literatürümüzde hava parası olarak varlığını sürdüren şeyin, böyük böyük gavur adamlar tarafından allanıp pullanarak tarafımızdan* istenecek olmasının alt yapısıdır.
bu "büyük" adamların manipülasyonunun önüne nasıl geçilebilir ?
karşımdaki yapı medyasıyla, sanatçısıyla, balinalarıyla, satın alınmış akademisyenleriyle, ısmarlama makaleleriyle, senatörleriyle, sosyal medya algoritmalarıyla her yerimizi sarmışken; sabıka fıçısı bir dızzo rahatlığında her yerden saldırmaktayken, bu manipülasyonun ve sonunda kontrol altına alınmanın nasıl önüne geçebiliriz ?
"ama bunu konuşmuştuuğğk diiği mi manipülcan'cığım. napıyodukk.. eveettt..." şeklinde soft parenting tutumunun işe yarayacağını düşünmüyosundur heralde.
bir bilim insanı olarak yazacağın "doğruları söyleyen" makalelerin ne kadar etki vereceğini düşünüyorsun mesela ?
ben biyolog ya da çevrebilimci vs. değilim.
mühendisim.
olayları sebep-sonuç ilişkisiyle, deneysel incelemeye programlıyım.
bunun yanında psikolojik harekat, kitle manipülasyon, propaganda gibi konularda ciddi eğitimlerim var.
ben elbette bu çerçeveden bakıcam olaya.
bunun doğru olduğuna inanıyorum çünkü.
nasıl adalet iktidarın fahişesi ise, bilim de kapitalin fahişesidir.
bunun tarihte onlarca bilinen örneği var.
al bak en absürtleri:
diyeceğim o ki, sabıkası belli bir makine var karşımızda...
o makinenin bir argümanını yumuşatmak, onlara ezilip geçilecek bir çanak engel sağlayacak ve momentumlarını arttırmalarına yarayacak sadece.
benimki ideolojik ya da politik değil, tamamen primitif.
korkmadan et yiyebilmek istiyorum.
bill gates çarpık ısmarlama makalelerle çarpık çarpık "inekler çoh osuriyi yau" diyince sorun yok ama bir citizen buna karşı "bill gates ile aynı manipülatif yapıda" cevap verince sorun oluyor ?
gerçeği acımasızca çarpıtan, hatta gerçekliği bile şüpheli olan bilimsel(?) makalelerin hiç mi suçu yok ?
hem madem dosdoğru ifade etmek yeterli, bill gates neden çarpıtmaya ihtiyaç duysun ki ?
madem felaket senaryosu içermeyen makaleler de var, bill gates'in ya da başka büyük adamların ya da woke'ların ağzından neden hiç duymuyoruz bunları ?
bill gates, yazılım, microsoft, zeki bir yazılımcı kalkıp da "inekler osurduğu için dünya mahvoluyo" derse bu tamamen saçma bi politika zorlaması oluyor.
çünkü, bu tip argümanlar kamuoyunda kabul gördüğünde, çevreci(?) argümanlarla uluslararası anlaşmalar ve protokoller yazılıyor ve yine zorlayıcı yaptırımlı bi şekilde ülkelere imzalatılıyor.
sırf "inekler osuruyo" diye yarın bir gün "ülkeler kişi başına şu kadardan fazla inek besleyemez" diye bi protokol yazarlarsa ne oalcak ?
"hayır" diyebilecek gücümüz var mı ?
ya da yarın bir gün "biz eti laboratuvarda üretiyoruz artık, inek çiftlilkleri ve entegre et tesislerini yasakladık. bizden alacaksınız. yoksa fasfos protokolüne göre ambargo uygularız size" dediklerinde "yoo almıycaz laboratuvar eti, bizim büssürü doğal hayvanımız var" diyebilecek bi gücümüz kalacak mı ?
bak bu benimki sosyal bi karşı duruş değil.
inanılmaz primitif, maslow'un basamaktan bile saymadığı bi durum.
kıtlık korkusu olmadan karnımı doyurabilmek istiyorum.
mangal yapabilmek, ardından kalan pirzolayı da rakıma meze edebilmek istiyorum.
bunu tehlikeye atacak her türlü görüş ve söylem ve bilimsel çalışmanın da ısmarlama ve politik olduğunu düşünüyorum.
mevzunun bana* yansıması gerçek/samimi bir çevrecilik kaygısıyla olmuyo çoğunlukla.
ilk 2-3 paket sigaranızda hafif bir baş dönmesi, ince bir rahatlama ile gelen sosyal olarak kabul edilebilir bir kafa yapar sigara.
bu süre takribi 14-15 gün gündür.
bu hoşunuza gider.
psikolojik olarak alamadığınız keyfi kimyasal oalrak almanıza aracı olur.
ama 3üncü pakette artık o kafayı yaşayamamaya başlarsınız.
hatta aksine, nikotinin yokluğu inceden stres yapmaya başlar.
ama çaresizce "normal" hissetmek için kimyasal desteğe ihtiyaç duymaya başlarsınız.
bunu her hissettiğinizde sigaraya sarılırsınız.
bu girdap bu şekilde devam eder.
