orijinal adı: the edge of never
yazar: j.a. redmerski
yayım yılı: 2012
klasik ve alışılmış bir yaşam sürmek istemeyen yirmi yaşındaki camryn bennett, hayatı alt üst olduğunda ve beklenmedik olaylarla karşılaştığında, temel ihtiyaçlarının olduğu bir çantayı yanına alarak belirlenmiş herhangi bir varış noktası olmadan greyhound otobüsüne biner ve kendini bulma arayışına başlar. bu esnada sırlarla dolu andrew parrish ile tanışan bennett, asla yapmayacağını düşündüğü şeyleri yapar. ancak andrew'un karanlık sırları bu ikiliyi nereye götürecektir?
yazar: j.a. redmerski
yayım yılı: 2012
klasik ve alışılmış bir yaşam sürmek istemeyen yirmi yaşındaki camryn bennett, hayatı alt üst olduğunda ve beklenmedik olaylarla karşılaştığında, temel ihtiyaçlarının olduğu bir çantayı yanına alarak belirlenmiş herhangi bir varış noktası olmadan greyhound otobüsüne biner ve kendini bulma arayışına başlar. bu esnada sırlarla dolu andrew parrish ile tanışan bennett, asla yapmayacağını düşündüğü şeyleri yapar. ancak andrew'un karanlık sırları bu ikiliyi nereye götürecektir?
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ben gri" tarafından 22.12.2022 12:04 tarihinde açılmıştır.
1.
hiçliğin kıyısında j. a. redmerski’ nin katiller çetesi serisindeki tarzından biraz dışarı çıkıp genç yetişkinlere hitap edecek şekilde +18 içeriklere yer vererek yalın bir dille akıcı bir kurguyla yirmi yaşındaki camryn bennett ve andrew parrish adındaki iki gencin birlikte geçirdiği yolculuğu anlatan 2014 yılında yayınlanmış olan bir aşk romanı.
biraz karakterlerden bahsetmek gerekirse;
camryn bennett hayatında yaşadığı acıların ağır gelmeye başladığını düşünüp bulunduğu yerden uzaklaşmanın iyi olacağını düşünüp çantasını alıp bilinmez bir yolculuğa çıkmaya karar veren genç bir kız. kendi istediği ve sevdiği şeyleri yapma arzusu ve mutluluğuyla hiç bilmediği şehirleri dolaşmayı düşünerek yola çıkar.
andrew parrish ise sıcakkanlı, aklından geçeni söylemekten, içinden geleni yapmaktan çekinmeyen aslında camryn gibi sırları olan tamda camryn'in yaşamak istediği gibi yaşamayı seven deli dolu bir genç.
kitap romantik içerikli olduğundan mıdır bilinmez duygular, olaylar okurken gözlerinizin önünde yaşanıyormuş o seyahatteki 3. kişiymişsiniz gibi hissettiriyor. gençliğin verdiği heyecan ve cesaretle yaşananların güzelliği tedirginliği korkuları bariz bir şekilde yansıtılmış. kitapta masumiyet, aşk, bağlılık, fedakârlık, dram, gerçek dostluk, bir anda gülümseten içinde kendinizi bulabileceğiniz olaylar ve insanlık adına daha birçok güzel şey anlatılıyor... "hiçliğin kıyısında" iyi ve kötü arasındaki farkı, insanların göründüğü gibi değil de içlerinde gizlediklerinden ibaret olduklarını gözler önüne seriyor.
sevdiğiniz birinin ölümü mutlaka bir şeyleri değiştirirdi. ne yaparsanız yapın, kendinizi bu değişikliklere önceden hazırlayamazdınız.
bi düşünün yaşadıklarınız ağır geldiğin de kalbiniz, aklınız olduğunuz yerden uzaklaşmanızı söylüyor. hayat aklımızın bile alamayacağı kadar kısa belki de şans insanın karşısına gerçekten bir kere çıkıyor. günü, anı nefes aldığımız her anın kıymetini bilerek sevdiklerimizle dolu dolu yaşamak için belki de o şansı değerlendirmek gerekiyor. ölüm sevenleri ayırabilir mi? hayat ve ölüm kaç kere insani tüketebilir? kaç kere bittim der insan? bazen sonlar yeni bir başlangıç olduğu gibi, ölümde yeni bir hayat olabiliyor. bunları düşünürken ani bir kararla çantanızı alıp nereye gideceğinizi bilmeden yola çıkıyorsunuz ve bu yolculukta suç ortağınızı buluyor, hayatı gerçek anlamıyla yaşıyorsunuz.
seni kaybedemem. bizi bekleyen yollar var. sen benim suç ortağımsın.
“hayatımda ilk kez kendimi tam, canlı ve özgür hissettim.”
işte tamda burada camryn ve andrew’un ufak tefek atışmalarla başlayan otobüs seyahatleri tesadüf olsa da yolculukta işler hiçte umdukları gibi gitmez. andrew'un cam'e göz kulak olma içgüdüsü aşkı, tutkuyu tetiklerken bunlarla beraber acıyı hüznü de bu yolculukta beraber yaşayarak birbirlerinde eksik olan ne varsa yine birlikte tamamlayarak, yol boyunca birbirlerini, sınırlarını, sırlarını çözmeye çalışmaları bu iki genci bir arada tutar ve yakınlaştırır.
bir parçamız içten içe serbest kalmak isterken bizi hep aynı şeyleri yapmaya mecbur eden neydi?
acele etme, kötü anılarını sınırla. o zaman gideceğin yere çok daha hızlı varırsın ve yolda daha az engelle karşılaşırsın.
