#ödüllü filmler
2014 yılı abd yapımı film. evliliklerinin beşinci yıl dönümünü kutlamaya hazırlanan amy ve nick'in hayatlarının amy'nin birden ortadan kaybolması ile değişmesini konu alan film. karısı geri dönmeyen nick'in polis ve çevresi tarafından katil olarak görülmesi, onun ise suçsuzluğu konusunda ısrar etmesi ve tüm bunların üzerine rüyasında karısının vahşice öldürülmesini görmesi işleri hiç kolaylaştırmaz.
yönetmen:
david fincher
oyuncular:
ben affleck
rosamund pike
neil patrick harris
tyler perry
carrie coon
david fincher
oyuncular:
ben affleck
rosamund pike
neil patrick harris
tyler perry
carrie coon
* academy of science fiction, fantasy & horror films - en iyi aktris/en iyi gerilim filmi
* african-american film critics association - en iyi yardımcı erkek oyuncu
* awards circuit community awards - en iyi kadın oyuncu/ en iyi senaryo uyarlaması
* broadcast film critics association awards - en iyi senaryo uyarlaması
film,toplamda 64 ödüle sahiptir.
* african-american film critics association - en iyi yardımcı erkek oyuncu
* awards circuit community awards - en iyi kadın oyuncu/ en iyi senaryo uyarlaması
* broadcast film critics association awards - en iyi senaryo uyarlaması
film,toplamda 64 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "küçük bi yıkıldım ama halledicem" tarafından 18.12.2020 01:01 tarihinde açılmıştır.
1.
evliliğinin beşinci yıl dönümünde aniden ortadan kaybolan bir kadın yazar, bir anda baş şüpheli konumuna düşen eş ve akabinde gelişen olaylar temalı gerilim filmi. yönetmeni seven, zodiac, fight club gibi filmlerden tanıdığımız david fincher.
konu olarak bence benzerlikleri olduğu için bu filmi beğenenlere a simple favor(küçük bir rica) filmini de öneririm.
konu olarak bence benzerlikleri olduğu için bu filmi beğenenlere a simple favor(küçük bir rica) filmini de öneririm.
devamını gör...
2.
8.1 imdb’yi nasıl aldığını anlayamadığım film. bir feminist olarak izlerken zevkten dört köşe de olmadım. 2.5 saat süren fazlasıyla uzun bir film ve kesilmeye müsait bolca sahnesi var. ilk yarım saatte ‘artık bir şey olsun nolur’ derken buldum kendimi. ki sabırlı bir izleyiciyimdir. sonu ters köşe oldu mu? açıkçası olmadı. beklenebilecek bir sondu. yukarıda a simple favor’la kıyaslanmış. bana sorarsanız kat be kat daha iyiydi o film. sondaki twist olsun, film boyunca sıkmama olsun. oyunculuklar için de ben affleck klasik bir yakışıklı adam imajı çiziyor. istediği kadını elde edebileceğini bildiği için salmış kendini. zaten kendine de oldukça iyi giden bir karakter olmuş bu. rosamund pike baya güzel bir yandan da sert bir kadın, karakteri evliliğin sabır gerektiren kısmında aşıyor sınırı. neticede canı sıkılan insanın ne yapacağı belli olmuyor. neyin neyi tetikleyeceği de. işte bu yüzden kadın erkek farketmez insanda merhamet en önemli yeti.
devamını gör...
