herkesin sevmeyip sizin sevdiğiniz şeyler

metrobüs, ankara.

jelibon.

düzenli egzersiz yapmak.

çoğu zaman yanlız kalıp kafayı dinlemek.

pop müzik.

evet ben iflah olmaz bir pop severim. her yaz serdar ortaç albüm yapacak mı diye bekler, üçyüz beşyüz üçyüz beşyüz arabamda çalacak şarkı ararım.

israil

ütü yapmak

dizi ve filmlerdeki kötü karakterler

cinler

karpuzun sert beyaz kısmı.

minimal eşyalar/bitkiler/hayvanlar...
paranormal olaylar.
korku filmleri.
vanilyalı dondurma ile cips/şerbetli bazı tatlılar.
el yapımı fast foodlar/soslar...

saç kurutma makinesi ile elektrikli süpürge makinesi sesi. elalemin dayanamadığı bu sesler bana dinlendirici, huzur verici, ninni gibi geliyor. abartmak gibi olmasın farklı dünyalara götürüyor.

baroq müzik

istanbul'un diğer ucuna gitmek.

pırasa ve felsefe.

kapalı havayı, gri gökyüzünü severim. bana tuhaf bir iç huzuru verir.

açık havalarda, güneşli günlerde birini ararsın. kapalı hava öyle değildir ama. kendi kendine kalırsın, kendini dinlersin. kimine kasvet, kimine de huzur verir.

ingilizce

odanın karanlık tarafı. daha başka bir ifadeyle; akşamları lâmba ışığının az vurduğu yerler beni çeker. kocaman bir salon düşünün; tek lâmba yetmez. misafir geldiğinde hepsini yakarlar. öyle işte. ne diyom lan ben.

yoğurtlu ketçaplı biber dolması

gündüz uyumak. gece ayakta olmak.

bu niye oldu? ılkokul zamanları çocuk sayıldığım zamanlar, ebeveynlerim tarafından akşamları yatağa gönderiliyordum. bu benim zoruma gidiyordu. içimden "bir an önce büyümeliyim. büyüyünce sabahlara kadar oturacağım. canım istediğinde uyuyacağım." diye kendimi şartlandırdım. şimdi istediğim zaman geceleri ayakta oluyorum. gündüz boşluk bulursam uyuyorum. en sevdiğim uyku, öğlen 12:00-14:00 arasıdır. ilaç gibi geliyor. güne yeni başlamış gibi oluyorum. enerjim artıyor. yatak imkanı yoksa bile, sandalyeleri birleştirip yatıyorum. sandalye ister döşemeli olsun. ister tahta veya laminant olsun. yeter ki düz zemin olsun. yastık, varsa şişme yoksa ceket veya parkayı katlayıp yapıyorum.

galiba biyolojik saatim ters işliyor. dönem dönem normal insanlar gibi geceleri uyuduğum oluyor. bu duruma kısa sürede adapte olabiliyorum. en güzeli güneş doğduktan sonra uyumak. soranlara "gündüzleri size verdim, geceleri kendime aldım." diyorum.