(1. bölüm)
(bölüm adı: başka frekans - erkan)

parkta sevgilisiyle vanilyalı dondurma yerken gözü güzel bir kıza kaydı diye sevgilisinden sert bir tokat yedi. eli de amma ağırmış sevgilinin. neyse, o tokat kulaklarını periyodik aralıklarla çınlatırken sevgilisi atağa kalkmış at gibi bir anda şahlanıp gitti. gencecik adam zaten soğuk havada yüzü gözü donmuşken bir de tokat gelince acısını daha çok hissetti. hani soğukla tokat şiddeti birleşmese neyse.

yolda ağır ağır yürürken (bkz: özdemir asaf)'ın konuya çok uygun olan (bkz: başka frekans) şiirini sessizce mırıldandı. mırıldanırken de "ulan başka frekans sözü veya ana fikri bu şiirin neresinde?" diye beyin jimnastiği yaptı.

"vurdun, acısı geçmedi daha
biliyorum, geçecek
ama öyle ağır konuştun ki ardından
o, gittikçe gerçek"

hâlbuki sevgilisi konuşmamıştı bile. işini sessiz psikopatlar misâli halletmiş ve gitmişti. sevgilisinin konuşmasına öylesine açtı ki sevgilisinin konuşmadığını, ona duyarsız kaldığını, ilgi alanlarının meridyenlerce öteye kaydığını kabullenemezdi ve kendince bir varsayım üretti. keşke ağır konuşsaydı sevgili görünümlü yabancısı. hiç konuşmamaktan yeğdir.

düşüne taşına gitti eve. saat olmuştu 20.38 ve daha yemek bile yememişti. buzdolabındaki sibirya soğuklarına alışabilecek düzeyde bir tencere makarnayı alıp bir kısmını tabağa koydu. yanına da buz gibi kola. oh be hayata bak, biz de brokoli kereviz bezelye. imreniyorum lan sana genç! neyse, makarna ve kolasını alıp televizyonu açtı. 76. kanalı, yani (bkz: lig tv)'yi açtı ve ayaklarını uzattı. (bkz: eskişehirspor) - (bkz: kardemir demir çelik karabükspor) maçı açıktı. kardemir demir çelik karabükspor bir tekerleme değil, takım ismi. (bkz: erkan zengin) messivari çalımlarıyla bir süvari gibi rakip kaleyi parçalamaya gidiyor, gencimiz de hayretle bakıyordu. ne var olm öyle bakacak, mahalle maçlarında hepimiz messiyiz zaten. bir pozisyon geldi ve erkan zengin kıvrak çalımlarının ardından kaleye güzel bir şut çekti, ağları aldı.

adamın makarnası ve kolası bitmişti, tabak ve bardağı mutfağa götürmeye tenezzül dahi etmeden yan tarafa bırakıp gole sevinmeye başladı.

"ulan bu erkan ne adam be!"

soyadını söylemiyordu. çünkü erkan zengin'in soyadı ona kendi fakirliğini hatırlatıyordu ve o zaten fakirliğinden kaçıyordu. sevgili görünümlü yabancısı da ondan.

uykusu geldi, televizyonu açık unutup tatlı tatlı kestirmeye başladı. bir süre sonra gördüğü rüyalardan olmalı ki gece boyu sayıklayıp durdu.

"ulan başka frekans sözü veya konusu bu şiirin neresinde? vurdun biliyorum ama geçecek, ya dur bi dinle, olm bu erkan'ı nereden almışlar? başka mi frekans, niye başka? erkannn, başka frekans, erkan, başka frekans, erkan, başka frekans, erkan..."
devamını gör...
emeğinize sağlık. ucundan kıyısından yakaladığınız yazmak eylemini hiç bırakmamanızı temenni ederim.

başlığa tıklayınca sıvaz regal’i ve yer yer mizojini içeren hikayelerini okuyacakmışım gibi geldi. hey gidi.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kendi yazdığım hikâyeler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim