1.
son zamanlarda duygusal günler yaşamaktayım. nasıl anlatılır nasıl tarif edilebilir bilemiyorum. bunun yolunu bulmayı en çok da doktorum için aramaktayım. doktoruma bunu nasıl anlatabilirdim. hissetmesini nasıl sağlardım bilemiyorum. anlatabileceklerimin çok ötesinde ve hat safhada farklı. daha önceleri bazı entrylerde belirtmişimdir ama yinelemeden edemeyeceğim, bu hayatta öyle şeyler yaşadım ki artık karşılaşacağım hiçbir şeyin beni şaşırtacağına inanamıyorum..
hayat o kadar saçma ve kısa ki, nasıl geçtiğini anlamadığınız ancak kendinize geldiğinizde yılların geçmiş olduğunu kafanıza vura vura hissettiren bir olgu. kimilerine iyi geldiği söylenen zaman kimilerini ise hep kandırmıştır benim gibi. biz ne kadar bir sonu olduğunu bildiğimiz halde en güzel şekilde, en anlamlı şekilde yaşamak istesek de, hayat her daim bildiğini okumakta ve bizi istediğimize değil gitmesi gereken yere götürmekte..
kafaya takmak..
kimse üzülmesin kimse içine dert etmesin herkes iyi olsun düşüncesiyle hareket edip, en güzel yıllarımızı kendimize zehir ediyoruz. bazen bazılarının üzülmesi, bazılarının dert yüklenmesi ve bazılarının bazı şeyleri anlaması için acı çekmesi gerekmektedir. bunu gerektiği yerde gereken insanlara yaşatmadığımız takdirde, harcadığımız çabaların heba olduğunu anladığımızda vaktin çok geç olduğuna idrak edemeyiz..
bunun bu şekilde hayatınızda vuku bulmasını istemiyorsanız üzülmesi gerekenleri üzün arkadaşlar. evet biz iyi insanlarız kimseleri üzmeyiz ancak sizi üzecek olanın önünü kesmenizin tek yolu onu üzmekten geçiyor, tecrübeyle sabittir..
kendimize ilke edinmişizdir biz, iyi insanlar biriktirmeyi. kalp değil, içlerinde pırlanta taşıyan insanlar bulundurun etrafınızda. sizi güldüren, neşelenmeniz için çırpınan, huzuru iliklerinize kadar hissettiren, anlamsızca gülümsemenize sebep olan, en zor sınava girecekken bile nasıl olduğunuzu merak eden, mutluluğunuzla mutlu olan ve kederinizle dertlenen iyi insanlar biriktirin hayatınızda.
sizi yaşadıklarınızın anlamsızlığıyla yargılamadan önce anlamak isteyen, yorum yapmadan önce en tatlı üslupla ikaz eden, eleştirse dahi pozitif yönlerden size kapılar açan, stres yapmanıza ve daha da tasalanmanıza neden olmayan, siz odaklı düşünüp, kırılmanızdan korkan, her an mutlu olmanız için çabalayıp başaran, en azından mutluluğunuz için elinden geleni yapan özel insanlar biriktirin hayatınızda.
aramasa da sormasa da, hep oralarda bir yerlerde olan. aylar, yıllar geçse de buluşmasanız da, hiç sesini duymasanız da, her zaman konuya kaldığınız yerden aynı koyuluğuyla devam edebildiğiniz. her şartta ve her an yanınızda olduğunu hissettiğiniz. zamanın kandıramadığı, anların ardında bırakamadığı, yılar geçtikçe eskimesi gerektiği yerde şarap misali yıllandıkça anlamlaşan vefakar insanlar toplayın etrafınızda..
bunu başardığınızda bir rüzgar gibi esip geçen zamanın değerlendiğini anlayacak ve üzülmekten vazgeçeceksiniz. aslında zaman o kadar da vicdansız değil sanki. vicdansız olanlar insanlar ve her anın zehir olmasının sebebi acımasızlar aslında. etrafınızda ışık saçan pırlantalar her ne kadar çok ise dert değil sizin için. o pırlantalar yolunuzu ne kadar aydınlatır ise size ne kadar yoldaş olurlar ise ömrünüze eklemeler yaparlar bir anlamda.
