kadınların biyolojik saatinin dünyaya zarar verdiği gerçeği

kadınların çok güçlü şekilde anne olma arzularının ortalığın içine ettiği gerçeğidir.

dünyaya bebek getirme aşkınızı bir dizginleyemediniz gitti. doğurmayın ablacım ya, doğurmayın gözünüzü seveyim. erkeklerin de günahına giriyorsunuz..
adamlar zaten aptal. erkeğin biyolojik saat gibi bir olayı olmadığı için çocuk konusunda en azından sizin kadar güçlü istek duyduklarına inanmıyorum. erkek adamın böyle şeyler hissetmesi, baba olmam gerekiyor demesi. evlat aşkıyla tutuşması zaten çok garip olur. erkeğin kodlarına bu işlenmiş değildir. bizim paketlerimiz arasında bu yok.. yok.

o yüzden artık yeter. dünyanın ebesini daha fazla bellemeden doğurma sevdanızdan vazgeçin.

baba olmak istiyorum diyen adamlardan da utanıyorum.. bunlar nedir ya? nasıl bir model anlayamıyorum.

yazarın kadınları bebekleri tek başına yaptığını sanması çok masum...

ortalığı yakarız. yazar haklıdır.

hususunda tanrı'dan dilekte mi bulunmak lazımdır yoksa ataerkil kültürü toplumlara şikayet etmek mi lazımdır, tartışılması gerekir.

zihni ve zihniyeti özgür olmayan birey biyolojik saatini falan kuramaz kardeşim! beyin, inanç, ideoloji ya da politik yaşam görüşlerini merkeze koyar ve ona/onlara yönettirir bütün etkinliklerini. bir insan olduğu ya da olacağı şeyin, atıyorum %80'ini beyninin yönetimi ile belirlenebileceğine inanmaz, tanrı'nın ya da genetik kodlamanın tek başına, yaşayageldiği bedensel ve zihinsel kültürü sabit tuttuğunu düşünürse nasıl becerebilecek de biyolojik saat, mixer, süpürge, terlik, tablet gibi şeylerini yeniden programlayabilecek? ha! sorarım?

üreme politikaları devlet politasıdır. zaman zaman nüfus kontrüne önem verilir zaman zaman artirici poltikalar yapılir. yani kadının aman anne olayım istediği değil bu. mesela türkiyede ucuz işçi gücüne, savaşacak askerlere ve onları doğuracak annelere ihtiyacı olduğu için çok çocuk yönünde yönlendirme var.
hem siyasilerin üç beş çocuk söylemleri hem de kürtajın devlet hastanelerinde zorluk çıkarılarak fiilen yasaklanması hem de doğum kontrol ilaçlarınin ödenmemesi bu poltikalatin göstergesi.

toplumların insanca yaşamı gösteren insani gelişme endeksinin yüksek plması için nüfus yüksek oranda artmamalı. dünya bu nüfusu kaldıracak kaynağa sahip değil.

görende kadınlar tek başına çocuk yapıyor sanacak.

böyle bir şey mi var ya? ama hazırlıklı olmadan çocuk yapan bir yığın insan var. benim için de anlaması zor. bir kadın olarak asla çocuk yapmayı düşünmem.

yanlış. doğa, kendi işleyişine zararlı olduğunu farkettiği her özelliği yok edip değiştiren bir kurguyla çalışır. kadın biyolojik saatinin doğal yaşam için tehlike olduğu savı doğru olsa, kadının doğurganlık yeteneğinin gitgide azalması yolunda bir süreç yaşanırdı.. evrimsel olarak böyle bir durum gözlenmemiştir..

kadınlar, büyülemeyi unuttukları ölçüde, nefret etmeyi öğrenirler. - nietzsche

kadınlara biyolojik saati veren zaten bir anlamda dünya değil mi. dünya dediğimiz şey bir anlamda doğa değil mi..doğa kendi yarattığını kendisi için zararlı bulduğunda onu dönüştürerek değiştirecek süreçler geliştirir. demek ki, ya zararlı görmüyor, ya da süreci biz görüp kavrayamıyoruz..

böyle bir gerçeklik var ya da yok tartışılır ama bazı kadınların doğurganlıklarını kaybetmelerine (menopoz) yakın evlenme isteklerinin artmasına çoğu kez şahit olmuşuzdur. bu da bazı kadınların evlenme süreçlerini, biyolojik saatlerine göre planladıklarını gösteriyor. gez dolaş eğlen, biyolojik saat (o yaş aralığını iyi biliyorlar, tabii erkekler de biliyor) sona ermeden başlangıcına az kala evleneyim de çocuk sahibi olayım düşüncesiyle evlenmek diye bir gerçeklik var.