kapılarınızın önünde ayrık otu bitsin
başlık "insan olun biraz" tarafından 16.08.2022 18:36 tarihinde açılmıştır.
1.
balkanlarda kullanılan bir bedduadır.
dünya edebiyatının en büyük isimlerinden biri olan ve okuduğum her kitabıyla kendisine olan hayranlığım katlanarak artan ismail kadare'nin bir sahafta bulup iştahla okumaya başladığım kosova'ya üç ağıt isimli kitabında savaş sonrası bir şehre sığınmaya çalışan bir grubun içeri alınmadıkları için onları korktukları için ölüme terk eden şehir halkına ettikleri beddua hala kullanılıyor mu, emin değilim.
bu tür bedduaların da edebi bir yanı olduğunu düşünürüm hep. yaşar kemal'in çukurova'da kullanılan zulmün artsın bedduasından bahsettiği denemesini okuduğum zaman da aynı estetik mutluluğu duymuştum.
bu beddua ayrık otlarının istilacı bir tür olması ile ilgili. baş edilmesi oldukça güç olan ayrık otları köklerinden tamamen temizlenmedikçe yeniden ve yeniden sürgün vermeye devam edecektir.
ayrıca görüntü itibariyle kendinden daha güzel sayılan ve insanlar tarafından çokça önemsenen bitkilerin yaşam alanlarına müdahale edip onları öldürmesi de cabası. evlerinin önünü ayrık otları sarmış insanlar estetik açıdan pek de mutlu olmayacaklardır.
bu bedduanın 28 temmuz 1389 tarihinde sırp, boşnak, arnavut ve romenlerden oluşan bir balkan hristiyan ittifakının sultan murad komutasındaki osmanlı ordusu tarafından bozguna uğratılmasının ardından gelişen olayların anlatıldığı bir öyküde kullanılması da ayrıca dikkat çekici.
dünya edebiyatının en büyük isimlerinden biri olan ve okuduğum her kitabıyla kendisine olan hayranlığım katlanarak artan ismail kadare'nin bir sahafta bulup iştahla okumaya başladığım kosova'ya üç ağıt isimli kitabında savaş sonrası bir şehre sığınmaya çalışan bir grubun içeri alınmadıkları için onları korktukları için ölüme terk eden şehir halkına ettikleri beddua hala kullanılıyor mu, emin değilim.
bu tür bedduaların da edebi bir yanı olduğunu düşünürüm hep. yaşar kemal'in çukurova'da kullanılan zulmün artsın bedduasından bahsettiği denemesini okuduğum zaman da aynı estetik mutluluğu duymuştum.
bu beddua ayrık otlarının istilacı bir tür olması ile ilgili. baş edilmesi oldukça güç olan ayrık otları köklerinden tamamen temizlenmedikçe yeniden ve yeniden sürgün vermeye devam edecektir.
ayrıca görüntü itibariyle kendinden daha güzel sayılan ve insanlar tarafından çokça önemsenen bitkilerin yaşam alanlarına müdahale edip onları öldürmesi de cabası. evlerinin önünü ayrık otları sarmış insanlar estetik açıdan pek de mutlu olmayacaklardır.
bu bedduanın 28 temmuz 1389 tarihinde sırp, boşnak, arnavut ve romenlerden oluşan bir balkan hristiyan ittifakının sultan murad komutasındaki osmanlı ordusu tarafından bozguna uğratılmasının ardından gelişen olayların anlatıldığı bir öyküde kullanılması da ayrıca dikkat çekici.
devamını gör...
2.
çiftçilere edilebilecek en kötü bedduadır belki de... ben de balkan göçmeniyim ve çocukluğum, trakya'nın bir köyünde geçti. bizimkilerin o zamanlar dönüm dönüm tarlaları vardı. tarlaya yeni bir ürün ekmeden önce tarlanın her türlü zararlı ottan arındırılması gerekir. işçilerimiz vardı elbette ama onların yanında annemlerle biz de tarlayı çapalamaya giderdik. işte o zamanlar ayrık otunun ne menem bir şey olduğunu öğrenmiştim. çapayı vurdukça ayrık otunun kökünü çıkarmanın imkansız olduğunu düşünüyordum çünkü toprağa öyle sımsıkı tutunan bir bitki ki hiçbir zaman "ohh tarlayı çapaladık, artık ayrık otundan kurtulduk." diyemezsiniz. illaki bitkinin toprağın altında kalmış olan bir kökünden birkaç haftaya tekrardan büyüyüp tarlaya yeni ekilmiş olan bitkilerin * kökünü sarıverirdi. o zaman yine tarlayı çapalaması için işçiler tutulurdu. yani mahsul büyüyüp koparılacak hale gelene kadar ayrık otları büyüdükçe bu çapalama seansları tekrarlanırdı...yeni ürün ekilmeden yine tarlanın bir nebze ayrık otundan arındırılması için çapalandığını belirtmeme gerek yok herhalde. çiftçileri sonsuz döngüye sokan bu ayrık otu, aynı zamanda trakya'da "toplumdan aykırı davranışları olan, her şeye itiraz eden, daha doğrusu sevilmeyen kişiler" için de metaforik olarak kullanılır ve o kişilerin "ayrık otu gibi" oldukları düşünülür.*
devamını gör...