3.
insanlar birbirini sever ve evlenirler. bu normal bir şeydir. peki evliliğinizde işler yolunda gitmediğinde eşiniz bambaşka bir insana dönüşseydi? film ne bir kadının ne kadar şeytanca şeyler yapabileceğini ne de bir erkeğin nasıl mağdur edilebileceğini anlatıyor. film zeki bir insanın -ister iyi ister kötü olsun- medyayı kullanarak insanların algısını yönetmesini anlatıyor. (teknoloji çıktı mertlik bozuldu) eğer insanlara doğru şeyleri gösterirseniz sizin tecavüz mağduru olduğunuza ya da failken mağdur olduğunuza inanmamaları için hiçbir neden olmaz. bu film günümüzde de hemen her şeye inanmamamız gerektiğini bize bir kez daha hatırlatıyor. filmin ilk dakikaları daha çok polisiye gibi başlamış olsa da sonunda yorgun bir beyinle muhteşem bir film bitirmiş oluyorsunuz. temposunu hiç kaybetmeyen bu film sonuyla da iyilerin her zaman kazanamadığını, kötülerin genellikle kötülük yapmaya devam ettiğini bize hatırlatıyor. mutlaka izlenmesi gereken bir film.
kadını kocasının öldürmediğini filmin en başından biliyordum ama böyle şeyler izlemek beni çok şaşırttı. kadının adamın idamına sebep olarak ondan intikam alacağını beklerken o adamı kendine öyle bir mecbur bıraktı ki şok oldum. şeytan ağzı açık izlemiştir bu filmi. adam filmin sonunda kadından korkmakla sonuna kadar haklı. ben olsam öyle bir psikopatla aynı evde yaşadığım için akıl sağlığımı kaybederim herhalde.
kadını kocasının öldürmediğini filmin en başından biliyordum ama böyle şeyler izlemek beni çok şaşırttı. kadının adamın idamına sebep olarak ondan intikam alacağını beklerken o adamı kendine öyle bir mecbur bıraktı ki şok oldum. şeytan ağzı açık izlemiştir bu filmi. adam filmin sonunda kadından korkmakla sonuna kadar haklı. ben olsam öyle bir psikopatla aynı evde yaşadığım için akıl sağlığımı kaybederim herhalde.
devamını gör...
4.
bir david fincher şaheseridir. se7en kadar bilinmiyor, fight club kadar konuşulmuyor belki ama gone girl oldukça derin aforizmalara sahip bir eserdir. bir suç hikayesidir. hem de ne suç!
amy dunne ve nick dunne adlı karakterlerimizle beraberiz. bu ikisi evli bir çift. adam kadını aldatıyor, kadın da intikam alıyor. bunu söyleyeyim bir.
amy'nin icraatları * karşısında insanın ağzı açık kalıyor. se7en'da john doe'nun arabada olduğu sahne bi beni heyecanlandırmıştı bu kadar. bir de "what's in the box?!" kısmı. ama gone girl tüm gidişatıyla, özellikle sonuyla aşırı düşündürücü bir film. evlilik üzerine de düşünebilirsiniz mesela. insan hakkında da. keskin yorumlar yapmaktan kaçınıyorum çünkü epey oldu diyebilirim izleyeli.
ama net olarak denebilir ki bu kitapta antagonist ve protagonist yer değiştirir. okuyucu veya izleyici (kitabını da göz önünde bulunduruyorum burada.) önce birisinden nefret eder, sonra ötekisinden. sonra tam tersi olur durum. asıl sorunlu karakteri de böylelikle görüyoruz.
kısmen güzel bir teması var. izlenebilir. ben kitabını okumadım ve okumayı da düşünmüyorum çünkü kalın denebilir... 432 sayfa diyor google. eh, kalın tabii. onu okuyacağıma 100 sayfalık şaheserleri okurum. hem polisiye roman okuyasım da yok. ama okumak isteyen olursa anlarım çünkü gone girl epey mantıklı bir senaryoya sahip.
filmin girişi şu şekilde: when i think of my wife, i always think of the back of her head. i picture cracking her lovely skull, unspooling her brain, trying to get answers. the primal questions of a marriage: what are you thinking?
açıkçası sahneyi hatırlayınca tüylerim diken diken oluyor... çünkü bu sözler son derece derin sözler esasında. ne düşünüyor insanlar? bu soruya cevap verebilecek bir gücümüz, bilimimiz olsa veyahut bir başka imkanımız, o zaman zaten her şey çözülürdü. hiçbir dert kalmazdı. ama hayat bu. hayatın ta kendisi. elden bir şey gelmez, yapılacak şey, her zaman tetikte olmaktır. evliliklerde de böyledir bu. insan tetikte kalmalıdır. içten içe en azından. ve bu içten içe tetikte kalma durumu mevcut olmasa dahi insan evrimine işlemiştir.
