dartvader yazar profili

hanım arkadaşına güzel gözüksün görevi üstleniyor.

tamam gerçekçi oyun simulasyon bile denebilir. evet kar atmosferi mükemmel mekanikleri iyi. ama kardeşim ben bu kadar gerçekçilik istemiyorum mecbur adamımıza erzak, teçhizat, malzeme yükleyeceğiz ama bu adam yüklendikçe salyangoz hızıyla ilerliyor. bazen öyle yavaş ilerliyor ki motion sickness'ım da azıyor maalesef ekrana bakamıyorum mola veriyorum. şu adama çok değil bakın yüzde 20lik bir hızlandırma eklesek şahane olacak. hızlandırma modu varmış galiba da uğraşmadım. bu arada buhar tünelleri leş gibiydi sıkıntıdan oyuna bir sene ara vermiştim, o ne biçim bölüm.

geldi bence de. ama yaş geldi diye de fellik fellik eş arayıp hemen her görüştüğünü de hemen evleniriz gibi bakmanın da uyumlu eş getireceğini sanmam. sadece biraz daha gözünü açarsın daha sosyalleşirsin bi bakınırsın etrafa. hiç bulamayadabilirsin ama hayat ta eş çocuktan bilmem neyden ibaret değil. hayat fırsatlarla dolu bir yolculuk yeni tecrubeler, keşifler, insanlar. hedeflerine ulaşıp tatmin edici bir hayat yaşamak için çabalamaya devam edersin.

30una az kalmış biri olarak 27'den sonra fark etmemek imkansız. yüzde ufak kırışıklar belirir aynada noluyor falan dersin ufak tefektir ama artık 20 yaşında görünmemenin sebebidir. kimi insanın saç sakalında beyazlarda artış görünür. vücut öyle değil ama beslenmene dikkat edip spor yaparsan her yaşından daha dinç hissediyorsun bu yaşların da böyle bir güzelliği var.

tembellik, ertelemek ve bunun türevi eylemler.

çok güzel yazıları olan okuması keyifli entelektüel bir sözlük yazarı. keşke dönse. yahut ekşi nicki vs bilen varsa turunculandırsın lütfen.

at ve neden tereddütte olduğunu kendin gör. muhtemelen soğuk bir cevap alacaksın. ancak kafanda kurup büyütmekten çok daha evladır. yalnız kimseyi de fazla darlamayın.

bırak kaynak okumayı vikipedideki açıklamasını dahi okumadan bir cümle alıp copy paste yapacaksanız yapmamanız gereken.

beni beğeneni ben beğenmem benim beğendiğim ise beni beğenmez diyerek gençliğin en büyük bekarlık sebebini özetleyen filozof ve sanatçıdır. bombabomba ve facebook şarkılarıyla flört konusunda ufuk açmıştır.
aha elekro gitar bile çalıyor adam daha napsın lol.

old'lar bilir her yıl aynı muhabbet oluyordu. farklı görüşler olurdu. yaz geldi herkes tatilde ya ondan gibi bir takım iyimserler olurdu. kimi yapıcı eleştiri yapardı işte iyi yazarları şöyle çekeriz şu yöntemle yazmayı teşvik ederiz vb. kimi de sorgulamak sizin ne haddinize falan filan diyordu lol. o güzel yazarlar o güzel atlara binip gittiler. çoğunluğu esas amac kız/erkek düşürmek olan ve/veya instagramı buraya taşımak olan tayfa kaldi mlsf.

edit: gojirasız olmaz idi. videosu ile vurucu.

yalnızlığın tanımına göre değişir. bazıları sevgilisizliği yalnızlık olarak tanımlıyor. benim tanımım bu değil. haftasonları görüşebileceğin sizinle benzer yollarda birbirinizin beynini sevdiğiniz insanların olmayışı yalnızlıktır. sırrına geçer isek insan etkileşiminde survival modda iseniz geçmiş olsun arkadaş edinmeniz çok zor. derdim ne deyip psikoloji kitaplarını karıştırdığınızda sosyal izolasyon şemasının sizde olduğunuzu fark ederseniz işiniz zor.
karşıdaki insanı tanıyıp tamam bununla anlaşırız demeniz epey bir süre alabilir. gene de uzun süre aynı şehirde iseniz öyle ya da böyle bir iki arkadaş edinirsiniz genellikle. daha beter kombinasyonu yeni bir şehirde ve iş çevreniz dışında hiç çevreniz olmaması işten kimseyle samimi olma isteğinizin olmaması ve ek olarak survival modda iseniz alın size nur topu gibi garanti yalnızlık. hayal edersiniz haftasonu arkadaşlarla dışarı çıksak cafeye puba gitsek konuşsak gülüşsek bir konulara kafa patlatsak birbirimizi desteklesek ve yıllar içinde değişimlerimizi görsek onlar bizim göremediklerimizi bize söylese biz onlara göremediklerini göstersek, birbirimizi tuhaflıklarımızla kabul etsek arada dalgamızı geçsek.. zaten zaman çok hızlı akmakta niye bilmiyorum iş dışında zamanlarımızı dostlarla dost meclisinde geçirsek dersiniz. allah olmayana da dost(lar) versin arkadaşlar.