iletişim çağı öyle ilerledi ki her şey parmaklarınızın ucunda. evren avucunuzda, dünya hemen şuracıkta önünüzde dönmekte. dünyada asla gidemeyeceğiniz bir yerde yaşanan her hangi bir şeyi sizde yaşayabiliyorsunuz artık. dertleriyle dertlenebiliyor, kederleniyor, sevinebiliyorsanız yaşamlarına ortak olabiliyorsunuz.
bilgisayarlar sayesinde asla var olduğundan bile haberdar olamayacağınız insanlardan haberiniz oluyor, iletişim sağlıyor ve anlamsızlıklar bütününe birer anlam yükleyebiliyorsunuz. doğru şekilde kullanıp çözümlemeleri doğru yaptığınızda iyi bir arkadaş dost bulmuş, bunu beceremediğinizde ise sizi yanlış anlamış bir düşman sahibi olabiliyorsunuz.
anlatmak istediğim şudur ki; süresi ötekilerden kısa bir hayat yaşadığımızı düşündüğümüzde, bunu en anlamlı şekilde yaşamak, güzel anlamlar yüklemek ya da berbat bir hale getirmek bizim elimizde. iyiliği iyi insanlar ile yaşamak isteyip yaşamaya çalıştığımızın bir zenginlik olduğunu bilerek hareket edip güzel ve pırlanta sahibi insanlar biriktirelim etrafımızda. mükafatını muhakkak alacağızdır çünkü.
unutmamalıyız ki iyilik bulaşıcıdır. sabah işe giderken trafikte bir araca yol verdiğinizde bu bir zincirleme reaksiyon oluşturur. gün içerisinde o araç sahibi de başka bir araca yol verir. yol alan o araç sahibi bir diğerine. o bir diğerine derken o gün herkes bir başkasına iyilik yapmış olur.
bunun başlamasına sebebiyet vermek çok farklı bir duygu.
hissedin..?
hayat o kadar saçma ve kısa ki, nasıl geçtiğini anlamadığınız ancak kendinize geldiğinizde yılların geçmiş olduğunu kafanıza vura vura hissettiren bir olgu. kimilerine iyi geldiği söylenen zaman kimilerini ise hep kandırmıştır benim gibi. biz ne kadar bir sonu olduğunu bildiğimiz halde en güzel şekilde, en anlamlı şekilde yaşamak istesek de, hayat her daim bildiğini okumakta ve bizi istediğimize değil gitmesi gereken yere götürmekte..
kafaya takmak..
kimse üzülmesin kimse içine dert etmesin herkes iyi olsun düşüncesiyle hareket edip, en güzel yıllarımızı kendimize zehir ediyoruz. bazen bazılarının üzülmesi, bazılarının dert yüklenmesi ve bazılarının bazı şeyleri anlaması için acı çekmesi gerekmektedir. bunu gerektiği yerde gereken insanlara yaşatmadığımız takdirde, harcadığımız çabaların heba olduğunu anladığımızda vaktin çok geç olduğuna idrak edemeyiz..
bunun bu şekilde hayatınızda vuku bulmasını istemiyorsanız üzülmesi gerekenleri üzün arkadaşlar. evet biz iyi insanlarız kimseleri üzmeyiz ancak sizi üzecek olanın önünü kesmenizin tek yolu onu üzmekten geçiyor, tecrübeyle sabittir..
kendimize ilke edinmişizdir biz, iyi insanlar biriktirmeyi. kalp değil, içlerinde pırlanta taşıyan insanlar bulundurun etrafınızda. sizi güldüren, neşelenmeniz için çırpınan, huzuru iliklerinize kadar hissettiren, anlamsızca gülümsemenize sebep olan, en zor sınava girecekken bile nasıl olduğunuzu merak eden, mutluluğunuzla mutlu olan ve kederinizle dertlenen iyi insanlar biriktirin hayatınızda.
