geceye bir nihal atsız şiiri bırak
başlık "karadereli panda" tarafından 15.03.2021 23:56 tarihinde açılmıştır.
1.
sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
bir sır ki bu,ölsen bile açamazsın...
anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
bak emrediyor:daldığın alemden uyan ki,
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
bir sır ki bu,ölsen bile açamazsın...
anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
bak emrediyor:daldığın alemden uyan ki,
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
devamını gör...
2.
ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
dinmez! gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!
hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
tek bendeki volkanları söndürse denizler!
hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'kaabil'
imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
mehtaplı yüzün tanrı'yı kıskandırıyordur.
en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...
bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
dinmez! gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!
hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
tek bendeki volkanları söndürse denizler!
hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'kaabil'
imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
mehtaplı yüzün tanrı'yı kıskandırıyordur.
en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...
devamını gör...
3.
ey benito musolini! ey gayet yüce,
italyanlar başvekili muhterem düce!
duydum ki, yelkenleri edip de fora
gelecekmiş orduların yeşil bosfora.
buyursunlar... bizim için şavaş düğündür;
din arab'ın, hukuk sizin, harp türk'lüğündür.
açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
hem karadan, hem denizden ordular indir!
çarpışalım, en doğru söz süngülerindir!
kalem, fırça, mermer nedir? birer oyuncak!
şaheserler sungtilerle yazılır ancak!
çağri beg'le tuğrul beg'in kurduğu devlet
ıtalyalı melezlerden üsttündür elbet;
bizim eski uşakları alda yanına
balkanlardan doğru yürü er meydanına;
çelik zırhlı kartalları göklere saldır...
fakat zafer sizin için söz ve masaldır...
dirilerek başınıza geçse de sezar
yine olur anadolu size bir mezar.
belki fazla bel bağladın şimal komşuna,
biz güleriz cermenliğin kuduruşuna,
tanıyoruz atilla'dan beri cermeni,
farklı mıdır prusyalı yahut ermeni?
senin dostun cermanyaya biz nemşe deriz,
bir gün yine bec onünde düğün ederiz.soyle, kara gömlekliler etmesin keder;
olum-dirim savaş bir gün mukadder!
gerçi bugün eskisinden daha çok diksin;
fakat yine biz osmanli, sen venediksin!
tarihteki eski roma hoş bir hayaldir,
hayal bütün insanlarda olan bir haldir.
bu hayaller zamanları hızla asmalı,
gök türklerle romalılar karşııaşmalı!
görmüyorsan gönılumüzün içini, korsun!
kılıçlarımız kınlarından çıkmayagörsün!top sesleri, bomba sesi bize saz gelir;
17'ye karşı 44 milyon az gelir.
arnavud'u yendim diye kendini avut,
yiğit türkle bir olur mu soysuz arnavut?
kayalara çarpmalıdır korkunç türküler!
dalmalıdır gövdelere çeıik süngüler!
sert dipçikler ezmelidir nice başları!
ecel kuşu ayırmalı arkadaşları!
en yiğitler serilmeli en önce yere!
kızıl kanlar yerde taşıp olmalı dere!
ülkü denen nazlı gelin erde şan ister!
büyük devlet kurmak icin büyük kan ister.damarında var mi senin böyle bol kanın?
türkün kanı bir eşidir lavlı volkanın!
tarihteki eski roma hoş bir hayaldir,
kurulacak yeni roma boş bir hayaldir,
karşısında olmasaydi şanli 'türk budun'
belki gerçek olacaktı bir gün umudun,ınsan oğıu ümitlerle dolup taşmalı,
aryalarla turanlılar karşılamalı.
tabiatın yürüyüşü belki yavaştır;
hız verecek biricik şey ona savaştır!
keskin olur ıikörlerden ayranla kımız,
karnera'yı yere serer tekirdağ'lımız.
yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru
makarnadan kuvvetlidir yine bulguru...
biz guleriz façyo'ların felsefesine,
dayanır mı kırkı bir tek türk efesine?
bizim yanık fuzuli'miz engin biz deniz!
karşisinda bir göl kalır sizin dante'niz!
bizler ulu bir çınarız, sizler sarmaşik!