1 seneden sonra artık bırakın iyi hissetmeyi, kafa yaşamayı falan "stressiz, normal hissetmek için" sigara içmeye mecbur kalmaya başlarsınız.
bu bağımlılık sadece fizyolojik değil, 1 senenin verdiği el alışkanlıkları ve ritüellerle psikolojik olarak da işler derinlere.
çünkü "her sigara yakışım, stresin azalmasına denktir" şeklinde bilinçdışı bir koşullu şartlanma geliştirir vücut. bilinçsizce.
sigaranın yokluğu stres ve gerginlik sebebi, varlığı isi normal hissetmenin tek anahtarıdır.
tebirkler, tertemiz bağımlı olmuşsunuzdur artık.
edit:
başlık başa kaldı 3 dk içerisinde. dostlarımızla geleceğiz samimi olduğuna kanaat getirdiğim ilk entriyi soru şeklinde girmişti.
ben de sözüm olduğu üzere cevaplamıştım: #3583863
edit 2: dostlarımızla geleceğiz dostumun tanımı geri geldi.
nasıl oldu anlamadım ama ilk editim gereksizmiş gibi oldu.
neyse.
elit diye tabir edilen bu tiplerdeki kibir ve kendini ciddi ciddi dünyayı etkileyecek kadar güçlü bi şey zannetme hastalığı inanılmaz. belirtileri net, ama henüz tanısı konmamış bir psikolojik rahatsızlığın işaretleri gibi.
tamamen ticari ve siyasi olan politikaları desteklemek için uyduruluyor bunlar. trump'ın kazanmasındaki en büyük etkenler de bu deli saçması şeylerdi.
iklim krizciler, lgbtiqwerty2s+'ın saçmalamaları, vegan faşizmi, critical race theory denen düşünce doktrini... kısaca woke kültürü
abd'deki sosyal çürümenin bu tipler tarafından kontrolsüz bi şekilde her yerde göze sokulması yüzünden kazandı trump.
yani dünyada sağ kontrolsüzce yükselmiyo aslında.
sol o kadar saçmaladı ki, normal adamlar sağda kaldı sadece.
sol dediğim de bilindik/tarihi anlamda sol değil gerçi, bambaşka bi yapı...
başka başlığın uzun tanımlı bir konusu o.
sigaranın derde derman olması için değil, gençken bir hata yapılarak bağımlısı olunduğu için içildiğinden habersiz insanın soracağı türden bi soru.
evet sigara içen insan mutlu değildir, özellikle sigarasını içemediğinde.
bu işin nörolojik, fizyolojik, biyolojik, psikolojik zibilyon tane arka plan sebebi var.
sigara kullanan bi adam olduğum için çok memnunsuzum kendimden.
şöyle güzel karabiberli kimyonlu defneli pul biberli kekikli bi harçla karıştırıp, aşağı yukarı a4 kağıdı büyüklüğünde dev bir hamburger köftesi haline getirip, döküm tavada güzelce pamuk gibi pişirip ekmeksiz salatasız en primitif halimle ucundan her yerime bulaştıra bulaştıra yemek istiyorum.
"ben bir bebeyim, ve akülü araba kullanır gibi araba kullanmak istiyorum. bırak hız kontrolünü, direksiyon ve rota dahi benim müdahalem olmadan, başka bir şeyin* kontrolünde olabilir. " arabası.
bırak hayatını, arabasına bile yön vermek istemeyen ılık bir 21. yy homo economicus'uyum" diyorsanız da gönül rahatlığıyla tesla alın.
güvenlik vs özgürlük ikililiği sosyal bilimlerin ve psikolojinin en genel geçer konularından birisi.
- "araba benim için sadece bir oturgaçlı götürgeç. beni dolmuşa muhtaç etmesin yeter" diyosanız,
- istanbul'da yaşıyor ve günlük olarak o psikopatik trafiği çekiyorsanız,
- "param çok. arıza durumunda otomatiğin tamirini karşılarım, zaten 2 senede bi yüksek model araba alıyorum" diyorsanız,
- vücudunuzun motor kontrolleri ve refleklslerinizle ilgili diğer insanlara göre daha zayıfsanız,
- yüksek hızlarda hareket eden demir bir kutunun içindeyken kontrolü elektronik devrelere ve mikroçiplere teslim etmekten rahatsızlık duymuyorsanız,
bazı arabalarda şanzımanın sadece elektroniğinde olan bir arıza sebebiyle hızı 50 km/h'nin üzerine çıkmayı engelleyen yazılımlar var. mikroçipe toz kaçtı diye 50'nin üzerine çıkılamıyor araba ile. ve tedavisi için 60k+ istiyolar. orta sınıf b segment bir araba bu. *
otomatik araba kullanınız.
----------------
- araca sadece ulaşım aracı olarak bakmıyorsanız,
- hayatta yaptığınız her işe tam olarak odaklanarak keyif alabilmek istiyorsanız,
- günlük 3 saatinizi dur kalk yaparak geçirmiyorsanız,
- çok daha az arıza yapan, arıza yaptığında ise daha ucuza giderilebilen bir şanzıman istiyorsanız,
- çocukken bisiklet sürerken bisikletinizle kurduğunuz o bütünleşme hissini tekrar yaşamak istiyorsanız
- "bu aracın kontrolleri tam oalrak bende, her an arıza yapabilecek bir mikroçipte değil, ve bu araç ben ne istersem onu yapar." güvenini yaşamak istiyorsanız
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.