sizi yaşadıklarınızın anlamsızlığıyla yargılamadan önce anlamak isteyen, yorum yapmadan önce en tatlı üslupla ikaz eden, eleştirse dahi pozitif yönlerden size kapılar açan, stres yapmanıza ve daha da tasalanmanıza neden olmayan, siz odaklı düşünüp, kırılmanızdan korkan, her an mutlu olmanız için çabalayıp başaran, en azından mutluluğunuz için elinden geleni yapan özel insanlar biriktirin hayatınızda.
aramasa da sormasa da, hep oralarda bir yerlerde olan. aylar, yıllar geçse de buluşmasanız da, hiç sesini duymasanız da, her zaman konuya kaldığınız yerden aynı koyuluğuyla devam edebildiğiniz. her şartta ve her an yanınızda olduğunu hissettiğiniz. zamanın kandıramadığı, anların ardında bırakamadığı, yılar geçtikçe eskimesi gerektiği yerde şarap misali yıllandıkça anlamlaşan vefakar insanlar toplayın etrafınızda..
bunu başardığınızda bir rüzgar gibi esip geçen zamanın değerlendiğini anlayacak ve üzülmekten vazgeçeceksiniz. aslında zaman o kadar da vicdansız değil sanki. vicdansız olanlar insanlar ve her anın zehir olmasının sebebi acımasızlar aslında. etrafınızda ışık saçan pırlantalar her ne kadar çok ise dert değil sizin için. o pırlantalar yolunuzu ne kadar aydınlatır ise size ne kadar yoldaş olurlar ise ömrünüze eklemeler yaparlar bir anlamda.
iletişim çağı öyle ilerledi ki her şey parmaklarınızın ucunda. evren avucunuzda, dünya hemen şuracıkta önünüzde dönmekte. dünyada asla gidemeyeceğiniz bir yerde yaşanan her hangi bir şeyi sizde yaşayabiliyorsunuz artık. dertleriyle dertlenebiliyor, kederleniyor, sevinebiliyorsanız yaşamlarına ortak olabiliyorsunuz.
bilgisayarlar sayesinde asla var olduğundan bile haberdar olamayacağınız insanlardan haberiniz oluyor, iletişim sağlıyor ve anlamsızlıklar bütününe birer anlam yükleyebiliyorsunuz. doğru şekilde kullanıp çözümlemeleri doğru yaptığınızda iyi bir arkadaş dost bulmuş, bunu beceremediğinizde ise sizi yanlış anlamış bir düşman sahibi olabiliyorsunuz.
anlatmak istediğim şudur ki; süresi ötekilerden kısa bir hayat yaşadığımızı düşündüğümüzde, bunu en anlamlı şekilde yaşamak, güzel anlamlar yüklemek ya da berbat bir hale getirmek bizim elimizde. iyiliği iyi insanlar ile yaşamak isteyip yaşamaya çalıştığımızın bir zenginlik olduğunu bilerek hareket edip güzel ve pırlanta sahibi insanlar biriktirelim etrafımızda. mükafatını muhakkak alacağızdır çünkü.
unutmamalıyız ki iyilik bulaşıcıdır. sabah işe giderken trafikte bir araca yol verdiğinizde bu bir zincirleme reaksiyon oluşturur. gün içerisinde o araç sahibi de başka bir araca yol verir. yol alan o araç sahibi bir diğerine. o bir diğerine derken o gün herkes bir başkasına iyilik yapmış olur.
bunun başlamasına sebebiyet vermek çok farklı bir duygu.
hissedin..?
devamını gör...
2.
şebo'ya kulak verelim bu başlıkta.
iyi dostlar biriktirdim
iyi dostlar biriktirdim
devamını gör...
3.
artık bu aranan insan tipi varılmaz uçurum diplerinde ya da everestin çıkalamayan yüzünde yılda bir açan bir çiçek misali..
buldunuz mu, uğruna ölün...
buldunuz mu, uğruna ölün...
devamını gör...
4.
değerli bir öneri cümlesi.
hayatınızın seyri biriktirdiğiniz insanlara göre değişir*.
hayatınızın seyri biriktirdiğiniz insanlara göre değişir*.
devamını gör...
5.
yok para biriktirin dicem o da değersiz. saving yapmayın.
devamını gör...
6.
(bkz: saving)
devamını gör...