhteşem bir zihnimiz var ve çalışmak istiyor. olaylar arasında mantık bağı kurmak ve çıkarımlarda bulunmak istiyor ancak gündelik hayat o kadar kaotik ki çoğumuz -neredeyse hiçbirimiz- bunu yapamıyoruz. hiç günahı olmayan bir çocuğun işkence görmesine zihnimiz mantıklı bir çıktı veremiyor. yolda yürürken hiç bitmeyecekmiş gibi yaşadığımız hayatımızın kafamıza saksı düşerek bitme ihtimaline de herhangi bir neden-sonuç ilişkisi ile bakamıyoruz. kurmacalar ise öyle değil. oradaki her bir kelime, her bir sahne belli bir amaca hizmet ediyor. zihnimiz biz farkında bile olmadan bu amacı seziyor ve onun peşinde ipuçlarını topluyor. yani biz, hayatın kaosuna kurmacanın düzeniyle katlanabiliyoruz. öbür türlü tiyatro salonuna toplanıp aslında olmadıkları insanlar gibi davranan oyuncuların hepsini deli ilan eder ve hastahanelere yatırırdık ancak çoğu zaman ayakta alkışlıyoruz. akşam eve gelip “kafamız dinlensin” diye açtığımız film, çoğu zaman o gün içerisinde zihnin işini yaptığı ilk anın bizzat yaratıcı unsuru oluyor. bunu yapabilmek için arkadaşlarınla haftada bir oturup 4-5-6 saat kurmaca evrenlerde vakit geçirmek de zihnimiz için gerekli besini sağlıyor.
ikinci sebep ise kan bağının olmadığı bir aile kurma isteği. buna amerikancada “selected family” deniliyor. belli bir alt-kültüre ait bir toplulukla bir şeyler yapmak bize iyi hissettiriyor. sadece bizim o grup içerisinde anlayabileceğimiz şakalar yapılıyor, heyecanlar duyuluyor ve en önemlisi kabul görüyoruz. iki tane sevişen erkek gördüğünde sjw sjw diye ağlayan insanlar yıllar yıllar önce frp kural kitaplarında yazan “cinsiyetinizi kendiniz tanımlarsınız, bakın şu elf tanrısı da aslında hermafroditti. sonuçta bu dünya fantastik bir dünya kendinizi kısıtlamayın” gibi yazıları hiç görmediler. bugün özellikle yurtdışında lgbtiq+, etnik azınlıklar gibi marjinalleştirilmiş grupların frpye olan ilgisinin artması biraz da bu var olma mücadelesinin yansıması. özellikle amerikan askerleri de yurtdışı görevlerinde çokça frp oynar.
benim aklıma gelen son çatı sebep ise bir şeyler başarma isteğimiz ve bunun kaçış ile olan ilişkisi. gündelik hayat özellikle gelişmiş toplumlarda kendini tekrar eder. kişiler yaşantılarında sıradışı deneyimler yaşayamazlar. frp oynarken ise ejderha öldürüp bir köyü tiranlıktan kurtarabilirler. politik oyunlar yaparak rakiplerinin altını oyabilirler, bir handa ayaklarını şömine ateşine uzatmış yoldaşlarıyla savaş yaralarını sararken bir ozanın sesinden geçmiş kahramanların öykülerini dinleyebilirler. artık dış dünyadan uzakta kendi evrenlerine “kaçmışlardır”. savaş dönemlerine doğru giderken fantastik ve bilim kurgu eserlerinin patlama yapması da bu sebepledir. çağdaş zamanlarda birşeyler başarma içgüdümüz kendini tatmin edebilmek için kaçışa ihtiyaç duyuyor.
hayatta herkesin en azından bir kere bu deneyimi yaşamasını tavsiye ediyor ve asla istifçilik olmadığını düşündüğüm* frp zarlarımı aşağıya bırakıyorum. okumak iptilaysa, oynamak zarurettir.

devamını gör...
