yeni taşındığım evimdeki ilk günümde mahalleyi tanıma adına dışarıya çıkmaya karar verdim.
apartmandan çıktıktan yüz, iki yüz metre sonra bir tekel bayii var. hemen gidip bir paket sigara aldım.
kulaklığımı takıp güzel bir background müziği ayarladım kendime. hedefim olmadan kısa adımlarla yürüyorum. mahallenin biraz dışına doğru çıktıkça sahile doğru yürüdüğümü fark ettim. sahile doğru yaklaştıkça denizden gelen soğuk rüzgar burnumu kızartmaya başlamıştı. elimdeki sigara rüzgarın hızından sönmüştü. ateşi elimle siper etmeye çalışırken rüzgarın delici soğukluğu elimi donduruyordu.

bu böyle olmayacak diye düşünürken yürümekten vazgeçiyordum. tam o sırada denizi gören, ağaçlarla kaplı harika bir park gördüm. hem saat geçti hem de kimseler yoktu. bir iki sigara içip manzarayı izlerim diye düşünüp bir banka oturdum. tam bu dakikadan sonra arkamda devasa bir ışık hüzmesi parladı. allah allah, dedim. parka araç da mı giriyormuş diye arkamı döndüğümde gökten aşağı doğru süzülen, ışık hüzmesi içerisinden geçen birkaç varlık parka doğru yürüyordu. ışıltı gözlerimi yakmaya başlamıştı. elimle gözlerimi kapatıp önümü dönerken sarhoş bir hale girdim. fakat kulaklarım çok net duyuyordu birbirine vuran cam şişe sesleri adeta kulaklarımı deliyordu. bir anda kendime geldim ve önümde siyah poşetli kaba saba beş altı tane adam gördüm.

içlerinden biri sorgulayıcı ve sinirli bir ses tonuyla '' hayırdır lan ne arıyon sen gecenin bu saatinde burada? '' dedi. kendimi korku içinde hissediyordum ve güvende olmadığımın farkındaydım. kalkayım isterseniz dediğimde, '' hayır , sen bu gece bizim tanrı misafirimizsin.'' dedi. siyah poşetin içerisinden yavaşça litrelik marmara bira çıkarttılar. elime bir pet bardak sıkıştırdılar. ben içmem sağ olun, dedim. olur mu lan öyle, dedi içlerinden biri. '' belli'' dedi, grubun saygı duyulanına benzeyen adam. anlamadım der gibi baktım yüzlerine. bu park, dedi. çok eskilerde başkasıyla evlenendirilen sevgilisinin yokluğuna dayanamayan bir şairin kendini astığı park dedi. bak, dedi. şuradaki çınar ağacı var ya, dedi. işte orada asmış şair kendini. bu nasıl b*ktan bir hikayeymiş lan diye düşünürken. sen de yakışıklı çocuksun, belli ki iyi eğitimlisin elin yüzün düzgün, okumuş bilgili de adamsındır ondan geldin buraya değil mi dedi. hayır diyecektim, demedim. en azından hiç sesim çıkmazsa belki beni rahat bırakırlar da eve tek parça dönerim diye düşündüm. sessiz kalıp yere baktım. teselli eder gibi sırtıma vurdular. birkaç sigara ikram edip, boş pet bardağıma biraz daha bira doldurdular. başka bir banka geçip manzarayı izlemeye koyuldular. canımı kurtarmıştım. ama bir sıkıntı vardı. hepsi manzaraya bakıyor hiç konuşmuyorlardı.
devamını gör...
o saatte orada ne işi varmış? hadsizler!
devamını gör...
aga sigarayı bırakmalısın.
devamını gör...
"ne okudum lan ben!" tanımlarından birine ev sahipliği yapan başlık.

yalnız takdir ediyorum, en azından "ışık süzmesi" yazmamış yazar arkadaş ve doğru kelimeyi kullanmış. öyle diyenlerin ağzına kürekle vurasım geliyor. en az "şarz" kadar sinir bozucu.
devamını gör...
nude istedi mi nude?
nude istemediyse spawn falan değildir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceleri parkta spawn olan dünya dışı varlıklar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim