1.
nazi almanya'sında kadınların içinde olması gereken durumu anlatan ifadedir.
bu üçleme ile nazi almanyasında kadınların sınırları net ve keskin çizgilerle belirlenmiştir. ancak bu üçleme elbette ki sadece nazi almanyası için geçerli olan bir şablon değildir. dünyanın neredeyse her köşesinde uzun zaman boyunca kadınların bu sınırlar içinde kalması beklendi.
elbette ki kadınların sınırlarını belirleyenler çoğunlukla erkeklerdir. ataerkil toplumu devam ettirme alışkanlığı bu konuda da baskın çıkar. ama kimseye haksızlık yapmaya lüzum yok. birçok kadın da kendilerine çizilen bu sınırların doğruluğu konusunda erkeklerle hemfikir olmuş, hatta bazen bu sınırları erkeklerden daha büyük bir azimle savunup hemcinslerini bu sınırlar içinde tutmaya çalışmıştır.
başlıkta ismi anılan ilk sınır çizgisi elbette ki çocuk. en kolay kabul gören sınır budur. çünkü çok uzun bir zamandır bir çocuğun yetişmesindeki tüm sorumluluk anneye yüklenir. babanın görevi ise genelde biraz çocukla zaman geçirip arada bir de otorite figürü olarak ortalarda olmaktır. ancak anne çocuğun bütün sorunlarında yanında olmak, onun bütün ihtiyaçlarını karşılamak ve tüm ilgisini ona yöneltmek zorundadır.
ikinci sınır çizgisi ise mutfaktır elbette. daha geçen günlerde devletin televizyonu olan kanalda iletişim uzmanı olduğunu iddia eden tuhaf bir varlık evdeki huzuru sağlamanın yollarından birini kadının mutfakta severek çalışması olduğunu iddia etmişti. yani kadın mutfakta aşçı olmakla yükümlüdür. evin içinde ve dışında neler olması gerektiği ise başka şekillerde kendisine bildirilir zaten.
üçüncü sınır çizgisi ise olmazsa olmazımız kilisedir. elbette kiliseyi dini inanç olarak göreceğiz. ve bu konuyu konuşmaya bile gerek yok dinlerin mensupları kadını yüceltme iddiasında olsalar da aslında yapılan şey her dönemde kadını bu üç sınıf içine hapsetmektir.
sözün özü kinder küche kirche ataerkil toplumlar için vazgeçilmezdir.
bu üçleme ile nazi almanyasında kadınların sınırları net ve keskin çizgilerle belirlenmiştir. ancak bu üçleme elbette ki sadece nazi almanyası için geçerli olan bir şablon değildir. dünyanın neredeyse her köşesinde uzun zaman boyunca kadınların bu sınırlar içinde kalması beklendi.
elbette ki kadınların sınırlarını belirleyenler çoğunlukla erkeklerdir. ataerkil toplumu devam ettirme alışkanlığı bu konuda da baskın çıkar. ama kimseye haksızlık yapmaya lüzum yok. birçok kadın da kendilerine çizilen bu sınırların doğruluğu konusunda erkeklerle hemfikir olmuş, hatta bazen bu sınırları erkeklerden daha büyük bir azimle savunup hemcinslerini bu sınırlar içinde tutmaya çalışmıştır.
başlıkta ismi anılan ilk sınır çizgisi elbette ki çocuk. en kolay kabul gören sınır budur. çünkü çok uzun bir zamandır bir çocuğun yetişmesindeki tüm sorumluluk anneye yüklenir. babanın görevi ise genelde biraz çocukla zaman geçirip arada bir de otorite figürü olarak ortalarda olmaktır. ancak anne çocuğun bütün sorunlarında yanında olmak, onun bütün ihtiyaçlarını karşılamak ve tüm ilgisini ona yöneltmek zorundadır.
ikinci sınır çizgisi ise mutfaktır elbette. daha geçen günlerde devletin televizyonu olan kanalda iletişim uzmanı olduğunu iddia eden tuhaf bir varlık evdeki huzuru sağlamanın yollarından birini kadının mutfakta severek çalışması olduğunu iddia etmişti. yani kadın mutfakta aşçı olmakla yükümlüdür. evin içinde ve dışında neler olması gerektiği ise başka şekillerde kendisine bildirilir zaten.
üçüncü sınır çizgisi ise olmazsa olmazımız kilisedir. elbette kiliseyi dini inanç olarak göreceğiz. ve bu konuyu konuşmaya bile gerek yok dinlerin mensupları kadını yüceltme iddiasında olsalar da aslında yapılan şey her dönemde kadını bu üç sınıf içine hapsetmektir.
sözün özü kinder küche kirche ataerkil toplumlar için vazgeçilmezdir.
devamını gör...
2.
(bkz: kinder keche kurdan)
devamını gör...