'generaller 'paşalarla atamaz aşık! ..
ey italyan başvekili! ey musolini!
iki ırkın kabarmalı asırlık kini...
hesabınıi göreceğiz elbette yarın
yedi yüzlü, yedi dilli ıtalyan'ların!ırkınızı hiçe saydı hazreti fatih.
biraz daha yasasaydi hazreti fatih
ne venedik kalacakti, ne floransa...
hoş geldiniz diyecekti bize fransa!
haydi, hamle kafirindir... ilkönce sen gel
ecel ile zaman bize olmadan engel!
burda tanklar yürümezse etme çok tasa;
sungtilerle çarpışmadır şavaşta yaşa.
olma boyle sinsi çakal, yahut engerek!
bozkurt gibi, kartal gibi doğüşmek gerek!kılıç arslan öldü sanma, yaşıyor bizde!
atila'nin ateşi var içimizde!
kanije'nin gazileri daha dipdiri!
sınırdadir pilevne'nin kırk bir askeri!
edirne'de sükrü paşa bekliyor nöbet!
dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet!
şehitlerden elli milyon bekaçisi olan
asılmaz bir kayadır bu ebedi vatan!
italyanlar başvekili muhterem düce!
duydum ki, yelkenleri edip de fora
gelecekmiş orduların yeşil bosfora.
buyursunlar... bizim için şavaş düğündür;
din arab'ın, hukuk sizin, harp türk'lüğündür.
açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
hem karadan, hem denizden ordular indir!
çarpışalım, en doğru söz süngülerindir!
kalem, fırça, mermer nedir? birer oyuncak!
şaheserler sungtilerle yazılır ancak!
çağri beg'le tuğrul beg'in kurduğu devlet
ıtalyalı melezlerden üsttündür elbet;
bizim eski uşakları alda yanına
balkanlardan doğru yürü er meydanına;
çelik zırhlı kartalları göklere saldır...
fakat zafer sizin için söz ve masaldır...
dirilerek başınıza geçse de sezar
yine olur anadolu size bir mezar.
belki fazla bel bağladın şimal komşuna,
biz güleriz cermenliğin kuduruşuna,
tanıyoruz atilla'dan beri cermeni,
farklı mıdır prusyalı yahut ermeni?
senin dostun cermanyaya biz nemşe deriz,
bir gün yine bec onünde düğün ederiz.soyle, kara gömlekliler etmesin keder;
olum-dirim savaş bir gün mukadder!
gerçi bugün eskisinden daha çok diksin;
fakat yine biz osmanli, sen venediksin!
tarihteki eski roma hoş bir hayaldir,
hayal bütün insanlarda olan bir haldir.
bu hayaller zamanları hızla asmalı,
gök türklerle romalılar karşııaşmalı!
görmüyorsan gönılumüzün içini, korsun!
kılıçlarımız kınlarından çıkmayagörsün!top sesleri, bomba sesi bize saz gelir;
17'ye karşı 44 milyon az gelir.
arnavud'u yendim diye kendini avut,
yiğit türkle bir olur mu soysuz arnavut?
kayalara çarpmalıdır korkunç türküler!
dalmalıdır gövdelere çeıik süngüler!
sert dipçikler ezmelidir nice başları!
ecel kuşu ayırmalı arkadaşları!
en yiğitler serilmeli en önce yere!
kızıl kanlar yerde taşıp olmalı dere!
ülkü denen nazlı gelin erde şan ister!
büyük devlet kurmak icin büyük kan ister.damarında var mi senin böyle bol kanın?
türkün kanı bir eşidir lavlı volkanın!
tarihteki eski roma hoş bir hayaldir,
kurulacak yeni roma boş bir hayaldir,
karşısında olmasaydi şanli 'türk budun'
belki gerçek olacaktı bir gün umudun,ınsan oğıu ümitlerle dolup taşmalı,
aryalarla turanlılar karşılamalı.
tabiatın yürüyüşü belki yavaştır;
hız verecek biricik şey ona savaştır!
keskin olur ıikörlerden ayranla kımız,
karnera'yı yere serer tekirdağ'lımız.
yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru
makarnadan kuvvetlidir yine bulguru...
biz guleriz façyo'ların felsefesine,
dayanır mı kırkı bir tek türk efesine?
bizim yanık fuzuli'miz engin biz deniz!
karşisinda bir göl kalır sizin dante'niz!
bizler ulu bir çınarız, sizler sarmaşik!