12.
başlığa denk gelince aklıma way of the drunken master monk'um geldi. hem anılarımı yâd edeyim hem de ufak bir trick paylaşayım dedim. rahmetli, prestidigitation + shape water ile güzel şaraplar yapardı. sırf bunun için hikayesini eğip büküp kıçı kırık iki cantrip için magic initiate almıştım da -tam da bu elbiseyi sadece üstümden çıkarmak için aldım tavrı, ha?- alchemy jug ve everfull mug yerine bu zımbırtılarla uğraştığım için sevgili zindan ustamdan oyun boyu zorbalık görmüştüm. eşyalar tabiatı gereği eskir, çalınır, kaybolur veya tahrip edilir ama şarapta hakikat vardır... gerçi benimkinde pek yoktu.* neyse, nerede bu trick diyenler için de... çoktan verdim aslında.
biri rengini ve dokusunu, diğeri tadını değiştiriyorsa biraz barmaidlik yapmaktan ne çıkar? kitaptaki en eski numaralardan biri olmasına rağmen kullananı uzun zamandır ne gördüm ne de duydum. oysa böyle basit ve tahmin edilebilir hilelere oldukça cömert ve içten bir sevgi duymuşumdur. eski bir dostum -adını veremem, ölmesine sebep olmam gibi bazı küçük anlaşmazlıklarımız oldu- bana bir gün bu hileyi gösterdi. iyi de para kaldırdı... tabii, sabaha karşı kaçmayı başaramasaydı, barda oturan o iri cüce kasap bıçağını çekip bağırsaklarını açardı. neyse ki, ben ondan biraz daha hızlıyım. eğer bir saat içinde oradan tüyme şansınız varsa ağzından laf alınması gereken hancıyı bir güzel dolandırır, küçük bir kasabada kendinizi cep boy bir şarap tanrısı ilan ettirir, görev icabı -ya da değil- her türden davete "mutfağa birkaç fıçı teslimatı yapacağım" diyerek girip çıkar, muhafızlara rüşvet verir, kolay yoldan servet ve daha da kolay yoldan epey düşman edinirsiniz; hiç yoksa high forest'da kamp yaptığınızda sırtınıza dikenler batarken güzel bir şarabın tadını çıkarır, partideki ozanın kemanının akortu bozuk ve söylediği çömlekçinin karısı'nın sözleri yanlış ve eksik olsa dahi, iki cantrip bir adet de decanter of endless water ile kendinizi tethyr'in ünlü asdefk's tavernasında hissedebilir, biraz keyif pez... öhm hedonist bir tavır takınabilirsiniz. bu arada... toblen beni sorarsa eğer bu yüzü daha önce hiç görmediniz. aramızda birkaç ufak anlaşmazlık var da. herif bir hancı için fazla iri yarı, ha?
ah, ama gitmeden önce... aslında, ne var biliyor musun? bugün şanslı gününüzdesiniz, kıymetli dostlarım. bahtınız pek açık olsa gerek kader sizi doğru yere getirdi! kervanım yola düşmeden evvel, size pek nadide bir teklif sunacağım. şu elimde tuttuğum, efsanelerde adı geçen ve kralların sofralarında bile zor bulunan şu güzelim içkiyi görüyor musunuz? bu, sıradan bir şarap değil! evermeet'in kutsal asmalarından süzülen, elflerin kendinden bile sakındığı; cormyr’in o anasının gözü tüccarlarının bile arzulayıp erişemediği eşsiz bir lezzet! koca faerûn’da bile böylesi bulunmaz, kıymetli maceracılar.
berduskan dark yanında troll sidiği gibi kalır -tabii ki ben denemedim... ama deneyen birini tanıyorum- firestar wine mı dediniz? hah! çamurlu bir yol kenarında, yıllanmış fıçıların dibinde unutulmuş o üzüm sirkesi de nimetten mi sayılıyor bugünlerde? year of the pox plague değil, olsa olsa year of the vine rot olur bu! tashalar'dan gelme nadide bir herbsaint gibi muamele görmeli bu lezzet. lakin dikkat edin! bu şarap öyle rollrum gibi, elfsong tavernasında donunuza kadar soyup önünüze koydukları balçık yığınına yahut lady luck'da talim ettiğiniz nane sirkesine benzemez. böyle bir şarap, basit meyhanelerde veya çapulcuların sarhoş sofralarında bulunamayacak kadar kıymetlidir ve ancak en seçkin damaklara layık bir nimettir. fakat bugün, yalnızca bugün, ruhumda beliren cömertlikten dolayı, bu şaheseri yalnızca seksen altın ejdere bırakıyorum! evet, yanlış duymadınız, seksen altın ejder! yemin ediyorum sadece size özel. ama acele edin, dostlarım! zira böyle fırsatlar, elflerin ömrü kadar uzun sürmez!