söyleyeceklerim aşağı yukarı bu kadar işte... akışta gördüm diye yazdım bi hevesle.
amy dunne ve nick dunne adlı karakterlerimizle beraberiz. bu ikisi evli bir çift. adam kadını aldatıyor, kadın da intikam alıyor. bunu söyleyeyim bir.
amy'nin icraatları * karşısında insanın ağzı açık kalıyor. se7en'da john doe'nun arabada olduğu sahne bi beni heyecanlandırmıştı bu kadar. bir de "what's in the box?!" kısmı. ama gone girl tüm gidişatıyla, özellikle sonuyla aşırı düşündürücü bir film. evlilik üzerine de düşünebilirsiniz mesela. insan hakkında da. keskin yorumlar yapmaktan kaçınıyorum çünkü epey oldu diyebilirim izleyeli.
ama net olarak denebilir ki bu kitapta antagonist ve protagonist yer değiştirir. okuyucu veya izleyici (kitabını da göz önünde bulunduruyorum burada.) önce birisinden nefret eder, sonra ötekisinden. sonra tam tersi olur durum. asıl sorunlu karakteri de böylelikle görüyoruz.
kısmen güzel bir teması var. izlenebilir. ben kitabını okumadım ve okumayı da düşünmüyorum çünkü kalın denebilir... 432 sayfa diyor google. eh, kalın tabii. onu okuyacağıma 100 sayfalık şaheserleri okurum. hem polisiye roman okuyasım da yok. ama okumak isteyen olursa anlarım çünkü gone girl epey mantıklı bir senaryoya sahip.
filmin girişi şu şekilde: when i think of my wife, i always think of the back of her head. i picture cracking her lovely skull, unspooling her brain, trying to get answers. the primal questions of a marriage: what are you thinking?
açıkçası sahneyi hatırlayınca tüylerim diken diken oluyor... çünkü bu sözler son derece derin sözler esasında. ne düşünüyor insanlar? bu soruya cevap verebilecek bir gücümüz, bilimimiz olsa veyahut bir başka imkanımız, o zaman zaten her şey çözülürdü. hiçbir dert kalmazdı. ama hayat bu. hayatın ta kendisi. elden bir şey gelmez, yapılacak şey, her zaman tetikte olmaktır. evliliklerde de böyledir bu. insan tetikte kalmalıdır. içten içe en azından. ve bu içten içe tetikte kalma durumu mevcut olmasa dahi insan evrimine işlemiştir.
söyleyeceklerim aşağı yukarı bu kadar işte... akışta gördüm diye yazdım bi hevesle.
devamını gör...
5.
dün akşam 5. defa izlediğim, bana göre dünyanın en iyi ilk 10 filmi arasında olan film.
sevgililik ve evliliklerinin başlarında mükemmel bir ilişki yaşamış fakat zamanla aralarındaki aşk, sevgi ve saygıya dönmemiş bir çiftin hikayesini anlatıyor.
david fincher (yönetmen) google'a samimiyetsiz gülüş yazdığı ve görsellerde ben affleck'in çıkması sonucu ben affleck'e bu rolü verdiği söylenir. doğru yanlış orasını bilmiyorum tabi. bu hikayenin doğruluğu bana gerçekçi geliyor açıkcası. çünkü ben affleck gerçekten duruş, bakış olarak garip bir adam. insana hiçbir şekilde güven vermiyor. cebindeki 10 lirayı bile bu adama emanet etmezsin öyle bir duruşu var. zaten bu dış görünüşü bu filme cuk diye oturmuş bence.
