1.
en sevdiğim aktivite. sıkıldığımda çokca yaparım. ayrıca bitirme tezimin konusu.
devamını gör...
2.
ilk istihbarat örgütü ingiltere kraliçesi ı. elizabeth döneminde peydah olmuştur.
ilk istihbaratçı ise sir francis walsingham'dır. 16 yyda kurulan örgüt; iç bölünmeler, mezhep savaşları, komplolar, ve dış tehditlere karşı tahtı korumuş ve başarılı olmuştur.
ingiltere bu işin ağa babasıdır. özellikle osmanlı bunu çok acı bir biçimde öğrenmiştir. (bkz: arap ayaklanması) #975207, (bkz: mehmet ali isyanı) #649920, (bkz: gertrude margaret lowthian bell) #579286 daha çok hikaye yazılır ...
ilk istihbaratçı ise sir francis walsingham'dır. 16 yyda kurulan örgüt; iç bölünmeler, mezhep savaşları, komplolar, ve dış tehditlere karşı tahtı korumuş ve başarılı olmuştur.
ingiltere bu işin ağa babasıdır. özellikle osmanlı bunu çok acı bir biçimde öğrenmiştir. (bkz: arap ayaklanması) #975207, (bkz: mehmet ali isyanı) #649920, (bkz: gertrude margaret lowthian bell) #579286 daha çok hikaye yazılır ...
devamını gör...
3.
her zaman her yerde vardır. herkez bilir ama kimse konuşmaz. fısıltılar ile dillerden kulaklara oradan da kuşak kuşak insanlara iletilir.
not: tabiikide böyle bir şey yok
not: tabiikide böyle bir şey yok
devamını gör...
4.
şu ülkemize giren yasadışı göçmenler, afganistan, iran, ırak, suriye ve diğerleri bunların bir kısmının istihbarat elemanı olabileceği sizin de aklınıza gelmiyor mu? bir diğer faaliyet sahası turizm. dünyanın elliden fazla ülkesi türkiye ye turist gönderiyor. bir şehir ya da bir bölge veya bir ülkenin tamamı hakkında bilgi sahibi olmak için o ülkeye turist olarak gitmek yeterli. o ülkenin sosyal, kültürel, ekonomik, dini, siyasi yapısı hakkında araştırma yapmak, veri elde etmek, mülakat yapmak ve bilgi sahibi olmanın en kolay yolu turizmdir. suriyeli mülteciler konusunda onların içinde suriye istihbaratının elemanı olan var mıdır? sorusuna kesin ve net cevap verebiliyor muyuz? şimdiye kadar sosyal medyada veya farklı bir platformda suriyeli mültecilerin ortak tepki gösterdiği bir olay meydana gelmedi. bu olmayacağı anlamına gelmez. en kötüsü suriye adına casusluk yapılması. yani burda ki mültecileri de fişlemek gibi bir misyonlarının olması. bir zencinin çinde istihbarat yapması biz türklerin araplar içinde istihbarat yapmasına benzer. bir de bunların başka ülke hesabına çalışma ihtimalleri var. yani ruslar ve amerikalılar ve ingilizler hesabına çalışıyor olabilirler. türkiyenin ,suriye iç savaşı başladığı sırada bir suriye politikası olmadığı görüldü. bu suriye ve ırak bölündüğü takdirde olacak olanları da kapsıyor yani hazırlıksız yakalandık.
ukrayna- rusya savaşında yine hazırlık yapmamıştık. daha önce kırımı işgal ettiğinde de rusya'ya gerekli cevap verilmemişti. nato müttefiki olup rus silahı almak ne derece doğru tartışılır. şimdi şangay beşlisinin toplantılarına katılmak talebi belli ki eksen kaymasını gösteriyor. peki bunlar geçici hamleler mi yoksa kalıcı mı?
ukrayna- rusya savaşında yine hazırlık yapmamıştık. daha önce kırımı işgal ettiğinde de rusya'ya gerekli cevap verilmemişti. nato müttefiki olup rus silahı almak ne derece doğru tartışılır. şimdi şangay beşlisinin toplantılarına katılmak talebi belli ki eksen kaymasını gösteriyor. peki bunlar geçici hamleler mi yoksa kalıcı mı?
devamını gör...
