her şeye lanet edip küçük sahil kasabasında kerhane açmak

çoğu erkeğin emeklilik hayali. küçük, şirin bir sahil kerhanesi..

insanlar mutlu, çalışanlar huzurlu ve mutlu. susam sokağı ortamı var. egzos dumanı ile kirlenen metropollerde savrulmak ne kadar da yorucu.

dünyayı biz kirlettik. sıktık parfümü, bastık gaza. erittik buzulları. ayıptır be.

hatta kerhanenin ismini de, gönül evi koymak.
var bir hayalimiz kardeş, kırmızı takımı bunun için saklıyorum, millet kefen alır, ben kırmızı takım aldım.

açılışa çaylakları da davet edecek misiniz acaba.*

(bkz: yapma oğul)
https://i.ibb.co/kktdpp4/images-21.jpg[/img

başlığı charles bukowski'mi açtı lan acaba dediğim post.

gülmekten bayıldığım başlıktır. allah belamı versin haykırarak bayılmışım. mellisho su döktü ayılttı.

her gencin hayali küçük bir sahil kasabasında minik bir kerhane açmak.

ilk ikisini yaptığım , üçüncüsünde takıldığım durumdur.
3.sünüde yapacak çevreye, iş bilgisine ve birikime sahibim aslında. ama allah ve aileyi kaybetme korkuları ağır bastığı için başka bir sektöre girmeyi seçtim.

not:mobil pimp işinde güzel para var bu arada.

gece gece güldüren başlık, daha tıklamadan kim olduğunu tahmin etmek zor değil.

yalnız bu işler öyle filmlerde ki gibi olmuyor luci sisiisisisisi. devlet 21 yıldır hiçbir kadına vesika vermedi, hadi diyelim açtın kimi çalıştırıcaksın?

ha yok benim için önemli değil, hayalim için gerekirse soyunurum, bizzat hizmet veririm falan diyorsan orası ayrı saygı duyarım*

insanın hayali neyse karakteri de odur. neyin kerhanesi allah aşkına? insanların parasızlık ve işsizlik yüzünden kendi bedenlerini satmaları hoşunuza mı gidiyor? kimse de mutlu değil o kerhanelerde. keşke her şeye lanet edip toplumdan uzaklaşsanız tabii orası ayrı ama böyle iğrenç hayallere de gerek yok.

neden bilmiyorum ama aklımda medieval zamanların tavernalarına benzer bir şey canlandı. hani böyle kitaplarda taverna sahibinin barda oturan sakallı demircilere siyah bira döktüğü, herkesin frengi kaptığı, idrar kokan bitişik sokaklardan yükselen eşek sesleri eşliğinde sevişilen tarz bir taverna... ileride de liman var. ıslak tahtalar üzerinde fıçılara balık dolduruyor balıkçılar...
o sırada bizim malum sokaktan plauge doktorumuz geçiyor. elinde şöyle irice bastonu, yüzünde korkunç maskesi, pelerini bolca, siyah..
beyaz önlüklü, saçını iki belik halinde örmüş bir genç kız, camdan aşağı içi dışkı ve kusmuk dolu kovayı boşaltıyor...
atın biri tekmeliyor sahibini.
çocuklar dal parçalarından kılıç, iricene ağaç kabuklarindan kalkan yapmış; şövalyecilik oynuyor.
kskxkdksjxjfkfkkdajjxjejfjgj
eğlendim.

allah bizlere de nasip eder mi acaba

isteyen istediği şeyi istediği yerde açsın ya, napayım.
he asla gitmedim gitmem, leştir muhtemelen.
o ayrı.

değişik bir hayal. umarım hayallerin gerçekleşmez.