rosamund pike mükemmel oynamış. hatta bana göre mükemmel demek bile az kalır. kariyerinin zirve oyunculuğuna imza atmış. zaten onunda tipine, duruşuna bakacak olursak o da bu role çok uygun bence. belki de bu filmi bu kadar iyi yapanda bu çok iyi cast seçimi.
bu arada rosamund pike bu rolle oscar'a aday olmuştur.
film yavaş işliyor. aslında bu, film için birazda zaruret gibi geliyor bana. filmin diğer yarısından sonraki o tepetaklak duruma hazırlıyor seni. ince ince emin adımlarla örüyor adeta. karakterlerin nasıl olduğu, neden bunu yaptığını veyahut yapabileceğini anlatıyor. film bittiğinde kafada hiçbir soru işaretide bırakmıyor.
bazılarına sıkıcı gelebilir ve bu bana göre gayette normal. çünkü gayet yavaş bir film. sabretmek gerekiyor. fakat sabrın sonu selamettir diyerek mükemmel bir yere evriliyor film. bu zamana kadar önerdiğim ve izlettiğim kim varsa bu filmi beğenmiştir. hayatı boyunca doğru düzgün film izlememiş insanlar bile.
filme puanım tabi ki yüksek. 10/9.1
sevgililik ve evliliklerinin başlarında mükemmel bir ilişki yaşamış fakat zamanla aralarındaki aşk, sevgi ve saygıya dönmemiş bir çiftin hikayesini anlatıyor.
david fincher (yönetmen) google'a samimiyetsiz gülüş yazdığı ve görsellerde ben affleck'in çıkması sonucu ben affleck'e bu rolü verdiği söylenir. doğru yanlış orasını bilmiyorum tabi. bu hikayenin doğruluğu bana gerçekçi geliyor açıkcası. çünkü ben affleck gerçekten duruş, bakış olarak garip bir adam. insana hiçbir şekilde güven vermiyor. cebindeki 10 lirayı bile bu adama emanet etmezsin öyle bir duruşu var. zaten bu dış görünüşü bu filme cuk diye oturmuş bence.
rosamund pike mükemmel oynamış. hatta bana göre mükemmel demek bile az kalır. kariyerinin zirve oyunculuğuna imza atmış. zaten onunda tipine, duruşuna bakacak olursak o da bu role çok uygun bence. belki de bu filmi bu kadar iyi yapanda bu çok iyi cast seçimi.
bu arada rosamund pike bu rolle oscar'a aday olmuştur.
film yavaş işliyor. aslında bu, film için birazda zaruret gibi geliyor bana. filmin diğer yarısından sonraki o tepetaklak duruma hazırlıyor seni. ince ince emin adımlarla örüyor adeta. karakterlerin nasıl olduğu, neden bunu yaptığını veyahut yapabileceğini anlatıyor. film bittiğinde kafada hiçbir soru işaretide bırakmıyor.
bazılarına sıkıcı gelebilir ve bu bana göre gayette normal. çünkü gayet yavaş bir film. sabretmek gerekiyor. fakat sabrın sonu selamettir diyerek mükemmel bir yere evriliyor film. bu zamana kadar önerdiğim ve izlettiğim kim varsa bu filmi beğenmiştir. hayatı boyunca doğru düzgün film izlememiş insanlar bile.
filme puanım tabi ki yüksek. 10/9.1
devamını gör...
6.
imdb puanı neden bu kadar yüksek anlayamadığım filmdir. sıkılmadım izlerken ama heyecanlanmadım da tahmin edilebilirliği yüksek bir filmdi. beğenmedim mi hayır beğendim mi hayır. kafam çok karışık. eşlerden hangisinin haklı olduğunu anlamaya çalışmak tenis maçı izlemek gibiydi ama bunu da söylemeliyim. evlilik fobisi olup da yenmek isteyenlere izlemesi önerilmez.
devamını gör...