"hiçliğin kıyısında" okurken duygudan duyguya geçeceğiniz ve nasıl bittiğini anlamayacağınız bir akıcılık var kitapta. kitabı okurken yeri gelecek gülümseyecek, yeri gelecek hüzünleneceksiniz. mutsuz son mu? mutlu sonsuzluk mu? sorularının cevaplarını aramanıza sebep olacak. sahi hayattan ne istiyoruz ne kadar akışta kalıp anı yaşıyoruz.
yeni bir başlangıca eğlenceli bir serüvene ne dersiniz? "hiçliğin kıyısında" aşk romanları sevenler için yaşamın tam da kendisi.
yürek daima akla galip gelir.
biraz karakterlerden bahsetmek gerekirse;
camryn bennett hayatında yaşadığı acıların ağır gelmeye başladığını düşünüp bulunduğu yerden uzaklaşmanın iyi olacağını düşünüp çantasını alıp bilinmez bir yolculuğa çıkmaya karar veren genç bir kız. kendi istediği ve sevdiği şeyleri yapma arzusu ve mutluluğuyla hiç bilmediği şehirleri dolaşmayı düşünerek yola çıkar.
andrew parrish ise sıcakkanlı, aklından geçeni söylemekten, içinden geleni yapmaktan çekinmeyen aslında camryn gibi sırları olan tamda camryn'in yaşamak istediği gibi yaşamayı seven deli dolu bir genç.
kitap romantik içerikli olduğundan mıdır bilinmez duygular, olaylar okurken gözlerinizin önünde yaşanıyormuş o seyahatteki 3. kişiymişsiniz gibi hissettiriyor. gençliğin verdiği heyecan ve cesaretle yaşananların güzelliği tedirginliği korkuları bariz bir şekilde yansıtılmış. kitapta masumiyet, aşk, bağlılık, fedakârlık, dram, gerçek dostluk, bir anda gülümseten içinde kendinizi bulabileceğiniz olaylar ve insanlık adına daha birçok güzel şey anlatılıyor... "hiçliğin kıyısında" iyi ve kötü arasındaki farkı, insanların göründüğü gibi değil de içlerinde gizlediklerinden ibaret olduklarını gözler önüne seriyor.
sevdiğiniz birinin ölümü mutlaka bir şeyleri değiştirirdi. ne yaparsanız yapın, kendinizi bu değişikliklere önceden hazırlayamazdınız.
bi düşünün yaşadıklarınız ağır geldiğin de kalbiniz, aklınız olduğunuz yerden uzaklaşmanızı söylüyor. hayat aklımızın bile alamayacağı kadar kısa belki de şans insanın karşısına gerçekten bir kere çıkıyor. günü, anı nefes aldığımız her anın kıymetini bilerek sevdiklerimizle dolu dolu yaşamak için belki de o şansı değerlendirmek gerekiyor. ölüm sevenleri ayırabilir mi? hayat ve ölüm kaç kere insani tüketebilir? kaç kere bittim der insan? bazen sonlar yeni bir başlangıç olduğu gibi, ölümde yeni bir hayat olabiliyor. bunları düşünürken ani bir kararla çantanızı alıp nereye gideceğinizi bilmeden yola çıkıyorsunuz ve bu yolculukta suç ortağınızı buluyor, hayatı gerçek anlamıyla yaşıyorsunuz.
seni kaybedemem. bizi bekleyen yollar var. sen benim suç ortağımsın.
“hayatımda ilk kez kendimi tam, canlı ve özgür hissettim.”
işte tamda burada camryn ve andrew’un ufak tefek atışmalarla başlayan otobüs seyahatleri tesadüf olsa da yolculukta işler hiçte umdukları gibi gitmez. andrew'un cam'e göz kulak olma içgüdüsü aşkı, tutkuyu tetiklerken bunlarla beraber acıyı hüznü de bu yolculukta beraber yaşayarak birbirlerinde eksik olan ne varsa yine birlikte tamamlayarak, yol boyunca birbirlerini, sınırlarını, sırlarını çözmeye çalışmaları bu iki genci bir arada tutar ve yakınlaştırır.
bir parçamız içten içe serbest kalmak isterken bizi hep aynı şeyleri yapmaya mecbur eden neydi?
acele etme, kötü anılarını sınırla. o zaman gideceğin yere çok daha hızlı varırsın ve yolda daha az engelle karşılaşırsın.
"hiçliğin kıyısında" okurken duygudan duyguya geçeceğiniz ve nasıl bittiğini anlamayacağınız bir akıcılık var kitapta. kitabı okurken yeri gelecek gülümseyecek, yeri gelecek hüzünleneceksiniz. mutsuz son mu? mutlu sonsuzluk mu? sorularının cevaplarını aramanıza sebep olacak. sahi hayattan ne istiyoruz ne kadar akışta kalıp anı yaşıyoruz.
yeni bir başlangıca eğlenceli bir serüvene ne dersiniz? "hiçliğin kıyısında" aşk romanları sevenler için yaşamın tam da kendisi.
yürek daima akla galip gelir.
devamını gör...