'generaller 'paşalarla atamaz aşık! ..
ey italyan başvekili! ey musolini!
iki ırkın kabarmalı asırlık kini...
hesabınıi göreceğiz elbette yarın
yedi yüzlü, yedi dilli ıtalyan'ların!ırkınızı hiçe saydı hazreti fatih.
biraz daha yasasaydi hazreti fatih
ne venedik kalacakti, ne floransa...
hoş geldiniz diyecekti bize fransa!
haydi, hamle kafirindir... ilkönce sen gel
ecel ile zaman bize olmadan engel!
burda tanklar yürümezse etme çok tasa;
sungtilerle çarpışmadır şavaşta yaşa.
olma boyle sinsi çakal, yahut engerek!
bozkurt gibi, kartal gibi doğüşmek gerek!kılıç arslan öldü sanma, yaşıyor bizde!
atila'nin ateşi var içimizde!
kanije'nin gazileri daha dipdiri!
sınırdadir pilevne'nin kırk bir askeri!
edirne'de sükrü paşa bekliyor nöbet!
dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet!
şehitlerden elli milyon bekaçisi olan
asılmaz bir kayadır bu ebedi vatan!
devamını gör...
4.
özledim... yanıklık canıma değdi...
özledim, yıllarca daha özlerim.
hasret türkü olsa, ben onu çalsam,
kırılıp giderdi nice sazlarım...yatın ümitlerim, uykuya yatın!
bitin hasretlerim, tükenip bitin!
ayrılık ateşi çetinmiş, çetin;
onunla dikleşir bütün düzlerim.yanımda sanrım, bakarım düştür;
güldüm zannederken gözlerim yaştır.
umduğum ne varsa hepside boştur;
yinede bekliyor onu gözlerim.sazlar var: durmadan gurbeti çalar;
hayal var: gözümü, gönlümü çeler.
içimde bir bülbül şakıyıp çiler:
özledim, yıllarca daha özlerim...
özledim, yıllarca daha özlerim.
hasret türkü olsa, ben onu çalsam,
kırılıp giderdi nice sazlarım...yatın ümitlerim, uykuya yatın!
bitin hasretlerim, tükenip bitin!
ayrılık ateşi çetinmiş, çetin;
onunla dikleşir bütün düzlerim.yanımda sanrım, bakarım düştür;
güldüm zannederken gözlerim yaştır.
umduğum ne varsa hepside boştur;
yinede bekliyor onu gözlerim.sazlar var: durmadan gurbeti çalar;
hayal var: gözümü, gönlümü çeler.
içimde bir bülbül şakıyıp çiler:
özledim, yıllarca daha özlerim...
devamını gör...
5.
bahtiyarlık
bahtiyarlık ne zafer kısrağına binmektir;
ne yaşarken dünya uçmağına inmektir.
şekli olmaz, rengi yok, belirsizdir ve tektir.
bahtiyarlık: ömründe bir kere sevinmektir.
bir karanlık geceye akıyorken bu varlık
bulunur mu dünyada ebedi bahtiyarlık?
mükafatın, yapsan da en büyük bir yararlık
nihayet zafer adlı bir kısrağa binmektir.
dört hecelik söz olan “bahtiyarlık”... o bir sır...
bilmeyecek insanlık bunu daha bin asır.
bilgi, bolluk, din, para... hepsi boş, hepsi kısır...
en fazlası bir dünya uçmağına inmektir.
her şeyin bir şekli var, her derdin bir ilacı...
türlü türlü yemişler verir dünya ağacı.
zafer çetin, ilim güç, bozgun kötü, aşk acı.
halbuki bahtiyarlık: belirsizdir ve tektir.
bahtiyarlık: boraca yüce dağları aşmak
varılmadan ölünen uzak yerlere koşmak,
tanrı’nın sofrasında mest olarak konuşmak
ve ömründe bir kere, bir kere sevinmektir.
bahtiyarlık ne zafer kısrağına binmektir;
ne yaşarken dünya uçmağına inmektir.
