gecenin sessizliğinde bedenini dinlemek

#3575112

kalp atışlarına zaten alışkınız ama daha çok odaklandığınızda nefes alışveriş sesleri bile daha belli oluyor, mide ve sindirim sesleri keza öyle, kulak çınlaması, ağız içi sesler, eklem çıtlama sesleri. insan bir bedeni olduğu algısı aslında garip, yani doğdumuzdan beri olduğu için alışkınız ama dikkatli şekilde eline bile odaklansan, senin elin evet aka ne bileyim aslında o el bir çok dokunun birleşmesi ile oluşan bir uzuv, o dokularıda hücreler oluşturuyor ve aslında kendi başına yaşayabilen hücre toplulukları ile bedenimizde yaşayan mikroorganizmalar ile birlikte biz oluyoruz. canlı içinde canlı var. üstelik bağırsağımızda yaşayan bakteriler yemek alışkanlıklarımıza kadar etkiliymiş diye bir yazıda okumuştum. esasen beynimizi bile etkiliyor kendi hücrelerimiz dışındaki diğer canlılar. birde dediğim gibi hücrelerimiz tel başına yaşayabiliyor. işte gestalt ilkesi der ki, bütün, kendisini oluşturan parçaların toplamından farklıdır diyor. bunu canlıya uyarladığımız zaman gerçekten öyle ama bir bakıma hala parçalar sana etki edebiliyor. basit düzeyde tek bir hücreye iniyorsun, oda kendi başına organelleri(bizdeki organlar gibi) var. daha derine içiyorsun şu an cansız bildiğimiz atomlardan oluşuyor. daha da derine iniyorsun elektronlar, daha derin quarklar. buradan işte kuantum fiziğine geçiyorsun. artık orada heisenberg'in belirsizlik ilkesi, dolanıklık gibi konular var. makro ölçeği dönersek evrendeki yapılar ve insan bedeni benzer özellikler taşıyor görsel olarak. işin garibi makro ölçeğide abartırsak devasa boyutlarda klasik fizik yine yetersiz kalıyor .uzay-zamanın bükülmesi, ışığın kütleçekim alanında yön değiştirmesi, 4. boyut gibi konular var. işin felsefi kısmı ile biz bunların hepsini açıklasak bile eğer evren kendi kurallarına göre işleyen bir akvaryum ise bu akvaryumun dışı bu akvaryum için geçerli olan kanun,kurallar ve gerçekleri içermek zorunda olmayacaktır, dolayısıyla paralel evrenler bizim evrenimizden daha farklı işleyebilir. misal madde dediğimiz olgu, gerçeklik belki başka bir evrende hiç yoktur. madde yoksa ne var demeyin, çünkü sağır birine görede sesler yok. içinde bulunduğumuz evren esasen algılarımızıda belirliyor. ki bu evrene bakışımız bile kendi algı ve duyularımızla kısıtlı. misal gördüğümüz her şey, esasen gözümüzün koni reseptörinin aralığındaki renkleri içeren (ki bu canlıdan canlıya değişir), ve çeşitli işlemlerden geçip beyne ulaşan görsel verinin beyinde işlenip beyin tarafından aşırı düşük gecikme ile görsel çıktı olarak verilmesidir. yani gözün gördüğünü değil, gördüğünün verisinin işlenen halini görüyoruz. ve bu tüm duyular için benzer aslında. ki bir çok kişi (bkz: hipnagojik halüsinasyon) yaşamıştır eminim. o anın gerçek olduğuna yemin edebilir bir çok insan. bu kadar manipülasyona açık aslında. görsel bir illüzyon bırakarak bitireyim bari çok uzadı.
bunların hepsi düz