gossip girl

en sevdiğim yabancı dizi... aşk,dedikodu,kaos,entrika,dostluk,eğlence ve amerika ... blair waldorf bir efsanedir ve dizinin tartışmasız en iyi çifti chuck-blair'dir. serena'nın ise blair gibi bir starın yanında hiç şansı yoktur.

ortaokul zamanlarımda izlediğim, entrika dolu dizi. o zamanlarda izlediğim için mi bilmem, değişik bir bağ var diziyle aramda. izlerken çok sevmiştim. blair ve chuck ilişkisi de dizilerde toksik olmasına rağmen sevdiğim tek ilişki galiba.

gossip girl'ün kim olduğunu başta belirlemeden sonda hadi birini seçelim de başından beri gossip girl o olsun dedikleri zamanında izlemekten zevk aldığım -ki hala açıp izlerim- gençlik dizisi.

chuck ve blair'in toksik ilişkisi, dan'in kendini kabullendirmek için sınırları zorlaması nate bebegimin kendinden yaşça büyük kadınlara olan düşkünlüğü...
bolca entrika ve kaos içermesi ile aşkı memnuyu aratmayan vazgeçilmez dizim...

yeni başladığım dizi. ikinci sezondayım şu an. blair'i ne kadar sevip ona ne kadar hayranlık duyuyorsam serena'yı o kadar sevmiyorum. o kendini ata ata yürümesi, ağzını sürekli hareket ettirmesi, star tavırlarıyla beni gerçekten sinir etmektedir. ayrıca, bir başka yerde serena'yı oynayan aktrisin yani blake lively'nin dizi çekilirken blair waldorf'un ününü kıskandığını ve bunun bir sorun haline geldiğini okudum.

ek olarak, chuck bass ve blair waldorf'un arasında çekime bayılıyorum. dan'i sevemiyorum çok silik geliyor. babası rufus tatlı, kendi halinde takılıyor şimdilik. jenny asla 14 yaşındaki bir kız çocuğu gibi davranmıyor, gerçi bu tüm karakterler için öyle. ve lily, ah lily, çok güzelsin, zarafetin vücut bulmuş halisin. ne kadar izlesem de yetmiyor.

gossip girl'ün kim olduğunu biliyorum bu arada. bunu bilerek izliyorum. cidden son anda karar verdiler galiba çünkü gerçekten bir şey anlaşılmıyor şu anlık.

anne babaları ve öz kardeşleri dışında herkesin birbiriyle mutlaka seviştiği, birbirini ispiyonladığı dizi. tabii bunun için yazmadım, kelimeleri yutarak içinden konuşan hain serena karakterine olan gıcıklığımdan yazdım. bir de dan var. bu kadar hayat enerjisini sömüren, özgüvensiz, pasif bir erkekten* daha kötüsü ayık gezmeyen serenayla yaşadıkları aşırı sıkıcı ilişki. her bölüm başkasına damdan düşer gibi aşık olan nate'i saymıyorum. dizinin kötü görünen ama aslında tek iyisi olan blair, blair'in muhteşem çorapları ve georgina delisi için diziye katlandım.