şekli olmaz, rengi yok, belirsizdir ve tektir.
bahtiyarlık: ömründe bir kere sevinmektir.
bir karanlık geceye akıyorken bu varlık
bulunur mu dünyada ebedi bahtiyarlık?
mükafatın, yapsan da en büyük bir yararlık
nihayet zafer adlı bir kısrağa binmektir.
dört hecelik söz olan “bahtiyarlık”... o bir sır...
bilmeyecek insanlık bunu daha bin asır.
bilgi, bolluk, din, para... hepsi boş, hepsi kısır...
en fazlası bir dünya uçmağına inmektir.
her şeyin bir şekli var, her derdin bir ilacı...
türlü türlü yemişler verir dünya ağacı.
zafer çetin, ilim güç, bozgun kötü, aşk acı.
halbuki bahtiyarlık: belirsizdir ve tektir.
bahtiyarlık: boraca yüce dağları aşmak
varılmadan ölünen uzak yerlere koşmak,
tanrı’nın sofrasında mest olarak konuşmak
ve ömründe bir kere, bir kere sevinmektir.
devamını gör...
6.
beni öncelikle atsız'ın her yerinden histeri akan oğluna vasiyet şiirini bırakmış kabul edin.
sonrasında bu şiirimsiyi yazdığı değerli sosyalist yazar oğlu yağmur atsız'ın cevabını bırakayım geceye.
"benim babam arnavuttu."
sonrasında bu şiirimsiyi yazdığı değerli sosyalist yazar oğlu yağmur atsız'ın cevabını bırakayım geceye.
"benim babam arnavuttu."
devamını gör...
7.
ne ümitlerle gelip dünyaya
en güzel ismi takındın: afşın!
böyle erken bırakıp gitme neden?
kaç bahar, kaç yılı doldurdu yaşın?
kaldı senden bize bir gamlı seda...
bir vedadır o seda, sade veda!
afşın, nihal atsızın kardeşi nejdet sançarın oğludur. 16 yaşında hayatını kaybetmiştir.
en güzel ismi takındın: afşın!
böyle erken bırakıp gitme neden?
kaç bahar, kaç yılı doldurdu yaşın?
kaldı senden bize bir gamlı seda...
bir vedadır o seda, sade veda!
afşın, nihal atsızın kardeşi nejdet sançarın oğludur. 16 yaşında hayatını kaybetmiştir.
devamını gör...
8.
tanrının 'gel' buyruğu tatlılıkla erince
ona doğru can kuşu nice uçmasın, nice?
ne yaşamak tasası, ne dünyanın yasası,
ne de bir kaygı kalır can yükünü derince.
bu dirlik bir kılıçsa ölüm onun kınıdır;
ikisini birlikte verirler bir verince.
ecel dedikleri şey erlerin kevseridir;
gözünü kırpmadan iç, içme çağı erince.
bir yumunca gözünü, kaybedince özünü
çalamazsın sazını öyle inceden ince
ne güneş kalır, ne ay; ne ırmak akar, ne çay;
dünyaya gelmedin say yağız yere girince.
bildiğin, neyse unut, tanrı'ya kavuştun tut,
bir gün ölüm meleği seni yere serince.
şu gördüğün ne varsa birer damladır,
bir denize akıyor hepsi yerli yerince
bitiş gördüğün baştır, mezar beşiğe aştır,
ölü diriye eştir, düşün biraz derince.
atsız! ölüm gerekmek teninde can yaşarken,
sen burada olmazsın ölüm kanat gerince...
şiir:gel buyruğu
dinlemek için;buradan
ona doğru can kuşu nice uçmasın, nice?
ne yaşamak tasası, ne dünyanın yasası,
ne de bir kaygı kalır can yükünü derince.
bu dirlik bir kılıçsa ölüm onun kınıdır;
ikisini birlikte verirler bir verince.
ecel dedikleri şey erlerin kevseridir;
gözünü kırpmadan iç, içme çağı erince.
bir yumunca gözünü, kaybedince özünü
çalamazsın sazını öyle inceden ince
ne güneş kalır, ne ay; ne ırmak akar, ne çay;
dünyaya gelmedin say yağız yere girince.
bildiğin, neyse unut, tanrı'ya kavuştun tut,
bir gün ölüm meleği seni yere serince.
şu gördüğün ne varsa birer damladır,
bir denize akıyor hepsi yerli yerince
bitiş gördüğün baştır, mezar beşiğe aştır,
ölü diriye eştir, düşün biraz derince.
atsız! ölüm gerekmek teninde can yaşarken,
sen burada olmazsın ölüm kanat gerince...
