futbol muhabbetlerindeki alex mi hagi mi sergen mi eşiği

vardır böyle bir eşik. bilirsiniz; fenerbahçe'de (bkz: alex de souza), galatasaray'da (bkz: gheorghe hagi) ve beşiktaş'ta da (bkz: sergen yalçın) camialarının adeta sembolü olmuş, oynadıkları 10 numara mevkiinde defalarca gol ve asist üretmiş, devamlılıklarıyla ve teknikleriyle adlarından gerek mahalle maçlarında gerekse futbol yorum programlarında uzunca süre söz ettirmişlerdir. bu üçlüye trabzonspor'dan (bkz: hami mandıralı) da pek tabii eklenebilir. bu yetenekli yıldızların kazandırdığı kupalar ve idol karakterleri yorumcuların da dikkatini çekince bu tarz programların moderatörlerinden o malum soru geliyor tabii:

''hocam alex mi hagi mi sergen mi?''

sorunun muhatabı da kendinden çok emin şekilde ''yea hocam hagi'nin barcelona, real madrid kariyeri falan var. karpatların maradonasıdır biliyorsun. yeani böyle bir adamı alex'le kıyaslamam yaa. alex de iyidir hoştur tabii ama hagi bir başkaydı hocam.'' gibi klasik bir açıklama yapar.

alex-hagi kıyaslamasına maruz kalanlar sanki kendi aralarında gizli bir antlaşma imzalamışçasına bu cümleleri sarf ederler hep. alex'e saygısızlık etmiyor görünüp onun iyiliğinin hakkını verme, fakat hagi'yi de başka yerlere koyma eğilimi hâkimdir yorumcuların çoğuna. sonra moderatör bu sefer de beşiktaşlıların gönlünü eylemek amaçlı sergen'i sorar. cevap verecek kişi sergen'i haşarı, umursamaz, daldan dala atlayan bir çocuk olarak gören ülke zihniyetinin temsilcilerinden biri görevini görür ve şu kelimeler dökülüverir ağzından:

''ya hocam sergen çok yetenekli ya. adam sol ayağıyla uzak mesafeden basket atmış boru mu? o da işte serserilik yapmasa, kendine baksa şu an alex de yoktu hagi de. büyük potansiyeldi ama kendini gerçekleştiremedi.''

akabinde moderatörle yorumcu birleşip sergen'in ''almanya ligi'nden uzak dursunlar çok sürpriz oluyor ehehe.'', ''sergen'i at yarışı oynamaktan vazgeçirme uğraşındaki futbolcu arkadaşları iki hafta sonra sergen'le beraber kupon dolduruyormuş yav.'' temalı komik anıları 53468. kere kamuoyuna anlatıp nostalji şöleni sunarlar. sergen'den soruda ve cevabında hep en son bahsedilir. ayıp olmasın, ondan da iki kuple bir şeyler söyleyelim edası vardır programdaki kişilerde genellikle. fakat şunu anlamak mümkün değil, madem sergen'i hesaba almıyorsun o zaman sadece alex ve hagi şeklinde sor soruyu. sergen'i koyuyorsan da birkaç dakikalığına dahi olsa (bkz: hami mandıralı), (bkz: pablo batalla), (bkz: anderson talisca), (bkz: wesley sneijder), (bkz: ariel ortega) gibilerden de bahset be muhterem :)

sergen bu şekilde üçüncü plana atılıp makara konusuna dönüşmektense hiç anılmamayı tercih eder muhtemelen. düşünsenize, gereği hiç olmayan bir kıyaslamaya sırf beşiktaş'tan da bahsedildi desinler diye dahil oluyorsun ama kıyaslamayı yapanlar ''bir sergen vardı ne oldu ona?'' tadında destekleyici görünümlü küçümseyici söylemlerle yerle bir ediyorlar seni. incitiyorlar. incindiğini dilden sese de dökemiyorsun, içte kalıyor. yazık oluyor. neyse fazla girdik edebiyata, yani bir gariptir bu alex-hagi-sergen karşılaştırmaları. kazananı hep bellidir, o kazanan sürekli gündemde kalsın da muhabbeti yapılsın diye tekrar tekrar sorarlar dururlar. hagi'ye göre alex, ikisine göreyse sergen hep hâkir görülüp ezilir. futbolun kesin görüşlü otoritelerince kalemleri kırılmış, sürgüne yollanmışlardır. bize de arkalarından el sallamak ve cezalarına hayıflanmak kalır.

cevap veriyorum amokachi.

eşik dediğin belki alexle sergen arasında olabilir ama hagi bambaşka bişeydi.

4.dubledir

sergen saf yetenegiyle bir adım önde görünüyor. evet, ben sergen diyorum.