hiçbir karşılaşma tesadüf değildir

henüz bugün okumaya başladığım hakan mengüç kitabı.
yazmak için bitmesini bekleyemedim, tez canlılığım yine iş başında.
kitabı hem bir arkadaşım tavsiye etmişti hem de son zamanlarda ki tasavvuf alanlarındaki kitaplara yönelimim tercih sebebiydi.

kitabın arka kapağında; bir sufi ile hayat amacını bulmaya çalışan genç bir kızın, yedi gün sürecek bir yolculuğa yanlarında para, kredi kartı ve yiyecek dahi almadan başlamaları ve yolculuk boyunca başlarına gelen sıra dışı olaylar ve hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının anlatıldığı sufle edilmişti.
ilk sayfalar gayet akıcı. yazarın kendi düşünceleri kendi iç sesi ve yoğun, koşturmacalı hayatının akabinde durup aceleci davrandığını ve her şeyin bir zamanı olduğunu, acele yapılan şeyin eksik olacağını ve ustalığın ancak demlenerek olacağının farkına varması anlatılıyor. kendi kendine bağıra çağıra telefonla konuşan bir kızla tanışıyor tesadüf eseri ve biraz da bu konuya değinmiş şimdilik. henüz 50. sayfalardayım.
bittiğinde kitap hakkındaki düşüncelerimi de eklerim.

bütüün evrenin ortasına kendini koyup her şeyin zat ı muhterem kişliği için tasarlanmış olduğuna inanmış narsistliğinden de büyük ihtimalle haberi olmayan kişi söylemidir. saçmadır, inanmayın. çünkü uzaydan bakınca görünmeyecek kadar küçüksünüz; egolarınızın, hırslarınızın aksine.

ya sizin ona ya da onun size ihtiyacı vardır.

mucizeler ve sıradışı olaylar ülkemizde çok fazla beklentisi içinde olunan konular arasındadır. insan hayatı için bazı kritik durumlar dönüm noktası olup hayatı ve hayatı anlama biçminde bir değişim oluşturabilmektedir. bununla birlilte her olayda bir mana arama ve bunları mucizeleştirme kişinin negativize olma durumuna da katkı sağlamaktadır. bilindiği üzere mevlanadan altın öğütlerdeki hikayelerden ve kıssadan hisselerden yola çıkarak değişime anlama ulaşmak pek de kolay görünmüyor. realite bundan çok farklı şekillerde insan hayatı etkilere açık olabiliyor. kısa süreli değişimler yakalamak zor olmasa da uzun vadede mantıktan uzaklaşma, mucize ve sihirli değneklerle hayatın değişeceğini düşünmek pek de yerinde bir düşünce olmayacaktır. yazarı bir ölçüde anlamak mümkün yaşadığı toplumun sosyolojisine göre kurgusal bir içerikle büyük kitlelere ulaşabileceğinin bilincinde. özellikle yaşamın sıkışmaya başladığı ve insnaların temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlandığı bu dönemde bir mucize beklemesi anlaşılır bir durum ama gerçekler bundan uzak olunduğunun da açık bir göstergesi maalesef.