genelde insanların beklediklerinin tersinin çıkmasının nedenleri

çünkü insan genellikle kendi açısından olumlu olan ve olmasını çok istediği şeyleri bekler ancak hayatta sadece olması gerekenler olur umduklarımız değil bundan ötürü genellikle insan umduğunu değil bulduğunu alır

beklentilerini objektif düzleme çekemediklerinden. hayaller başka somut beklentiler başka.

insanoğlu çiğ süt emmiş derler ısınmışını içse de değişen bir şey olmazdı...

aslında öyle olmayacağını bile bile beklemesi elbette.

yoksa siz bir şey gerçekten istediğiniz gibi olunca
acaba bunun nötrlenmesi için başka hangi felaketin yakın olduğuna dair derinlere dalmıyor musunuz yoksa normal misiniz ?

hayat denen oluşumda bir şeyler sürekli rastgele sağa sola savruluyor. yapı bu. sen kalkıp bu kaotik akışa diyorsun ki ya şu unsur umarım savrulurken önce bu tarafa gelir, burada bi beş dakika durur, sonra ileri sıçrar, orada bir takla atar ve sonra avuçlarımın içine gelir.

hayatta bir şeyler olur ve bir şeyler olmaz. sen şu olsun, bu olmasın diye spesifik bir talepte bulunursan, bu talebin gerçekleşme ihtimalini sana piyango çıkma ihtimaliyle aynı seviyeye indirmiş olursun.

özet: beklentisiz, yaşamak. gelene de gidene de normaldir demek.

kişinin vizyonsuzluğundandır elbette.
hiç insan sarrafı olamamıştır. bu kişiyi pazara gönderden düzgün meyve sebze de seçemez. malın iyisinden anlamaz. önyargılıdır

bazen görmek istemediğimiz şeyler vardır bazen kabullenmek istemediğimiz...
o yüzden gerçeği bilsek de beklentimiz hep düz.. sanki o viraj hiç karşımıza çıkmayacak gibi

her alanda farklı tezahür eder tabi ama genelde ikili ilişkilerde rastlanır bu duruma.
gönül karşıdakini en güzel şekilde misafir eder, en güzel yere taht edindirir. ama zaman geçtikçe hayal kırıklıkları birbirini kovalar. sanki gönlün sahibi o gitmiş yerine bambaşka biri gelmiş gibi olur.
e tabi insan en büyük darbeyi sevdiğinden alırmış. bu durum günümüzde maalesef çok daha yaygın.