iyiliği öğütleyen alimlerin yolunda gitmenin imkansızlaşması

iyiliği, merhameti, affediciliği, guzelligi ögutleyen o gecmis zaman insanlarinin yoluna bas koymanin gunumuz sartlarinda gercekten cok zor olmasi.

insanlık tarihinin en az kan dökülen, fakirlerin en iyi şartlarda yaşadığı, ilacın kitlelere en fazla ulaştığı, ortalama ömrün en yüksek, 1 yaşının altındaki bebek ölümlerinin en az olduğu, köleliğin en az, işkencenin en nadir olduğu döneminde yaşıyoruz.

inanmayan "ya ama hitler ama hiroşima" falan diyen kubilay yakın doğunun kaçta kaçını kesti, amerika'larda yapılan yerli katliamları dünya nüfusunun kaçta kaçını götürdü baksın. çiçek, veba ne yapmış, kaç aileden kaçını almış baksın. o "iyiliği öğütleyen alimlerin" yarısının kölesi vardır be baksan. kadınların zaten esamesi okunmuyordur.

iyiye gidiyor yani insanlık. polonya sınırında ölen 15 kaçak göçmen ta burada gündem oluyorsa nedeni vahşi olmamız değil tersi.

ha böyle gidecek mi? hayır. nüfus sınıra dayandı. biraz daha şişip 1 milyarın altına inecek. haliye güzellikle olmayacak. topluca ödeyeceğiz şu sakin günleri.

islamın ruhban sınıfından alim çıkmaz. tamamı sömürücüdür tıpkı diğer tek tanrılı dinlerde olduğu gibi. roma , yunan ve uzak-orta asya türk tanrıları iyiliği öğütleyen gerçek alimlerdir.

o alimler de az ceviz kırmamıştır zamanında.

çok da şey yapmamak lazım.

geçmiş ile şu anın kıyası makul değil.
geçmişte ve şu anda iyi ile kötünün kıyası mantıken makul.

ıyiyi güzeli öğütleyen kim varsa eşkaline bakmadan; öğütünü akıl terazisinde tartıp vicdan mihengine vurun. altın çıkarsa benimseyin, bakır çıkarsa sahibinin başına çalın, derim sevgili filozoflar.

öğütleyenlerin yerine örgütleyenler olduğu sürece bu böyle olmaya devam edecek.