kadınlara obje gibi davranılması

kadının cinsel obje gibi davranmasına en net örneği hiç alakasız bir yerde, çok güzel hareketler bunlar programının bir skecinde gördüm; aslında farkında olmadan tüm topluma güzellik algısının yanında kadın ve erkeğin cinsel obje olması o aptal kutusu denen tv'ler sayesinde aslında bize pompalanıyor.
kabaca şöyle çocukluğuma baktığımda sadece 4 saat süren yarışmada önce kadınlar arzıendam ederken ardından sadece 3 basit soruyla karakterleri de önemliymiş izlenimi veriliyor oysa arka planda resmen cinsel obje gibi davranırsan kazanırsın fikri yerleştiriliyor.

en büyük sorumlusu yine kadınlardır.
kadınlar başka kadınları rakip olarak gördükleri için seçilebilmek için sürekli kendilerini objeleştiriyorlar.

obje gibi davranmak eskide kaldı, direkt öldürüyorlar artık.

barzolarla barziyelerin sorunudur. benim gibilerin değil.

eğitimsizliğin sonuçlarından sadece biri

evet obje olarak davranılır, kadın batıya göre sex objesidir.
genelev açarak kadın pazarlamaktır, adeta bir obje satarmışçasına,
daha reşit bile olmadan cinsel birliktelik yaşamaktır sex objesi olmak.
islam ise kadını sex objesi yapmaz ona değer verir, namusunu ve iffetini korumasını emreder. (erkeklere de emrettiği gibi!)

cuzdanlar oyle davranmiyor muydu ya esyalari niye ciddiye aliyorsunuz ki?

kadınlara yönelik kullanılan özellikle “kız alma” fiili buna iyi bir örnektir. mal alınır.

geçen suratından dindar bir ailede yetişmiş olduğu anlaşılan 14-15 yaşlarındaki bir oğlanın izlediği tiktok videolarından birisinde saçma bir ibarenin kullanıldığına şahit oldum. duyduklarım şu şekildeydi;
"kızlar, namazını kılan bir erkekle birlikte olun, çünkü allah'ın emrine uyan adam emanetini korumasını da iyi bilir..."
bunu duyduğum an kulaklarımı koparıp atmak istedim. umarım şakadır diye düşündüm ama biliyordum ki değildi. biliyordum ki bu cümlede vurgulanan noktanın kadına verilen değeri ifade ettiğine inanan insanlar ve bilhassa kadınlar vardı. ama bana kalırsa bir kadının kendisini, "allah'ın eşine emaneti" olarak görmesi kendisini objeleştirmesinden başka bir şey değil. emanet ne abi? kitaplar emanettir, ya da paralar, ya da hayvanlar, ya da üzerine değer biçilen eşyalar. yaşayan, nefes alan, bilinci olan ve kararlar veren insan emanet değildir, olamaz. bu kadının şahsiyetine yapılan bir hakarettir. bir kadının kendisini kocasına zimmetlenmiş bir emanet olarak görmesi kadar onur kırıcı bir şey olabilir mi? senin aklın, fikrin, hakların ve özgürlüğün yok mu? birisine emanet edilmesi gerekecek kadar yetersiz misin? kendi başının çaresine bakamaz mısın? kısaca malmısın da böyle aptal bir sahte ahlak yasasına inanıyorsun? bir kadının gelip bunları islam kadına değer verir diye anlatması kadar ironik bir şey yok. evet değer verir, bir deveye, birkaç altına ve köleye verdiği kadar...

kadınlar da birer insan olduğuna göre haliyle duyguları ve davranışları şahsidir. örneğin bir kadın obje olmaktan hoşlanırken, birisi radikalist bir kariyerci olup kendi çizgisinde ilerleyebilir. bunun aynısını erkek versiyonunda da görebileceğiniz gibi.

bunun için babamı bir kez daha seviyorum işte. ablamı istemeye geleceklerinde şöyle demişti, manavdan elma almak için istemek denir elma armut musunuz siz? gelsinler tanışalım anlaştığınıza karar verdiyseniz evlenirsin kızım. ahhh rahmetli babacığım ahhh. bu bakışla yetişse kız milleti erkek milleti de o vakit ne kızlar şimdiki gibi 'sevgilimin malıyım' kafasına gelir ne de erkekler kadını istediğini alıp yaptığı sürece elindeki eşya gibi görür.

