kadının tadı

yıllardır peşinde koştuğumuz, "daha başka" olanını merak ettiğimiz algı.
ekşi, sert, bozulmuş krema ya da yoğurt gibi tatlar da mümkün, süt ve tarçın aromasını andıran tatlar da. kozmetik sektörü işi karıştırdı. öpüşme kısmından itibaren, aldığımız bazı tatlar sahte oluyor. bundan nefret ediyorum. meme arasına parfüm sıkan insanlar var. duru bir lezzet için, diz kapağının arkası ya da kol altı derim her zaman. bu kısımlar nispeten gerçek lezzet içeriyor. ayak da keza. serçenin civarı kadının gerçek özüne ait kırıntılar saklıyor.

pembe yanaklı köylü bir kadın ile, alımlı bir plaza kadınının tadı kesinlikle farklı. çırpılmış hamur ısırıyorum gibi hissettiğim de oldu, kocaman bir şeftaliyi ağzıma attığım ilk an gibi hissettiğim de. kimi kadınların çok tuzlu bir tadı var mesela. bu bana göre, çok fazla ilişki yaşamasının getirisi. tuz gölü gibi oluyor bazı yengeler. kimileri de, damağı yormayan bir aroma içeriyor. kimseyi yargılamadan sonsuz bir arzu ile sevmek lazım kadınlarımızı. onlar bu dünyaya verilmiş en büyük güzellik. yemin edebilirim ki, her kadının kendine ait ayraç olan bir lezzeti var. insan bu nedenle merak ediyor zaten. bu nedenle ağzımızın suyu akıyor. o core lezzet çok başka, tarif edemem. kilit nokta diz kapağı arkası.

abi siz bazen oyle basliklar acip kadinlarla ilgili oyle seyler anlatiyosunuz ki, kadin ne demek bilmesem sumer mitolojisindeki bi tanrica falan sanacam.

ulan fadime teyzeden ne tat gelebilir lan. ne tat gelebilir oglum fadime teyzeden.

3 gundur buzdolabinda bekletilen dolma tadi aliyorum oglum ben.

fadime teyze de yıllanmış sirke gibidir. puantiyeli paçalı donu ile adeta bir ortaçağ fransız kadını havası yaratır. korse de olsa iyi olurdu tabi .

tadima bakmayin diye her yerime parfum sıkıcam

kadı mı kadın mı?
kadı kaldı mı? kadıköy'dekilerin tadı ne oluyor bu durumda?