şiir:gel buyruğu
dinlemek için;buradan
devamını gör...
9.
bu gün yollanıyorken bir gurbete yeniden
belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
bir kemiğin ardında saatlerce yol giden
itler bile gülecek kimsesizliğimize
gidiyorum: gönlümde acısı yanıkların...
"ordularla yenilmez bir gayız var kanımda."
dün benimle birlikte gülen tanıdıkların
yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda.
belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
bir kemiğin ardında saatlerce yol giden
itler bile gülecek kimsesizliğimize
gidiyorum: gönlümde acısı yanıkların...
"ordularla yenilmez bir gayız var kanımda."
dün benimle birlikte gülen tanıdıkların
yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda.
devamını gör...
10.
bir gün olur, elbette eski beğler dirilir;
yine kılıç kuşanır tarihteki paşalar.
yine şanlar alınıp nice canlar verilir,
yiğit akınımızdan yine dünya şaşalar.
"türk tarihi" denen kahramanlık şiirini,
yeniden yazmak için harcayacağın kandır.
mısraların içinde en güzel ve derini,
batı'da "niğbolu", doğu'da "çaldıran"dır. hüseyin nihal atsız, yakarış-2 şiiri
yine kılıç kuşanır tarihteki paşalar.
yine şanlar alınıp nice canlar verilir,
yiğit akınımızdan yine dünya şaşalar.
"türk tarihi" denen kahramanlık şiirini,
yeniden yazmak için harcayacağın kandır.
mısraların içinde en güzel ve derini,
batı'da "niğbolu", doğu'da "çaldıran"dır. hüseyin nihal atsız, yakarış-2 şiiri
devamını gör...
11.
her gece orda bir yaslanan mı var?
sessizce kirpiği ıslanan mı var?
uzaktan bana bir seslenen mi var?
ne diyor? sesini alamıyorum.
acaba yaşlı mı kara gözlerin?
içimde bir derin yara gözlerin...
daldı mı uzak bir yere gözlerin?
görmüyor,bilmiyor,bilemiyorum...
günleri sayarım,geceler iner,
beklerim geceyi,yıldızlar söner,
gizli bir yaram var,durmayıp kanar;
neresi? bulup da silemiyorum.
ulaşsa da sana yolların ucu,
varmaya yetmiyor atsız'ın gücü.
içimde duruken bu kadar acı,
hala yaşıyorum,ölemiyorum.
sessizce kirpiği ıslanan mı var?
uzaktan bana bir seslenen mi var?
ne diyor? sesini alamıyorum.
acaba yaşlı mı kara gözlerin?
içimde bir derin yara gözlerin...
daldı mı uzak bir yere gözlerin?
görmüyor,bilmiyor,bilemiyorum...
günleri sayarım,geceler iner,
beklerim geceyi,yıldızlar söner,
gizli bir yaram var,durmayıp kanar;
neresi? bulup da silemiyorum.
ulaşsa da sana yolların ucu,
varmaya yetmiyor atsız'ın gücü.
içimde duruken bu kadar acı,
hala yaşıyorum,ölemiyorum.
devamını gör...
12.
geri gelen mektup
"ruhu mu ateş?
yoksa o gözler mi alevden
bilmem
bu yanardağ ne biçim korla tutuştu
pervane olan
kendini gizler mi alevden
sen istedin ondan bu gönlüm zorla tutuştu
gün senden ışık alsa da
bir renge bürünse
ay secde edip
çehrene yerlerde sürünse
her şey silinip kaybolurken nazarında
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
ey sen ki kül ettin beni olmaz yakışınla
ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla
hançer gibi keskinler çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
içimdeki azgın devi rüzgarlara attım
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin"
"ruhu mu ateş?
yoksa o gözler mi alevden
bilmem
bu yanardağ ne biçim korla tutuştu
pervane olan
kendini gizler mi alevden
sen istedin ondan bu gönlüm zorla tutuştu
gün senden ışık alsa da
bir renge bürünse
ay secde edip
çehrene yerlerde sürünse
her şey silinip kaybolurken nazarında
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
ey sen ki kül ettin beni olmaz yakışınla
ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla
hançer gibi keskinler çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
içimdeki azgın devi rüzgarlara attım
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin"
devamını gör...