kendi yarattığı karakterden nefret eden yazar

başlığı yazar diye açtım ancak senarist te olur burada önemli olan hayali bir baş karakter yaratması. bu yazarımız bir baş karakter yaratır bunu bir evrene koyar. biz de tanımaya başlarız. yan karakterleri, hayatı baş role çekilmez kılmak için tasarlamış gibidir. vicdansız, megaloman, kötü niyetli, aptal gibi tiplemeleri serpiştirir. daha sonra zorluk üstüne zorluk bela üstüne bela durumları yaratır baş role, zeus'un şimşek atışı gibi gönderir de gönderir. ancak yürüyordu, saksı düştü, işten kovuldu, karısı evden attı diye seri yazması artık durumu dramatik değil komik hale getireceğinden iyiye gidecekmiş izlenimi verdiği olaylar da yazar arada. sonra sözde biz ürünü tüketenleri şaşırtıp ters köşe yaparak durumun sonunu, gelen bir dış etkenden dolayı gene kötü yapar ve karakteri yıkıverir. baş rol ne yapsa kazanamayacak çünkü yazarımız kararlı nasıl nefret ediyor. bunu bazı dram kitaplarında, polisiye eserlerde en çok ta bir takım korku filmlerinde görebilirsiniz. mesela korku filmlerinin çoğunun sonunda baş karakter öldürülür ancak düşmana fiske zarar bile veremez. yazar, o noktaya kadar da fiziksel, psikolojik her türlü zararı kendi yarattığı karaktere yaşatmak için adeta and içmiş gibidir. kendisine şunları söylemek istiyorum: lan vicdansız kendi yarattığın başrolle hiç mi empati kurmazsın, sen kalemi oynattıkça adam tüm gücüyle mücadele ediyor hadi şimdi çocukluk arkadaşına araba çarpsın yazıyorsun, neyse ki senin gibi yazarlardan çok yok kişisel kin besliyorum olum sana, vicdansız istatistik de bilmeyen -hepsi üst üste nasıl gelsin- vasat herif seni. bununla aynı masada çay bile içmem ben*. akıllı ol sev azıcık yarattığın karakteri adil ol adil.

çoğu zaman başıma gelen olaydır. yazarken kaşlarım çatık, dişlerim birbirine kenetlenmiş şekilde bulurum kendimi.

ben bunu yapamam karakterimi hep bir noktada kendimle özdeştirmemden ötürü. her ne kadar pislik bir insan yazmam gerekse bile kendime temas eden bir kısım mutlaka bırakırım karakterin üstünde. şimdiye kadar öyle oldu en azından.