vazgeçersen de gelmiyor. belki vazgeçersem bu defa gelir diye de şeyapmayın yani lol.

geçen iş yerindeyken acaba ocakta bi şey mi unuttum derken kendisi aklıma geldi*. çok sıkıntıda olduğum bir dönem mesaj atmıştı. sağolsun gerçekten iyi gelmişti düşünceleri. geçen depremden sonra mesaj göndermeye çalıştım lakin mesaj alımı kapalı idi. daha çok irtibatta kalmak isterdim. çok değerli birisi, yolu önü açık olsun.

acını efendi efendi çekebilmek.

gece uykundan uyandıracak kadar, gündüz göğsüne oturacak kadar acı çektiğinde bunu bir madde, insan, din vb ile uyuşturmadan çekebilmek.

ne alkol, ne sigara, ne boş flört denemeleri, ne arkadaşlara anlatmak, ne dua etmek, ne aileyi aramak. son 3ü nispeten kötü görünmüyor lakin her zaman paylaşmak istemezsin acını, sırf biraz hafiflesin diye istemeden anlatmaya mecbur kalmayacak kadar güçlü bir ruh.

acı çekmek kolay değil ama bir şeye bulaşmadan acı çekmekle arasında ciddi bir fark var. insanın kendine saygısını da belirler. nietzscheyi seviyorum bunu kutsadığı için tıpkı yaşamayı aşağılamak yerine kutsadığı için olduğu gibi.

toplumun yarısını oluşturan bireylerin toplumu oluşturan işlerin hiçbirinde yer almamasının mantıklı bir tarafı yok. diş ipi kullanan, 9-6 çalışıp arada tatile giden, seksi bile çoğalmak için değil keyif için yapan, yaşam alanı beton yapılar olan, gıda denen enerji ihtiyacını karşılamak için olan yapıyı doğrudan almak yerine envai çeşit baharatla ve kızartarak alan 2023 sapiensinin doğanın kanunu bu demesi de ayrı bir saçmalık. neyin doğaya uygun ki kadının çalışması bu sistemde doğaya çok aykırı gözüküyor? kabileden, yerleşik hayattan krallardan demokrasiye geçtiğimiz yapılar kast ediliyorsa 12000 yıllık tarihi var 250000 yıllık insanlık tarihine göre de çok az bir süre. ki tarla işi olsun, tekstil olsun, hemşirelik vb o anki topluma göre kadınlar gene iş gücüne illa katıldı.

senin doğan ağaçla, toprakla hayvanla yaşaman kendini koruman beslenmen çoğalman ve en temelde hayatta kalmanı söylüyor. sen trendyoldan airfry indirimi kovalıyorsun dogana ters gelmiyor ama çalışan doktor, mühendis, yazar hayatina doğrudan dolaylı faydası olan kadınlar sana ters geliyor enteresan.
ayrıca bir kadının bebeğine bakması bir müddet iş hayatına mola verdirtmesini gerektirebilse de ömrü boyunca çalışmasına bir engel değil.

