o güzel meşhur kutsal geyik.
hani insanın mutlu olduğu işi yapması, mutlu olduğu yerde yaşaması gerekliliği gibi insanın mutlu olduğu insanın yanında olması gerekliliği.
bazı insanlar bazen gereksiz fedakarlıklar yüzünden işinden, yaşadığı yerden tasarruf etmezken sevdikleri insandan tasarrufa kalkıyorlar ki sırf bunu bazen inanç, bazen sosyal farklılık bazen ise bazı şeyler bozulmasın diye yapıyor.
(bkz: kahrolsun bağzı şeyler)

biri beyaz biri kara iki kedi..
birbirlerinin omzuna kollarını dolamışçasına birbirlerine şefkatle sarılarak,
birbirlerine dayanarak yola çıkmışlar.
gölgeler akşamüstünü söylüyor.
yorgun bir günün sonunda eve dönüyorlarmış gibi.
yüzlerini görmüyoruz ama eminim mırıl mırıl konuşuyorlardır. belli sınanmış, denenmiş bir dostluk bu,
uzun yolları da göze alabilen bir dostluk

ya biz, binde bir karşımıza çıkan dostluk, arkadaşlık, sevgililik fırsatlarını ne yapıyoruz?
akşam üstünün bir saatinde yorgun gövdemizi yaslayıp mırıl mırıl konuşabileceğimiz,
omzumuza dolanan bir kolun, başımızı yaslayabileceğimiz bir omzun,
belimizi kavrayan bir elin, uzun yollara dayanıklı ayakların sahibi karşımıza çıktığında tanıyabiliyor muyuz onu,
değerini biliyor, biricikliğini, benzersizliğini anlayabiliyor muyuz? ...

yoksa hayatı sonsuz, fırsatları sayısız sanıp
kendimizi hep ilerde bir gün karşılaşacağımızı sandığımız bir başkasına,
bir yenisine ertelerken hayat yanımızdan geçip gidiyor mu? karşımıza çerken çıkmış insanları yolumuzun dışına sürüklerken
bir gün geri dönüp onu deliler gibi arayacağımızı hiç hesaba katıyor muyuz?
hayat her zaman cömert davranmaz bize, tersine çoğu kez zalimdir,
her zaman aynı fırsatları sunmaz, toyluk zamanlarını ödetir. hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların, eskitmeden yıprattığımız dostlukların
savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız bir gün...

bir akşamüstü yanımızda kimse olmaz,
ya da olanlar olması gerekenler değildir
yıldızların bizim için parladığını göremeyen gözlerimiz,
gün gelir kayan yıldızların gömüldüğü maziye kilitlenir...

kedilerin özel bir anını yakalamak gibidir
kendi hayatımızdaki olağanüstü anları ve olağanüstü kişileri yakalamak.
bazılarının gelecekte sandıkları 'bir gün' geçmişte kalmıştır oysa;
hani şu karşıdan karşıya geçerken, trafik ışıklarında rastladığınız,
omzunun üzerinden şöyle bir baktığınız sonra da boşverip
'nasıl olsa ilerde bir gün tekrar karşıma çıkar.' dediğinizdir.
oysa tam da o gün bu zalim şehri terk etmiştir o,
boş yere bu sokaklarda aranırsınız...

tekrar (bkz: kahrolsun bağzı şeyler)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"insanın mutlu olduğu yerde olması gerekliliği" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim