1.
bir federico garcia lorca kitabıdır.
everest yayınları açık hava serisinden açıl hava’da bir oyun başlığı altında çıkan eser büyük şair ve oyun yazarı ve de komple sanatçı olan federico garcia lorca’nın yine ölüm ve insan ilişkileri ile haşır neşir olduğu etkileyici tiyatro oyunudur.
lorca sadece şair ve oyun yazarı değil aynı zamanda bir ressam ve bir müzisyendir. eşcinselliği yüzünden kilise tarafından öfkeyle izlenen bir adamdır ama geri adım atmaz. general franco denen iblisin canını sıkan eserler vermekten asla korkmaz. ve böyle bir adamın franco’nun köpekleri tarafından öldürülmemesi zaten düşünülemezdi.
bu eserinde lorca bir kan davasının gölgesinde başlayan ve düğüne kadar giden bir ilişkiyi irdeler. kitabın en başından itibaren bir bıçak imgesi okuru ve oyuncuları hiç yalnız bırakmaz. kızla erkek aşık olur, kan davası herkesin ağzındadır, daha çok damadın annesinin ağzındadır, soluğu kesilen atın yelesinde ve en sonunda tekrar ortaya çıkmak üzere dinlenmeye çekildiği eski bir aşkın cumbasında.
bıçak kanlı bir düğünde olmazsa olmazdır.
everest yayınları açık hava serisinden açıl hava’da bir oyun başlığı altında çıkan eser büyük şair ve oyun yazarı ve de komple sanatçı olan federico garcia lorca’nın yine ölüm ve insan ilişkileri ile haşır neşir olduğu etkileyici tiyatro oyunudur.
lorca sadece şair ve oyun yazarı değil aynı zamanda bir ressam ve bir müzisyendir. eşcinselliği yüzünden kilise tarafından öfkeyle izlenen bir adamdır ama geri adım atmaz. general franco denen iblisin canını sıkan eserler vermekten asla korkmaz. ve böyle bir adamın franco’nun köpekleri tarafından öldürülmemesi zaten düşünülemezdi.
bu eserinde lorca bir kan davasının gölgesinde başlayan ve düğüne kadar giden bir ilişkiyi irdeler. kitabın en başından itibaren bir bıçak imgesi okuru ve oyuncuları hiç yalnız bırakmaz. kızla erkek aşık olur, kan davası herkesin ağzındadır, daha çok damadın annesinin ağzındadır, soluğu kesilen atın yelesinde ve en sonunda tekrar ortaya çıkmak üzere dinlenmeye çekildiği eski bir aşkın cumbasında.
bıçak kanlı bir düğünde olmazsa olmazdır.
devamını gör...
2.
bodas de sangre*
kanlı düğün, 1932'de ispanyol yazar federico garcia lorca tarafından yazılmış bir tragedya oyunudur. yasak aşk, tutku, aile ve toplumsal baskı gibi evrensel konular etrafında şekilleniyor ve aynı zamanda mitoloji, yerel halk kültürü ve sembolizm etkisinde unsurlar barındırıyor. şiirsel ve abartılı bir anlatım dili var.
üç perde ve yedi tablo olarak düzenlenen oyun, lorca'nın köy trajedileri üçlemesi'nin ilkidir.1930lar endülüs'ünde geçer.
karakterler;
damat
gelin
leonardo
anne
gelin'in ablası
leonardo'nun karısı
leonardo'nun kayınvalidesi
hizmetçi kız
komşu kadın
kızlar
ay ışığı
oduncular
ve azrail.
lorca oyunda giderek artan bir dramatik aksiyon inşa ediyor. ilk perdede düğün öcesi gerilim, karakterlerin geçmiş travmaları, yasak aşk, toplum normları, kişisel arzu arasındaki çatışmayı işler. ikinci perdede bu çatışmaları gün yüzüne çıkarır ve üçüncü perdede ise ölüm ile bitirir.
oyunda trajik olayların beslendiği yer, gelin ve leonardo arasındaki yasak aşk ve tutkudur. bu aşk, evlilik kurumu ve toplumsal normlarla çatışma halindedir. toplumsal kuralların bireylerin arzuları üzerindeki baskısına yer verilir. evlenme zorunluluğu,aile onuru, toplumsal beklentiler gibi konuların karakterlerin üzerindeki baskısı, özellikle kadının toplumun biçtiği rollerde sınırlandırılmasına değinir. bir yandan da kaderci bir bakış ile ele alınmıştır olaylar örgüsü ve karakterler acı ve ölümle yüzleşirler.
