yazar: ışıl özgentürk
yayım yılı: 1981
hayata dair sıradan ancak duygu yüklü hikayelerin anlatıldığı öykü kitabı.
yayım yılı: 1981
hayata dair sıradan ancak duygu yüklü hikayelerin anlatıldığı öykü kitabı.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zamansız kelebek" tarafından 02.11.2024 21:08 tarihinde açılmıştır.
1.
1948 doğumlu türk yazar, senarist ve yönetmen ışıl özgentürk imzalı öykü türünde yer alan eser olup 1981 yılında yayınlanmıştır.
yazarın adını daha önce duyduğumu hatırlamıyorum, dolayısıyla okuduğum ilk kitabı bu oldu.
anlatım tarzının mıknatıs gibi çekici bir yanı var ve bu da öyküleri sürükleyici kılıyor.
hayata dair hançer gibi keskin olan küçük ayrıntıları, hayatın her alanından insanların hikâyelerini oldukça etkileyici bir biçimde karşımıza çıkarıyor yazar.
bazı öyküler hakkında biraz konuşmak gerekirse; çetin adlı öykü bir yemekte toplanmış beş arkadaştan bazılarının diyaloglarından oluşuyor.
meyhanede adlı öyküde otelde yaşayan bir adamın ölmesi ama öldüğünün farkında olması, bir insanın yalnızlığı anlatılıyor.
boşlukta adlı öyküde ise bir adamın hayatından kısa bir kesit ve onun arkadaşı hakkında fikirleri, iç dünyası konu ediniliyor.
nasıl geldi ölüm? öyküsünde ise yusuf ali adında yaşlı bir adamın öyküsü ve torunlarıyla olan diyalogları karşımıza çıkıyor.
sonunda ise yaşlı adamı trajik bir son bekliyor...
öyküler genel olarak hayatın her tabakasından seçilmiş insanların hayatlarını göz önüne seren öyküler.
yalnızlık, aşk, ölüm, toplumsal konular, öykülerin ortak özelliği olan şeylerdendi denilebilir.
ben en çok çetin ve meyhanede öykülerini beğendim.
diğerleri de fena değildi ama bunlar daha etkileyici bir formdaydı.
iyi bir öykü kitabı okudum.
yazarına bir merhaba demiş olduğuma sevindim...
trajik olan ne var senin yaşamında?
anlamaya çalış beni. bir sanatçıya esin verecek, onu güzel duyuma, sonsuz yaratıcılığa, ölümsüzlüğe götürecek ne var senin yaşamında?
gitti
oradaydı yok şimdi. hikayesini anlatıp gitti.
hayat ve ölüm arasındaki her şeyi kavramalısın diyor.
herşey saf bir beyazlığın içinde eridi ve ben ürkütücü bir soğukkanlılıkla kendi ölümümü gördüm.
bir kez olsun dönüp arkasına bakmadan gitti.
yazarın adını daha önce duyduğumu hatırlamıyorum, dolayısıyla okuduğum ilk kitabı bu oldu.
anlatım tarzının mıknatıs gibi çekici bir yanı var ve bu da öyküleri sürükleyici kılıyor.
hayata dair hançer gibi keskin olan küçük ayrıntıları, hayatın her alanından insanların hikâyelerini oldukça etkileyici bir biçimde karşımıza çıkarıyor yazar.
bazı öyküler hakkında biraz konuşmak gerekirse; çetin adlı öykü bir yemekte toplanmış beş arkadaştan bazılarının diyaloglarından oluşuyor.
meyhanede adlı öyküde otelde yaşayan bir adamın ölmesi ama öldüğünün farkında olması, bir insanın yalnızlığı anlatılıyor.
boşlukta adlı öyküde ise bir adamın hayatından kısa bir kesit ve onun arkadaşı hakkında fikirleri, iç dünyası konu ediniliyor.
nasıl geldi ölüm? öyküsünde ise yusuf ali adında yaşlı bir adamın öyküsü ve torunlarıyla olan diyalogları karşımıza çıkıyor.
sonunda ise yaşlı adamı trajik bir son bekliyor...
öyküler genel olarak hayatın her tabakasından seçilmiş insanların hayatlarını göz önüne seren öyküler.
yalnızlık, aşk, ölüm, toplumsal konular, öykülerin ortak özelliği olan şeylerdendi denilebilir.
ben en çok çetin ve meyhanede öykülerini beğendim.
diğerleri de fena değildi ama bunlar daha etkileyici bir formdaydı.
iyi bir öykü kitabı okudum.
yazarına bir merhaba demiş olduğuma sevindim...
trajik olan ne var senin yaşamında?
anlamaya çalış beni. bir sanatçıya esin verecek, onu güzel duyuma, sonsuz yaratıcılığa, ölümsüzlüğe götürecek ne var senin yaşamında?
gitti
oradaydı yok şimdi. hikayesini anlatıp gitti.
hayat ve ölüm arasındaki her şeyi kavramalısın diyor.
herşey saf bir beyazlığın içinde eridi ve ben ürkütücü bir soğukkanlılıkla kendi ölümümü gördüm.
bir kez olsun dönüp arkasına bakmadan gitti.
devamını gör...