7.
oyuncu listesinde rosamund pike, emily ratajkowski, ben affleck, carrie coon, neil patrick harris, lola kirke, kim dickens, boyd holbrook, patrick fugit, tyler perry, lee norris, lisa banes, missi pyle, kathleen rose perkins, sela ward, scoot mcnairy, david clennon, casey wilson ve leonard kelly-young gibi oyuncuların olduğu 2014 yapımı gerilim/gizem türündeki bu filmin yönetmenliğini ise david fincher yapmıştır.
severek evlenen bir çiftin birbirinden uzaklaşmaya başlaması sonrası kadın kaybolur ve adam polise haber verir. polis başta normal gibi baksa da daha sonra adamın eşini öldürmesi gibi bakmaya başlıyorlar ve adam kendine avukat tutuyor. olay gittikçe ülke gündemine oturuyor çünkü kadın ünlü bir yazardır ve adamda bir köşe yazarıdır. film belli bir yere kadar normal ilerlerken bir anda kadının kocasına kendisini aldattığı için tuzak kurması üzerine gitmeye başlıyor. aslında kadın her şeyi planlamış ve kocası evden çıkar çıkmaz onun suçlu bulunacağı şekilde aylar öncesinden başladığı bu planı uygulamaya koyulmuş. o kadar delirmiş bir halde olur ki planları içinde kendini öldürüp göle atmak bile var ama işleri kaldığı yerde konuştuğu iki kişinin parasını görüp ondan çalmasından sonra karışıyor ve o da hemen planını değiştiriyor. daha önce kendisine aşık bir adama gidip onun yanında bir süre kaldıktan sonra onu canice öldürüp eve geri dönüyor ve onun kendisini kaçırdığını söyleyip işin içinden sıyrılıyor. eve geri dönse de kocası onun ne kadar deli olduğunu bildiği için ayrı uyumaya başlıyorlar ve kesinlikle ona çok dikkat ediyor. filmin sonunda çift çocuk sahibi olmak istediklerini söyleyip filmi bitiriyorlar.
aslında filmden beklediğimi alamadım çünkü o kadar güzel plan yapan kadına karşı erkeğin savunması çok saçma oldu ve film vasat bitti. daha güzel olabilirdi.
sonunu beğenmesem de içinde beni kendine bağladı. sonunu bilsem izlemezdim ama olsun. iyi seyirler.
severek evlenen bir çiftin birbirinden uzaklaşmaya başlaması sonrası kadın kaybolur ve adam polise haber verir. polis başta normal gibi baksa da daha sonra adamın eşini öldürmesi gibi bakmaya başlıyorlar ve adam kendine avukat tutuyor. olay gittikçe ülke gündemine oturuyor çünkü kadın ünlü bir yazardır ve adamda bir köşe yazarıdır. film belli bir yere kadar normal ilerlerken bir anda kadının kocasına kendisini aldattığı için tuzak kurması üzerine gitmeye başlıyor. aslında kadın her şeyi planlamış ve kocası evden çıkar çıkmaz onun suçlu bulunacağı şekilde aylar öncesinden başladığı bu planı uygulamaya koyulmuş. o kadar delirmiş bir halde olur ki planları içinde kendini öldürüp göle atmak bile var ama işleri kaldığı yerde konuştuğu iki kişinin parasını görüp ondan çalmasından sonra karışıyor ve o da hemen planını değiştiriyor. daha önce kendisine aşık bir adama gidip onun yanında bir süre kaldıktan sonra onu canice öldürüp eve geri dönüyor ve onun kendisini kaçırdığını söyleyip işin içinden sıyrılıyor. eve geri dönse de kocası onun ne kadar deli olduğunu bildiği için ayrı uyumaya başlıyorlar ve kesinlikle ona çok dikkat ediyor. filmin sonunda çift çocuk sahibi olmak istediklerini söyleyip filmi bitiriyorlar.
aslında filmden beklediğimi alamadım çünkü o kadar güzel plan yapan kadına karşı erkeğin savunması çok saçma oldu ve film vasat bitti. daha güzel olabilirdi.
sonunu beğenmesem de içinde beni kendine bağladı. sonunu bilsem izlemezdim ama olsun. iyi seyirler.
devamını gör...