her kadına değil. bana kalırsa bir kadına nasıl davranacağın, o kadının sana yaklaşımı ile ilgilidir. kevaşeye hanımefendi, hanımefendiye kezban gibi davranamazsın değil mi?

erkeklere de kadınlara da çeşitli objeleştirmeler yapılmaktadır.kadinlara alınıp satılan, erkeklerin türlü ihtiyaçlarını karşılayan bir mal gibi davranılmaktadır.erkekler de kadınların ihtiyaçlarını karşılayan birer cüzdan, onları koruması gereken birer kalkan, her olay karşısında dimdik durması gereken adeta bir taş , gerektiğinde köle gibi ağır işlerde çalıştırılan, gerektiğinde savaşlarda öne sürülen birer piyon ve öldüğünde "eğitim zaiyati" olarak tanımlanmaktan çekinilmeyen bir canlı muamelesi görmektedirler.aslinda, bunların neden kaynaklandığı, ne kadarının biyolojik ne kadarının toplumsal nedenlerle gerçekleştiği, bunun bir toplumsal uzlaşmayla mi yoksa bir cinsin diğerini boyunduruğu altına alarak mi gerçekleştiğiyle ilgili sağlam bir yazı yazmak gereklidir.birkaç cümleyle bu konuyu geçiştirmek çok havada kalıyor..

cahillik göstergesidir. bu kisiler erkekliğin sadece organdan ibaret oldugunu zanneder,gelismeye kapalıdır. kadının da insan oldugunu unutur,arsızlığına yenik duser.

kendine değer vermeyen biri etrafındakilere de veremez. bu yüzden size objeymişsiniz gibi davranan insan aslında aynadaki benliğine de bunu yapıyordur. siz oralarda çok dolaşmayın, kendine ve çevresindekilere değer veren naif güzel insanlarla olun.

(bkz: tuzluk)

bir zamanlar öyleydi gerçekten...
tamam, evi evirip çeviriyordu, çocuklara bakıyordu, bağla bahçeyle ilgileniyordu ama gün sonunda masaya oturduğunda, tuzluktan farkı yoktu hatta sonrasında da...
şimdi öyle mi?
tuzluk kalktı masadan! sağlığa son derece zararlı olduğuna kanaat getirildi.
herkesin eline bir telefon verildi, "takılın şimdi kafanıza göre" dendi.
kadın, görmeye başladı sonra gerçekleri!
dış dünya artık onun için, sadece komşular, akrabalar ve televizyondan ibaret değildi.
bağlantı kurabiliyordu bir kere, bu her şeye değerdi!
öğrendi, anlamadığını sordu daha fazla öğrendi, gördü, gözlemledi, kıyasladı...
elindeki telefon nimetini muazzam şekilde değerlendirdi!
o esnada bir de çalışma hayatı değişti.
tarlalar boşaldı, maden ocakları, fabrikalar kapandı... hizmet sektörü, en önemli sektör haline geldi...
bu durum da kadınlara avantaja sağladı.
erkekler işsiz kaldı, kadınlar ise çalışma hayatının yıldızları haline geldi.
yine aynı dönemde, erkeklere koklatılmayan destekler, yardımlar, kadınlara avuçla uzatıldı.
maddi yönden kadın, tarih boyunca hiç ulaşamadığı bir seviyeye ulaştı.

tuzluk mu?
ne tuzluğu?
onlar artık, kendi ayakları üzerinde durabilen, istedikleri zaman akıllarına geleni konuşabilen, canının istediğini alan, beğenmediği zaman ise direkt belli edebilen, "hayır" diyebilme özgürlüğüne kavuşmuş yurttaşlar artık.
aynı erkekler gibi... hatta belki de daha ötesi.

toplumda canlandırdıkları figür artık sadece "anne" değil onların...
"hanım" da değil, "manita" da değil...

bir erkek kadar sorumlulukları var hemen her alanda...
bir erkeğin yapabileceği birçok şeyi onlar da yapabiliyorlar.
hatta daha iyi performans gösterdikleri birçok alan var, erkeklere nispeten.

masadaki o tuzluk, şimdi, çok iyi yerlere geldi...
geçmişine bakıp, "vayy be, nereden nereyee" diyor mu peki?
yaşı yetmeyen demiyor da zaten, yaşı yeten de, unutmak istiyor o dönemleri...
sanki hiç yaşanmamış gibi.

biz davranmıyoruz ki kendileri seks objesi hareket ediyor. evet.