ırk diye bir şeyin olmaması

bugunki bilim camiasinda cogunlukla kabul edilen 1 gorusmus. tuhafima gitti.

yani ırk aslinda insani 1 kategorizasyon, biyolojik acidan cok 1 gecerliligi yok.

bilim camiası da uzun bir süredir ki -epeyce uzun bir vakitten beri- güvenilirliğini kuvvetli oranda yitirmiş bulunmakta.

beyaz ırk, sarı ırk, siyahlar diye bişey mutlaka var bunlar debunk edilmiş şeyler değil.
ama türk ırkı, alman ırkı, yahudi ırkı falan denildiğinde bunlar çoğunlukla dil tabanlı tanımlar dolayısıyla, dil tabanlı çerçeve çizince buna genetik temel bulamazsın. okul medrese cami kilise gibi kurumlar eski dünyada 10. yüzyıldan sonra yaygınlaşıyor. bu kilise cami medrese gibi kurumların öğrettiği diller eski dilleri yok edip bugün konuşulan dilleri belirlemiş.

aslında sebze ve meyve diye ayrımların da olmadığı gerçeğini bana hatırlatan başlıktır. bir biyolog arkadaşımla konuşurken söylemişti, bunlar kültürel meseleler diye, hala patates için sebze diyememesi beni şok eder.

bilim adamları isviçreli değilse ciddiye almam .

siz insanı, insan olduğu için sevdikten sonra ırk olsa ne fark eder olmasa ne fark eder?

sidney poitier'in başrolünde oynadığı ve bizde sevgili öğretmenim adıyla oynayan to sir with love adlı filmde londra'nın kenar mahallesinin, daha sonra holigan olacak ırkçı gençleri siyahi öğretmenlerini yaralarlar. (filmi izleyeli çok oldu, tam anımsayamıyorum, galiba kafasına konserve kutusu atıyorlardı).
sonra içlerinden biri, "aa kanı kırmızı akıyormuş" diyordu.
nitekim yaralanıp kana ihtiyaç duyduğunuzda bir siyahinin, bir arap'ın bir kürt'ün kanını doktorlar, hiç düşünmeden size naklederler. 70 bin kişinin hayatını yitirdiği 1999 depreminde "ben milletime yunan kanı vermem" diyen dönemin sağlık bakanı, mhp denilen terör örgütünün üyesi osman durmuş gibi adam görünümlüler de ırkçının ne olduğunu tanımlar size. (bu osman durmuş ayrıca asteğmen necdet güçlü'nün katlinde görev almış bir katildir)
yerinizi belli edin. ya insan olacaksınız, ya osman durmuş'un yanında duracaksınız. ikisinin arası yok.