oyunda adı olan tek karakter leonardo'dur. yani hikayenin merkezi aslında leonardo'dur ve bütün olaylar onun etrafında şekillenir. özgür irade ve başkaldırının temsilcisidir. gelin ise daha çok arzuları ve toplumun kendisinden beklentileri arasında şıkışan, sürekli bir i çatışma halinde olsa da hem asilik hem de masumiyet simgesi olarak ele alınmış. anne karakterinde de, lorca'nın, ispanyol kırsalından etkilenmesinin izlerini taşır. oyunda töre, aile bağları, ölüm, haysiyet, onur gibi temalar anne üzerinden aktarılır.
genel olarak insan doğasının ve arzularının törelerle çatışmasını, törelerin ve geneleklerin bireysel arzularla çatışma halinde olduğunu ve insanlara mutluluk getirmeyeceği düşüncesi işlenir kanlı düğün'de. 1930'lar endülüsünde, kendisi de bir eşcinsel olan ve kilise tarafından pek de sevilmeyen lorca, üçleme serisi boyunca ölüm, kurallar ve arzular arasındaki çatışmalar, aile ilişkileri gibi temalar üzerinden insan ilişkilerindeki çatışmayı da kanlı bir şekilde anlatır bize.
gelin'in tiradına da banalım...
bırak vursun!
beni öldürsün diye geldim buraya, beni onlarla beraber kaldırsınlar diye! ama onun elleriyle değil; kancalarla, orakla hem de zor kullanarak kemiklerimi kırasıya…
bırak vursun! bilsin ki temizim ben! bilsin ki çıldırmış olabilirim ama göğüslerinin aklığını hiç bir erkeğe açmamış bir kız olarak gömebilirler beni…
ötekisiyle kaçtım.. kaçtım! sen olsan sen de giderdin …
içi dışı yarayla dolu, arzudan yanıp tutuşan bir kadındım ben…oğlunsa kendisinden çocuklar, toprak, sağlık umduğum bir avuç suydu.
ötekisiyse çalılıklarla tıkalı karanlık bir ırmaktı. sazlıkların fısıltısını ,mırıltılı türküsünü getiriyordu bana.. soğuk sudan küçük bi çocuğa benzeyen oğluna uydum ben de, ötekisiyse yüzlerce kuş saldı üzerime; bu kuşlar yollarımı tuttular beyaz beyaz kırağı bıraktılar yaralarımın üzerine…
istemezdim! unutma ki bende istemezdim! oğlun benim yazgımdı ,ona ihanet etmiş değilim! ama öbürünün kolları denizin itmesi, boğanın çekmesi gibi sürüklüyordu beni! her zaman da sürükleyecekti! her zaman! kocamış bir kadın olsam da ,oğullarımın oğulları saçlarımdan tutsa da...
sus..! sus! al öcünü al karşındayım! bak boynum ne kadar yumuşak, bahçendeki bir yıldız çiçeğini kopartmaktan daha az zahmet ister.. ama onurumla oynama! temizim ben ,yeni doğmuş bir kız çocuğu kadar temiz, bunu sana ispatlayacak kadar da güçlü! hadi yak ateşi! yak! içine ellerimizi sokalım. sen oğlunun adına, ben vücudum adına. elini ilk çeken sen olacaksın.
kanlı düğün, 1932'de ispanyol yazar federico garcia lorca tarafından yazılmış bir tragedya oyunudur. yasak aşk, tutku, aile ve toplumsal baskı gibi evrensel konular etrafında şekilleniyor ve aynı zamanda mitoloji, yerel halk kültürü ve sembolizm etkisinde unsurlar barındırıyor. şiirsel ve abartılı bir anlatım dili var.
