kahvaltıdan önce altı imkansız şeye inanmak

çok küçükken okuduğum, sonra dönüp bir daha okuduğum, sonra sıkılmadan birkaç defa daha okuduğum lewis caroll’un yazdığı aynanın içinden isimli kitapta geçen bir tavsiyedir.

gerçeğe inanmak kolay. yani bir şey için elimizde kanıtlar varken ona basitçe inanabiliriz. marifet imkansız olana inanmak. bu da aslında yeterince alıştırma yaparsanız göründüğü kadar zor değildir.

her sabah kahvaltıdan önce yarım saat ayırıp imkansız şeylere inanmak için uğraşırsanız bunu başarmanız işten bile değildir.

ben güzel bir çocukluk geçirdim. yaşadığım saçma travmaları, yalnız bir çocuk olmanın verdiği karman çorman bir zihni ve üç ay boyunca yatağa bağlı kaldığım o felç benzeri durumu saymazsak harika bir çocukluktu diyebilirim. harikalar diyarı gibi bir çocukluk.

yaşadığım travmalar bana çok şey öğretti. yalnız bir çocuk olmak ve üç ay yatağa mahkum olmak da beni zihninin içinde yaşamaktan hiç sıkılmayan bir adam haline getirdi. yani aslında bunları sayarsak da ben harika bir çocukluk geçirmiş oldum. bazen kendi tutarsızlığımdan ben bile sıkılıyorum.

işte o günlerde kahvaltıdan önce altı imkansız şeye inanma alıştırmalarına başladım. elbette bunu her gün yapamadım çünkü patatesli poğaça kahvaltı sayılmaz. yine de kahvaltı yaptığım sabahlar mutlaka öncesinde yarım saat ayırıp imkansız şeylere inanmayı alışkanlık haline getirdim.

mesela son seferinde inandığım altı imkansız şey şöyleydi:

1. bir gün sekizinci kat kattaki bir balkondan atlayıp dördüncü katta yaptığım şeyin çok saçma olduğuna karar verip aynı hızla geri dönebilirim.

2. elime bir spinoza kitabı alıp her cümleyi, her sözcüğü anlayarak ve yorumlayarak okuyabilirim.

3. bir göl kıyısına gidip elime aldığım yassı ve cilalı gibi duran taşı hafifçe yere doğru eğilerek suyun yüzeyine atıp yirmi kere sektirebilirim.

4. tanım yazmak için oturduğumda lafı uzatmadan, anlatmak istediğimi kısaca anlatıp tanımı bitirebilirim.

5. haruki murakami’nin 1q84 kitabını, roberto bolano’nun 2666 kitabını, albert cohen’in efendinin güzeli kitabını okuyup bitirebilirim.

6. sadece tek bir gece, yalnızca bir gece yatağa uzandığımda göğsümde büyüyüp duran ve beni sürekli rahatsız eden, neden olduğunu bilmediğim ama çocukluğumdan beri onlarca neden uydurduğum o huzursuzluktan kurtulup sakince uyuyabilirim.

dünyanın en muazzam fikirlerinden biridir. hayatımda en çok etkilendiğim çocuk kitaplarından biri olan alice harikalar diyarında sayesinde hayatıma katılmıştır bu fikir. disiplinli biri olmadığımdan, kahvaltı da yapmadığımdan pratikte uygulayamıyorum ama ne zaman umutsuzluğa düşsem anımsayıp yeni bir imkansıza inanıyorum. çünkü cansever'in dediği gibi, ne gelir elimizden insan olmaktan başka...