kızıl saçlı kadın

uzaktan da hastasıyım yakından da. sanki sanat eseri. sanki dünyanın sekizinci harikası. sanki bir şiir. yeni tamamlanmış bir senfoni.

dikkat edilmesi gerekendir.

anlayamadığım şekilde bana daha çekici gelen kadınlardan biri.

kıvırcık olanına aşırı zaafım vardır. ama tuhaf bir şekilde hiçbir kız arkadaşım da kızıl değildi.

kızıl ve kıvırcık saçlı kadınların modası geçmeli bence, hakikaten bıktık. sokağa bi çıkıyorum, doğal yoldan öyle olan yok, herkes sahte, herkes boyalı ya da perma saçlı. bi itici gelmeye başlayan modadır.

güneşe ve zararlı ışınlara daha duyarlı olduklarını duyduğumu hatırladığım kadındır.
genelleme yapamasam da bunlar zeki, pozitif, enerjik ve çekici olurlar.
şimdi kızıl saçlı olup bunları taşımayan kadın yok mu? elbette olabilir.
baştan noktamızı konalım.

doğal kızılsa muazzam çilleri de vardır. yolda görsem durdurup söylerim ne özel ve güzel oldugunu öyle de aymaz bir insanım.

aga bu nedir ya?
hanimlar boyle degilseniz hiç gölge etmeyin.

bugün bulundugum ortamda kızıl saçlı bı kadın vardı. birkaç erkeğin bakıp durmasını hemen fark ettim. bı ten rengine, bı saç rengine yükselmek çok safça ya :d bugünkü kadın kızıl sacli olmasa muhtemelen dikkat çekici bulunmayacak bı kadındı mesela.
kriteri böyle şeyler olanlardan zaten ciddi ilişki beklenmez de diyelim ki takılmaya basladiniz, saçını koyu renge boyadı, ne olacak?
kizil saç, sarı saç, beyaz ten falan görünce bi durun, nefes alın sjsj bı ışık yaksa peşinden gideceksiniz. kendinize saygınız olsun. valla sizi düşündüğüm için yazıyorum.
edit: (aşağıdaki bir entry için) filmlerde, dizilerde kızıl saçlı kadın rolleri ya da kızıl saci tercih eden kadınlar hakkında cikarimda bulunmak da sizin algilarinizla ilgili bı durum. kızıl saça dair belirli algılar olduğu için dizilerde, filmlerde bazı rollere tercih ediliyordur zaten. algınin ne olduğunu kadınlar da gayet iyi biliyor merak etmeyin. zaten kızıl saç, sarı saç, beyaz ten gibi özelliklere sahip kadınlar hakkındaki algilarinizdan dolayı yukseliyorsunuz. meselenin salt goruntu olmadigini herkes biliyor.

yaradandan ötürü sevilen bir tür gariban. turuncu kafalı, çilli falan.. *

kitap vardı böyle, çeyreğini okumuştum sonra unuttum

en tatlılarından biri willow rosenberg'dir. ki genelde onu daha çok lily aldrin diye bilirler.

queen's gambit dizisi için karakterlerin özellikleri ve görünüşleri tartışılırken gerek senarist gerek oyuncu kızıl saçlı olması konusunda hem fikirdi. hatta bu rolü okuduğunda anna taylor joy karakteri kızıl saçlı hayal ettiğini söylemişti. demem o ki bazı kadınların saç rengi aynı zamanda kişiliği hakkında ipucu verir. onu tamamlayan bir unsurdur saç rengi. açıp bakın fimlere, dizilere ve çevrenize. kızıl saçı tercih eden ya da doğuştan kızıl/turuncu olan kadınlarda ortak bir nokta göreceksiniz. bu nokta şimdi böyle ulu orta anlatılmaz ama erkek yazarlar neyden bahsettiğimi eminim anladı. kadın yazarlar da olayı sadece görünüşten ibaret sanmaya devam edebilirler sıkıntı yok.

yallah irlanda'ya.

yenur, omega 5, protein.

özet: olay görünüşten ibarettir. doğalı neredeyse yoktur bu yüzden dikkat çeker. saçımın rengi biraz açılıp, ışık açısından dolayı da bir fotoğrafta kızıl saçlı görünmem nedeniyle exlerin peşpeşe dönüş yapmasına kahkaha patlatmıştım. açık açık yeni saç renginden memnun olup buradan kendilerine yol açıyorlardı. ben değişmemiştim, saçım da öyle. ama işte cem yılmaz'ın da dediği gibi "beyni yok, fikri var" durumundan ibaret.

canımdır. ciğerimdir.

hele bir de yüzünde birkaç çil varsa.....
yarın gelsin başlasın denir.

hayata bacak sallayan kadın: jane avril.

toulouse-lautrec’in ondan yaptığı resimler ve afişler sokakları yıllarca süsledi. jane avril, intiharın eşiğinden dönmüş bir genelev çalışanıydı sonra yolu moulin rouge'a çıktı. cancan yaptı, tanındı, sevildi adını tarihe yazdırdı.

aklıma direk brave'deki merida karakteri gelir.

beyaz ten, güzel yüz olmayınca çok bayağı geliyor.