üç perde ve yedi tablo olarak düzenlenen oyun, lorca'nın köy trajedileri üçlemesi'nin ilkidir.1930lar endülüs'ünde geçer.
karakterler;
damat
gelin
leonardo
anne
gelin'in ablası
leonardo'nun karısı
leonardo'nun kayınvalidesi
hizmetçi kız
komşu kadın
kızlar
ay ışığı
oduncular
ve azrail.
lorca oyunda giderek artan bir dramatik aksiyon inşa ediyor. ilk perdede düğün öcesi gerilim, karakterlerin geçmiş travmaları, yasak aşk, toplum normları, kişisel arzu arasındaki çatışmayı işler. ikinci perdede bu çatışmaları gün yüzüne çıkarır ve üçüncü perdede ise ölüm ile bitirir.
oyunda trajik olayların beslendiği yer, gelin ve leonardo arasındaki yasak aşk ve tutkudur. bu aşk, evlilik kurumu ve toplumsal normlarla çatışma halindedir. toplumsal kuralların bireylerin arzuları üzerindeki baskısına yer verilir. evlenme zorunluluğu,aile onuru, toplumsal beklentiler gibi konuların karakterlerin üzerindeki baskısı, özellikle kadının toplumun biçtiği rollerde sınırlandırılmasına değinir. bir yandan da kaderci bir bakış ile ele alınmıştır olaylar örgüsü ve karakterler acı ve ölümle yüzleşirler.
oyunda adı olan tek karakter leonardo'dur. yani hikayenin merkezi aslında leonardo'dur ve bütün olaylar onun etrafında şekillenir. özgür irade ve başkaldırının temsilcisidir. gelin ise daha çok arzuları ve toplumun kendisinden beklentileri arasında şıkışan, sürekli bir i çatışma halinde olsa da hem asilik hem de masumiyet simgesi olarak ele alınmış. anne karakterinde de, lorca'nın, ispanyol kırsalından etkilenmesinin izlerini taşır. oyunda töre, aile bağları, ölüm, haysiyet, onur gibi temalar anne üzerinden aktarılır.
genel olarak insan doğasının ve arzularının törelerle çatışmasını, törelerin ve geneleklerin bireysel arzularla çatışma halinde olduğunu ve insanlara mutluluk getirmeyeceği düşüncesi işlenir kanlı düğün'de. 1930'lar endülüsünde, kendisi de bir eşcinsel olan ve kilise tarafından pek de sevilmeyen lorca, üçleme serisi boyunca ölüm, kurallar ve arzular arasındaki çatışmalar, aile ilişkileri gibi temalar üzerinden insan ilişkilerindeki çatışmayı da kanlı bir şekilde anlatır bize.
gelin'in tiradına da banalım...
bırak vursun!
beni öldürsün diye geldim buraya, beni onlarla beraber kaldırsınlar diye! ama onun elleriyle değil; kancalarla, orakla hem de zor kullanarak kemiklerimi kırasıya…
bırak vursun! bilsin ki temizim ben! bilsin ki çıldırmış olabilirim ama göğüslerinin aklığını hiç bir erkeğe açmamış bir kız olarak gömebilirler beni…
ötekisiyle kaçtım.. kaçtım! sen olsan sen de giderdin …
içi dışı yarayla dolu, arzudan yanıp tutuşan bir kadındım ben…oğlunsa kendisinden çocuklar, toprak, sağlık umduğum bir avuç suydu.
ötekisiyse çalılıklarla tıkalı karanlık bir ırmaktı. sazlıkların fısıltısını ,mırıltılı türküsünü getiriyordu bana.. soğuk sudan küçük bi çocuğa benzeyen oğluna uydum ben de, ötekisiyse yüzlerce kuş saldı üzerime; bu kuşlar yollarımı tuttular beyaz beyaz kırağı bıraktılar yaralarımın üzerine…
istemezdim! unutma ki bende istemezdim! oğlun benim yazgımdı ,ona ihanet etmiş değilim! ama öbürünün kolları denizin itmesi, boğanın çekmesi gibi sürüklüyordu beni! her zaman da sürükleyecekti! her zaman! kocamış bir kadın olsam da ,oğullarımın oğulları saçlarımdan tutsa da...
sus..! sus! al öcünü al karşındayım! bak boynum ne kadar yumuşak, bahçendeki bir yıldız çiçeğini kopartmaktan daha az zahmet ister.. ama onurumla oynama! temizim ben ,yeni doğmuş bir kız çocuğu kadar temiz, bunu sana ispatlayacak kadar da güçlü! hadi yak ateşi! yak! içine ellerimizi sokalım. sen oğlunun adına, ben vücudum adına. elini ilk çeken sen olacaksın.
devamını gör...