bu drunken master bazı zamanlar biraz drunken disaster olabilir... elminster the ever-drunk keyifli okumalar diler, sevgiyle kalın. in vino veritas!
biri rengini ve dokusunu, diğeri tadını değiştiriyorsa biraz barmaidlik yapmaktan ne çıkar? kitaptaki en eski numaralardan biri olmasına rağmen kullananı uzun zamandır ne gördüm ne de duydum. oysa böyle basit ve tahmin edilebilir hilelere oldukça cömert ve içten bir sevgi duymuşumdur. eski bir dostum -adını veremem, ölmesine sebep olmam gibi bazı küçük anlaşmazlıklarımız oldu- bana bir gün bu hileyi gösterdi. iyi de para kaldırdı... tabii, sabaha karşı kaçmayı başaramasaydı, barda oturan o iri cüce kasap bıçağını çekip bağırsaklarını açardı. neyse ki, ben ondan biraz daha hızlıyım. eğer bir saat içinde oradan tüyme şansınız varsa ağzından laf alınması gereken hancıyı bir güzel dolandırır, küçük bir kasabada kendinizi cep boy bir şarap tanrısı ilan ettirir, görev icabı -ya da değil- her türden davete "mutfağa birkaç fıçı teslimatı yapacağım" diyerek girip çıkar, muhafızlara rüşvet verir, kolay yoldan servet ve daha da kolay yoldan epey düşman edinirsiniz; hiç yoksa high forest'da kamp yaptığınızda sırtınıza dikenler batarken güzel bir şarabın tadını çıkarır, partideki ozanın kemanının akortu bozuk ve söylediği çömlekçinin karısı'nın sözleri yanlış ve eksik olsa dahi, iki cantrip bir adet de decanter of endless water ile kendinizi tethyr'in ünlü asdefk's tavernasında hissedebilir, biraz keyif pez... öhm hedonist bir tavır takınabilirsiniz. bu arada... toblen beni sorarsa eğer bu yüzü daha önce hiç görmediniz. aramızda birkaç ufak anlaşmazlık var da. herif bir hancı için fazla iri yarı, ha?
ah, ama gitmeden önce... aslında, ne var biliyor musun? bugün şanslı gününüzdesiniz, kıymetli dostlarım. bahtınız pek açık olsa gerek kader sizi doğru yere getirdi! kervanım yola düşmeden evvel, size pek nadide bir teklif sunacağım. şu elimde tuttuğum, efsanelerde adı geçen ve kralların sofralarında bile zor bulunan şu güzelim içkiyi görüyor musunuz? bu, sıradan bir şarap değil! evermeet'in kutsal asmalarından süzülen, elflerin kendinden bile sakındığı; cormyr’in o anasının gözü tüccarlarının bile arzulayıp erişemediği eşsiz bir lezzet! koca faerûn’da bile böylesi bulunmaz, kıymetli maceracılar.
berduskan dark yanında troll sidiği gibi kalır -tabii ki ben denemedim... ama deneyen birini tanıyorum- firestar wine mı dediniz? hah! çamurlu bir yol kenarında, yıllanmış fıçıların dibinde unutulmuş o üzüm sirkesi de nimetten mi sayılıyor bugünlerde? year of the pox plague değil, olsa olsa year of the vine rot olur bu! tashalar'dan gelme nadide bir herbsaint gibi muamele görmeli bu lezzet. lakin dikkat edin! bu şarap öyle rollrum gibi, elfsong tavernasında donunuza kadar soyup önünüze koydukları balçık yığınına yahut lady luck'da talim ettiğiniz nane sirkesine benzemez. böyle bir şarap, basit meyhanelerde veya çapulcuların sarhoş sofralarında bulunamayacak kadar kıymetlidir ve ancak en seçkin damaklara layık bir nimettir. fakat bugün, yalnızca bugün, ruhumda beliren cömertlikten dolayı, bu şaheseri yalnızca seksen altın ejdere bırakıyorum! evet, yanlış duymadınız, seksen altın ejder! yemin ediyorum sadece size özel. ama acele edin, dostlarım! zira böyle fırsatlar, elflerin ömrü kadar uzun sürmez!
bu drunken master bazı zamanlar biraz drunken disaster olabilir... elminster the ever-drunk keyifli okumalar diler, sevgiyle kalın. in vino veritas!
devamını gör...