5.
arapça kökenli bir kelime olup "haber alma faaliyetlerinin tümü" olarak çevrilebilir.
isti-haber-at.
"isti" eki türkçeye "faaliyetlerinin tümü" olarak çevrilebilir. (etimoloji meraklıları istif'al vezni mastarlarına bakabilir.)
istihkâm mesela, hakim olma/yerleşme faaliyetlerinin tümüdür. ordu yabancı bir yerde tahakküm kurmak isterse kendi personeli için temel altyapı ve yerleşkeler vs.'nin inşaası istihkâm bölüğünce icra edilir.
isti-krar da aynı şekilde, "kararlı olma faaliyetlerinin tümü" şeklinde çevrilebilir.
dile ve kültüre bu şekilde, yani "haber alma" faaliyetrlerinin tümü olarak yerleşmesinin sonucu da, istihbaratçının sadece gammaz/bilgi aşıran bir kişi olduğu yanılgısıdır.
türk istihbaratının tarihi kültüründe kendisini açık etmeden, pasif bir şekilde yalnızca bilgi sızdırma eylemleri hep baskın olmuştur tarihte.
yüzlerce yıllık kültüre bu şekilde yerleştiği için, bi süre öncesine kadar mit'in icra ettiği her faaliyette bu kültürel ve linguistik altyapı ve külltürel kodlar vardı, o lisana sıkışmışlığı herkes hissediyordu ve mit hep "bilgi toplayan" bir yapı olarak algılanıyordu. hala daha konuya uzak kişilerin bilinçdışında böyledir bu.
türk istihabrat ekosistemi bu tip faaliyetler ile 70'lerde tanıştı, ancak özne değil nesne olarak. o veya bu şekilde, yürütülmüş proaktif faaliyetlere tanık oldu. bu tanıklık, daha sonradan enine boyuna türk istihbarat kurumları tarafından çalışıldı, incelendi ve istihbari kabiliyet olarak bünyeye entegre edildi. daha sonra devletin kendi intelligence agency'si aracılığıyla ilk ciddi faaliyetler düzenlenmeye başlandı, ve devlet asala terör örgütü ile mücadele'de türk mafyasını kullandı.
mesela mafya'yı etki altına alarak organize etme görevi istihbarat teşkilatı'nın agent'ı olan abdullah çatlıdıya verilmiştir.
--------------------
bi de yabancılara(batıya) bakalım;
onlar intelligence agency diyorlar bu kurumlara.
orjinalde agency olan kelime.
bu orjinal tanımında, ortaya ilk çıktığı yıllarda "başka bir kişi ya da tüzel kişilik adına faaliyet gösteren kurum" anlamına gelmektedir. halen de kullanımı bu şekildedir.
mesela central intelligence agency*, devlet merkezine doğrudan bağlı olan bir zeka kurumudur.
örneğin fetö yapılanması, güvenlik bilimleri literatüründe şöyle tanımlanır;
cia'e bağlı olarak faaliyetlerde bulunan bir agency. ve evet, bu tanım her fetöcüyü bir "agent" yapar.
türkçede "ajan" olan kelime de orjinalinde "agent" olup, bu kurum için çalışan kimseye denir.
"agent" kişinin faaliyet alanı her şey olabilir. ham haber ulaştıran/sızdıran casus*, haberi işleyip bilgiye dönüştüren analist, yüksek rütbeli stratejistler, başka üllkedeki bir gazeteci... hiç fark etmez. o yüzden %100 gizli kalması her durumda şart değildir.
gavurlar demişler ki zamanında "bir agency kuralım, bu "agency" bizim için intelligence* gerektiren işleri yapsın."
böylece batı dillerini kullanan ülkelerde intelligence agency kavramı oluşmuş.
