kadınların evlilik teklifi yapmamasının nedenleri

kadınlar bir şey başlatmak konusunda iyi değiller
onlar bitirme konusunda ustalar.

yapmak isterlerse, yüzük almak zorundalar,çiçek ve mekan ayarlamak zorundalar, organizasyonu yapmak zorundalar.
hesap ödemeyi kendine hakaret sayan piremsesler, taşın altına ellerini koyarlarmı?

bu kadar işi ve masrafı yapacak salak varken kendileri neden yapsınlar.

not : aynı kadınlar kız arkadaşlarının doğum günün vs vs gibi etkinliklerini planlamakta kaçınmazlar ama.

çok ağlıyorlar. kaos olur.

ederim, kendim de öyle “organizasyonlu” “birinin elini taşın altına koyduran” evlilik teklifi de beklemem, spontane bir şekilde verilen karar ve sonra bir yemekle kutlanan yüzük takmak bana daha samimi ve içten gelir. evlilik teklifi de ediliyomuş böyle napalım yani avcılık toplayıcı toplum vs vs işte. ağlamayın burada inceller, herkes sizin düşündüğünüz gibi insanlardan değil, bu sene erkek arkadasıma yaptıgım doğum gününü görseydiniz oturur ağlardınız. ağlak bebeler.

yapmayanlara teker teker sorarsak öğrenebileceğimiz nedenler.

yapanlar da var. sayıları erkekler kadar çok değil ama yapmıyorlar ya da hiç yok demek de doğru değil.

erkek de yapmasın zaten.
otursunlar bir gün dürüm götürürken, ağzı doluyken ikisinden biri ayranından bir yudum alsın ve nikah gününü ne zaman alıyoruz desin.
sonra da ayranlı bıyıklarıyla yemeye devam etsin.(veya ayranlı bıyık bölgesiyle)
*

bu ağalık düzenine son vereceğiz arkadaşlar kızlar gelip bizi anamız dan isteyecek.

direne direne kazanacağız.

kadın egemen bir toplumda erkeklerin ne kadar ezildiğinin bir kanıtı.

kadın ne yapsa aaa olurmu aaa kadın nasıl yapar ayıp degilmi diye ataerkil zihniyetlerinizle arkalarından herturlu lafı edip küfürleri saydırıp sonrada neden teklif etmedi demekte ne bileyim. yapan ve elalem nedir diye düşünmeyen cesur kadınlara da selam verirsiniz artık bu kadar konuştuktan sonra

yapıyorlar efendim. sadece size değil...

erkeklerin evlilik allerjileri yüzünden. temel sebep bu. avımızı niye ürkütelim kardeşim deli miyiz biz?

ayrıca erkek dediğimiz organizmanın kafası ters çalışır. tecrübeyle sabittir. azıcık pembe panjurlu hayal kurup bahset, yia kısmet tabi, daha erken, evlilik biraz şey yaa triplerine giriyorlar. ama o böyle bir hayal kurduğunda aynı tepkiyi ver bak nasıl paket etmeye çalışıyorlar aha hatun gidiyo ya la diye.
henüz seninle evlenmeyi düşünmüyorum, evliliğe hazır hissetmiyorum dediğim erkek arkadaşım beni daha bir ay olmadan kolumdan çeke çeke ailesiyle tanıştırmaya götürmüştü. ay nasıl korktum kafama çuval geçirip evlendirme dairesine götürecek diye.

bir diğer neden:

erkeğini şımartmamaktır. yoksa biz de ederiz evlilik teklifi. ederiz yani. ederim belki. belki.

düşünün bi dakika. hayal edin. lüks bir restoranda yer ayırtmışım. hayatımın erkeğine evlilik teklifi edeceğim. köprüden önceki son çıkış. yemeğin içine iki böbreğimi satıp aldığım taa fizandan görünen tek taşlı yüzüğü koydurtmuşum. demet akalın yüzüğü görse türkçesi düzelir. dile gelir kadın. yüzüğün ölçüsü sıradan bir hayvan toynağı ile eş değer. koca ağızlı yarim bir çırpıda yutuyor yüzükle beraber yemeği. benim evlilik hayali pert. böbreklerimin olmamasından daha çok koyar bana bu durum. "garson beey öndeki müşterinin ciğer siparişi gelmediyse bende var".

farz-ı misal gösterişten uzak, halısaha arkadaşları ile plan yapıp ona herkesin içinde evlenme teklifi ediyorum. üzerinde döş kılını kapatan forma, diz kapağının altında şortu, pembiş kramponları... hazırlıksız evlenme teklifi aldığı yetmiyormuş gibi "yaa aşkım protez tırnağım yok napıyorsun kalk çabuk yerdeeen" diyor. gel de çıldırma!
umursamıyorum tabii. cebimden yine böbreklerimi satarak aldığım yüzüğü çıkarıp, tabi yine tek dizimin üstüne yere çöküp bir iki romantik laftan sonra "benimle evlenir misin?" diyorum. arkadaşlarına doğru dönüp "ayyhh beyler sessiz olun bi dakıkaa, geliyo geliyo oluyo bu sefer" deyip "evet, evet ,evett! diye zıplıyor yerinden baldır bacaklım. sonra 1000 tane evlilik teklifi aldım storysi çekiyor. şımarıklık, görgüsüzlük had safhada. evlenip yuvamı kuracağım adama bakıyorum uzaktan. bundan çocuklarıma baba olur mu düşüncesi... ender balkır'ın ruhundaki sızı gibi boş böbrek yerlerim sızlıyor. evde kalmış halısaha arkadaşlarının bön bön bakışları arasında "aşkııımm düğünümüz ne zaman?" diye darlıyor beni. gelemem kızlar ben böyle şeylere. ben evleneceği adam evlilik teklifi aldıktan sonra şımardı dedirtmemm!

fazla yüz vermeyeceksin bu erkek milletine. kırsınlar dizlerini otursunlar evlerinde. evlilikle işi ne! işleri güçleri ne! peeeh!

#2203276 söyleyeceklerimin ancak bu kadar olabileceği konudur.

tarihin hangi aşamasında bu olay bizim görevimiz oldu bilemiyorum ama fantastik olaylar olduğu kesin*
şimdi ciddileşirsem… doğada da böyledir. çiftleşme döneminde dişi kuş için kavga eden kuşlar, dişi balık beğensin de kendisiyle çiftleşsin diye su altında değişik şekiller yapan balıklar, serengeti düzlüklerinde dişi için dövüşen hayvanlar…örnek çok. ben tabi çiftleşme dedim, hayvanlar aleminde tek taş yüzükle evlilik teklifi yok malumunuz.

yani doğa yasalarına göre hareket ediyoruz içgüdüsel olarak. belki daha modern bir türüz ama içimizde ilkellik de barındırıyoruz.

kendi deyimleriyle, ataerkillik onların da ruhuna işlemiş olsa gerek.

işinize gelmeyince ataerkillik kötü, aksi takdirde kafa rahat tabii. siz kız milletinden cidden korkulur...*