iktisatta mandacılığı savunanlar

recep tayyip erdoğan literatürümüze yeni bir deyim kazandırdı, mandacı iktisatçı.

kurtuluş savaşının yerine sıklıkla milli mücadele söylemini kullanan ak parti başkanı, ekonomide kurtuluş savaşı sürdürdüğünü belirtti.

(bkz: adnan menderes)'in diline pelesenk ettiği (bkz: milli irade) söyleminin son savunucusu erdoğan, millilikten vazgeçmiş görünüyor.

''kurtuluş savaşı'' söylemini tamamlamak için halide edip'i es geçmeden mandacılığı araya iliştirmiş, (bkz: mandacı iktisatçılar).

mandacı iktisatçılar, yabancı bir ekonominin boyundurluğu altına girmeyi savunanlardır. dolarizasyonu destekleyenleri incelememiz gerekiyor.

2018 yılına kadar iç borçlanmada dolarla borçlanma sıfırlanmıştı. 2018 yılında milli damat (bkz: berat albayrak)'ın hazine ve maliye bakanı olmasıyla dolar, iç borçlanmada kullanılmaya başlandı.

türk lirasında yavaş yavaş hissedilen istikrarsızlık, öngörülmezlik değer kaybını hızlandırdı.

''yastık altındaki dolarlarınızı bozun'', ''hesabınızda dolar tutmayın'', ''doların yükseleceğini düşünenler çakılacak'' gibi popüler söylemlere kanan yurdum insanı aldandı, dolar 4 bandındayken elindeki dolarları sattı.

erdoğan'ın ekonomide kurtuluş savaşı sürdürdüğüne inandığı şu günlerde ekonomistleri hedef alması tabii bir durumdur.

dün geceden beri kim bu (bkz: mandacı iktisatçılar) diye düşünüp duruyoruz. ali babacan mı? mahfi eğilmez mi?özgür demirtaş mı? bay kemal mi?

ülkemizde, iktisatta mandacılığı savunanlara iki örnek verebilirim; (bkz: yiğit bulut) ve (bkz: berat albayrak). söğüt dalında yuva yapanlara selam olsun.

yönetimde mandacılığa örnek verilecekse iki gün içerisinde lpg'ye 64 kuruş zam yapılması, 1 haftada %22 devalüasyon olması, ekmeğe zammın kaçınılmaz olması vs. vs.

yastık altında dövizimizi, altınımızı saklayacağız. siz büyüyedurun, ihracatta dünya markası olun.

mandacı ekonomi dediğiniz şey bir kaç şekilde vuku bulur. bunlardan birincisi gayet kullanışlıdır. elinizdeki manda sürüsünü yatırım aracı olarak kullanırsınız. sürünün özellikle sütünden yararlanır ve sürüden ciddi anlamda kazanç elde edersiniz. manda yoğurdu, manda kaymağı, manda peyniri hatta manda tereyağı üreterek iyi kötü kendi yağınızda kavrulursunuz. ele güne muhtaç olmazsınız. burada önemli olan mandalarınızı sağlıklı tutmak ve elden çıkarmamaktır. kiralamanız bile sizin için sıkıntı oluşturur. bu sebeple mandacı iktisat modelinde muhakkak üretime dayalı bir metot izlemeniz gerekir. ve fakat farklı bir mandacı iktisat modeli daha var; bu modelde ise size gelir getiren sürünüzü, aman bu çok ot zıkkımlanıyor, bunun veteriner masrafları çok, bunun boynuzları kısa, şunu satarsam elime toplu para geçecek gibi sebeplerle dağıtırsınız. mandalar ele gider. giden mandaların sütünden, yoğurdundan yararlananlar aynı zamanda kaymağını yemeye başlar. sizde sattığınız mandaların parası ile manda yoğurdunu, manda kaymağını almaya kalkarsınız ama nafiledir. akarınız yoktur. üretiminiz yoktur. hazıra dayanmayan dağ devrilmiştir ve inek yoğurdu ile idare edersiniz. sonra onu da bulamazsınız.

işte ilk mandacı iktisat modeli makbul olandır. ikincisi ise daha makbuldür (!) çünkü sat, sav, dağıt kafan rahat etsin şiarı ile hareket edersiniz. allahtan bizde ikinci model falan uygulanmıyor(!) papua yeni gine'de falan uygulanan modellerdir bunlar. milletin mandasına muhtaç hale gelmemek lazım. sonra mandıra mandıra yerler sizi. bu modelin papua yeni gine'de uygulandığını söylemiştim değil mi? evet söylemişim. o kısım mühim. bizde olmadığı için yatıp kalkıp, şükretmemiz lazım.

ekonomiye dair zerre kadar eğitim almamış birisinin kafasından uydurduklarıdır.

trump sana mektubunda "don't be a fool" dediğinde neredeydin? o zaman bağımsız değildin herhalde

çok güzel konuşuyor artık ciddiye alınmamaya başlandı zaten bu ekonomiyle kime ne anlatsa kimse dinlemez dinlememesi de gerekir. nereye gidiyoruz demeden her şey fırladı bir ayda hemde.

ab mandası olarak yıllardır parlementomuzun izlediği çizgiden bahsediliyor.