özünde "zekaya dair işler yapan bağlı kurum" anlamına gelir.
zira kültürlerine baktığınızda sadece haber almaya yönelik değildir, aksine her türlü kritik müdahaleyi, zekice, düşünerek icra etme eğilimi vardır.
aradaki linguistik fark, bu kurumların kültürüne yansımıştır. çünkü yeni kurumlara faaliyetlerine uygun isimler verilir.
birisi "zeka kullanarak müdahale eden kurum" olduğunun farkındayken
birisi "müdahale etmeden, haberi ileten kurum" kültüründen gelmektedir yani.
bu sebepledir ki bazı batı merkezli sivil toplum kuruluşlarının cia, nsa, mossad, bnd gibi agency'lerle bağı olduğu reddedilmez, sadece toplumlara ikrar açıklaması yapmaktan geri durulur.
think-tank'ler*, global ekonomik teşkilatlanmalardan bazıları, global dini temelli kült ve cemaatlermesela vatikan, her daim şüpheyle birer agency olma ihtimaliyle değerlendirilmelidir.
-------------
son yıllarda, ismi değişmemiş olsa da türk istihbarat kurumları da "intelligence agency" olarak davranmayı öğrendi, yavaş yavaş ustalaştı. ama bu faaliyetlere isim verme konusunda kısır kaldı malesef.
türk kurumlarındaki bu literatür eksikliği yüzünden dövvlet böyükleri saçma sapan laflar ediyor zaman zaman. bu yazdığım farkları anlamaktan aciz ve yetersiz danışman ve metin yazarları orijinali ingilizce olan metinleri baya google translate mantığıyla çeviriyor. sonra ortaya komedik veya rezil durumlar çıkıyor.
mesela faiz lobisi bu türden bir faciadır. çünkü interest lobby denen kavramı tam anlamıyla karşılayan bir türkçe söz yok. bazıları "çıkar grupları" dedi ama malesef bu da interest lobby denen kavramın sadece yarısını karşılıyor.
isti-haber-at.
"isti" eki türkçeye "faaliyetlerinin tümü" olarak çevrilebilir. (etimoloji meraklıları istif'al vezni mastarlarına bakabilir.)
istihkâm mesela, hakim olma/yerleşme faaliyetlerinin tümüdür. ordu yabancı bir yerde tahakküm kurmak isterse kendi personeli için temel altyapı ve yerleşkeler vs.'nin inşaası istihkâm bölüğünce icra edilir.
isti-krar da aynı şekilde, "kararlı olma faaliyetlerinin tümü" şeklinde çevrilebilir.
dile ve kültüre bu şekilde, yani "haber alma" faaliyetrlerinin tümü olarak yerleşmesinin sonucu da, istihbaratçının sadece gammaz/bilgi aşıran bir kişi olduğu yanılgısıdır.
türk istihbaratının tarihi kültüründe kendisini açık etmeden, pasif bir şekilde yalnızca bilgi sızdırma eylemleri hep baskın olmuştur tarihte.
yüzlerce yıllık kültüre bu şekilde yerleştiği için, bi süre öncesine kadar mit'in icra ettiği her faaliyette bu kültürel ve linguistik altyapı ve külltürel kodlar vardı, o lisana sıkışmışlığı herkes hissediyordu ve mit hep "bilgi toplayan" bir yapı olarak algılanıyordu. hala daha konuya uzak kişilerin bilinçdışında böyledir bu.
türk istihabrat ekosistemi bu tip faaliyetler ile 70'lerde tanıştı, ancak özne değil nesne olarak. o veya bu şekilde, yürütülmüş proaktif faaliyetlere tanık oldu. bu tanıklık, daha sonradan enine boyuna türk istihbarat kurumları tarafından çalışıldı, incelendi ve istihbari kabiliyet olarak bünyeye entegre edildi. daha sonra devletin kendi intelligence agency'si aracılığıyla ilk ciddi faaliyetler düzenlenmeye başlandı, ve devlet asala terör örgütü ile mücadele'de türk mafyasını kullandı.
mesela mafya'yı etki altına alarak organize etme görevi istihbarat teşkilatı'nın agent'ı olan abdullah çatlıdıya verilmiştir.