hayata bir anlam bulmak.
bir şeyler bulduğumu sanıyordum, bulamamışım. bu karamsarlıkla yazılmış ağlama yazısı değil dürüst über sübjektif uzun bir yazı, pas geçilebilir.
hayata bir anlam bulmak. eskiden insanlar için din ve tanrı idi çoğunlukla bu anlam. neden dünyaya geldikleri ne için yaşayacakları ve ne için ölecekleri belliydi.
sonra din ve inanç anlayışı değişti dünyada. özellikle aydınlanma çağı ve dünya savaşlarından sonra.
nietzche de fark etmişti bu anlamsızlığı. artık tanrı din değildi mana insanlar buna eski zamanlardaki gibi inanmıyorlardi. üst insan kavramını ortaya attı. kendinden yüce olanı yaratmak, dogmalar ve din levhalarını referans almak deĝil kendi olabilmek acıdan kaçmayan onunla yüzleşen yaratan doğuran cesur insan.
inanmıyorsan ve hayatta kalabilecek kaynağın varsa ister istemez bunları düşünüyorsun.
madem burdayım, ne yapmalıyım? ne anlamlı ney buna değer? pek anlamlı bir şey görünmüyor öyle yaşayip gideyim mi içimde bir sızı oluyor ama.
düşündüm aradım ve bir süre inandım tanrıya. bir süre için panenteist bir evren ve tanrı tasavvurum vardı.
tanrı biliyor, tanri isterse olur. uzaklara giden bir dostun var mesela tanrı belki karşılaştırır tekrar sizi. ama bir baktım ki içime inanmıyormuşum bunun olacağına.
özgür olmayan bir miktar iradelerimiz var. bir şeyler yapıyoruz ama çok şeyi de yitiriyoruz. çevreyle öyle iç içeyiz ki bireyliğimiz sandığımızdan çok daha az. çevresiyle o an ki zamanla tümleşik canlılar. sosyalleşmemenin kendini anlatamamanın ve anlamamanın acısı öyle büyük ki. bir mana aradım varoluşuma, bulamadım. mana aramanın gereksizligine inandım bir süre ama baktım ki zihnimin arkasında gene arıyorum. bir şeylere bakıyor ve örüntüler çıkarmaya çalişıyorum zihnim böyle işliyor. insan böyle çalışıyor.
bir sebep arıyorum bir mana bir hedef.
şimdi kariyer ve kişisel kendimi yetiştirmeye dair hedeflerim var tabi uğraşıyorum ve buna devam da edeceğim ama sonunda bir yere bağlanıyor mu bunlar hayır. karamsar değilim hayır ama şu hayata çocuk getirmenin aşırı bencillikten başka bir şey olmadığını düşünüyorum mesela. tabi ki o doğan canlıyi seveceksiniz bir bağ ama acı ve ölüm var sonunda. bir mana bulamadım ki bunlara ne yokluğa ne varlıga ne neyin aslında ne olduğuna bir inancım var.
yazarken gene bi çeşit fikirler geliyor aklıma yazmanın güzelliği işte.
binlerce yıldır insanlar neden bir şeylere inandı bu kadar kompleks fonksiyonel ve öleceğini kaybedeceğini bilen bir beyin ve anlam arayan haksızlığı gören empati yapan ağlayan bir varlık. bazen çok kızsak ta kimi insanlara neredeyse tamamının icinde bir acı, bir inanç ve çaba var. inandı bu insan daha iyi olacagına ve inandı bu yaşadıklarının bir şeyin planı olduğuna. görmese de inanmak, aksi devam etse de inanmak. genellemek yaşamı bütünü ile öyle imkansız ki vücut baska beyin başka evren başka hepsinde bağlantili da olsa bir şeyler başka doğrular başka işlemler var.
mesela desem ki kas yaparken uzun bir süre hiçbir şey görmeyeceksin somut ama kaslarını çaliştırmaya devam edeceksin inanacaksın o vücudun kaslarının gelişeceğine ve birgün gelişecek hayat ta böyledir inanacaksin sen de buralarda bir mana olduğuna ve okuayacaksın düşüneceksin seveceksin sonunda göreceksin. mi? sapla saman birbirine mi karışıyor zorla sıkıp mana suyu mu çıkarıyorum bir şeylerden? belki de. deliller olmaksızın bir şeylere inanmak öyle zor ki.
-
şuan tek bildiğim doğayı, insanı evreni, ay'ı, güneş'i, kendini, nebulaları ve ağaçları big bangle var olmuş olanları sevmeksizin yaşamak öyle çekirdeksiz bir kabuk gibi ki. kendinden bir miktar çıkabilmek biraz dışarıdan bakış. sevmeyi öğrenmeden sevmeye cesaret edemeden ölmek istemem. kolay değildir bu göründüğü gibi, zaman zaman kaybetmek gibi ağır bir bedeli de olabilir bilirim.

uçan yazarlarla ilgili niye uçtu tarzı başliklar entryler olurdu. pavlovun göbeği ya da yoldaş tansiyon fazla yüksekse bir açıklama yapardı. bu yüzden uçurduk derlerdi. sonra vay tanıyamamışız böyle bilmezdik tarzi girdiler olabiliyordu duruma göre.

bir metalhead olarak bırakayım bi kaç tane. tempoyu yükseltip düşürdükleri ve gitar rifflerini adeta raks ettirdikleri için 10 dk üzeri olanlar ayrı iyi oluyor.