--------------------
bi de yabancılara(batıya) bakalım;
onlar intelligence agency diyorlar bu kurumlara.
orjinalde agency olan kelime.
bu orjinal tanımında, ortaya ilk çıktığı yıllarda "başka bir kişi ya da tüzel kişilik adına faaliyet gösteren kurum" anlamına gelmektedir. halen de kullanımı bu şekildedir.
mesela central intelligence agency*, devlet merkezine doğrudan bağlı olan bir zeka kurumudur.
örneğin fetö yapılanması, güvenlik bilimleri literatüründe şöyle tanımlanır;
cia'e bağlı olarak faaliyetlerde bulunan bir agency. ve evet, bu tanım her fetöcüyü bir "agent" yapar.
türkçede "ajan" olan kelime de orjinalinde "agent" olup, bu kurum için çalışan kimseye denir.
"agent" kişinin faaliyet alanı her şey olabilir. ham haber ulaştıran/sızdıran casus*, haberi işleyip bilgiye dönüştüren analist, yüksek rütbeli stratejistler, başka üllkedeki bir gazeteci... hiç fark etmez. o yüzden %100 gizli kalması her durumda şart değildir.
gavurlar demişler ki zamanında "bir agency kuralım, bu "agency" bizim için intelligence* gerektiren işleri yapsın."
böylece batı dillerini kullanan ülkelerde intelligence agency kavramı oluşmuş.
özünde "zekaya dair işler yapan bağlı kurum" anlamına gelir.
zira kültürlerine baktığınızda sadece haber almaya yönelik değildir, aksine her türlü kritik müdahaleyi, zekice, düşünerek icra etme eğilimi vardır.
aradaki linguistik fark, bu kurumların kültürüne yansımıştır. çünkü yeni kurumlara faaliyetlerine uygun isimler verilir.
birisi "zeka kullanarak müdahale eden kurum" olduğunun farkındayken
birisi "müdahale etmeden, haberi ileten kurum" kültüründen gelmektedir yani.
bu sebepledir ki bazı batı merkezli sivil toplum kuruluşlarının cia, nsa, mossad, bnd gibi agency'lerle bağı olduğu reddedilmez, sadece toplumlara ikrar açıklaması yapmaktan geri durulur.
think-tank'ler*, global ekonomik teşkilatlanmalardan bazıları, global dini temelli kült ve cemaatlermesela vatikan, her daim şüpheyle birer agency olma ihtimaliyle değerlendirilmelidir.
-------------
son yıllarda, ismi değişmemiş olsa da türk istihbarat kurumları da "intelligence agency" olarak davranmayı öğrendi, yavaş yavaş ustalaştı. ama bu faaliyetlere isim verme konusunda kısır kaldı malesef.
türk kurumlarındaki bu literatür eksikliği yüzünden dövvlet böyükleri saçma sapan laflar ediyor zaman zaman. bu yazdığım farkları anlamaktan aciz ve yetersiz danışman ve metin yazarları orijinali ingilizce olan metinleri baya google translate mantığıyla çeviriyor. sonra ortaya komedik veya rezil durumlar çıkıyor.
mesela faiz lobisi bu türden bir faciadır. çünkü interest lobby denen kavramı tam anlamıyla karşılayan bir türkçe söz yok. bazıları "çıkar grupları" dedi ama malesef bu da interest lobby denen kavramın sadece yarısını karşılıyor.
devamını gör...