kızılay'da gayrimenkul yolsuzluğu iddiası

tepe editi: başkasını bilemem ama beni şaşkınlığa uğratan bir şekilde aklımda kaldığı kadarıyla hukukla profesyonel şekilde uğraşan birinin bu ve diğer adli konuları "normalleştirme" çabası içine girmesi.
zira geçmiş dönemden de gene aklımda kaldığı kadarıyla yazdıklarınız ne yazık ki bu eksende.
hukukçu sakinliği ile konuya yaklaşmak başka, mevcut vaziyetten rahatsız gibi gözüküp satır altlarına inildiğinde ama flu ama net olarak fark edilen rahatsız edici hoşnutluk bambaşka.
icra etmekte olduğunuzu düşündüğüm dalın, binlerce imbikten süzülerek ve milyonlarca olayda test edilerek oluşmuş olgular bütünü olduğunu size hatırlatmak mı gerekiyor?
yoksa bunu görmeye engel evcil acılarınız mı var?
saygılar falan...

birgün'ün haberi.
habere göre;
"• 2020 yılında istanbul maltepe’de bulunan ve üzerinde 15 katlı sağlık ve bakım kuruluşunun bulunduğu taşınmazın piyasa değerinin yaklaşık 80 milyon tl olduğu belirlendi. ancak tapu kadastro genel müdürlüğü’nden alınan bilgilere göre, taşınmaz 9 mart 2021’de 23 milyon tl bedelle satıldı.

• kayseri’de üzerinde yedi katlı betonarme hastane binası bulunduğu taşınmazın piyasa değeri, 35 milyon 760 bin tl olarak belirlenmesine rağmen 20 milyon 100 bin tl bedelle satıldı.

• konya’daki 54,4 milyon tl değer biçilen hastane binasının satış işlemi 12 milyon 500 bin tl’ye gerçekleştirildi.

• istanbul fatih’teki apartman, 80 milyon tl değer biçilmesine rağmen 17 milyon 100 bin tl’ye satıldı.

• ankara çankaya’daki memnune caner iş merkezi’nin bulunduğu bina için 41 milyon tl değer biçildi. ancak binanın satışı 2022’de 7,5 milyon tl’ye yapıldı.

• istanbul kartal’daki dokuz katılı hastane binasının değeri 72,2 milyon tl iken satış işlemi yaklaşık 14 milyon tl bedel üzerinden gerçekleştirildi.

• kocaeli’ndeki beş katlı bina, yaklaşık 90 milyon tl değer biçilmesine rağmen 9 milyon tl’ye satıldı.

• istanbul bakırköy’deki bina için 2020’de 32,3 milyon tl değer biçildi. ancak 2021’de 5 milyon tl’ye satış işlemi gerçekleştirildi.

• 2022’de tekirdağ çorlu’daki binanın değeri 11,2 milyon tl olarak belirlendi. ancak bina 802 bin tl’ye satıldı."
devamında;
"kuruma gönderilen yazıda, içişleri bakanlığı, kızılay’ın kendi şirketine değerinin çok altında sattığı gayrimenkuller için “kızılay teftiş kurulu başkanlığı tarafından yapılmış olan herhangi bir denetim, inceleme, araştırma, soruşturma ve benzeri bir süreç yürütülüp yürütülmediği, varsa buna ilişkin raporlar ve bu konudaki görüş ve öneri yazılarının bilgilerini içeren açıklayıcı cevabi yazınızı ve eki belgelerin birer örneğini ivedi olarak gönderin” denildi."

bu "holding" ve etrafında dönen iddialarla ilgili bir dangalak vardı. sözde hala yolsuzluk olmadığını kanıtlayacaktı... etleri geçtik, çadırları geçtik ak-şit...
koca koca apartmanlar diyor, hastaneler diyor, iş merkezleri diyor...
ben demiyorum içişleri diyor!
görüyon mu la kör!

bu tür durumların vaka-ı adiye'den sayıldığı bir dönem yaşıyoruz malum. hatta bazıları bunu başarı, beceri, işini bilme vs diye bile tanımlıyor. "benim memurum işini bilir"ci özal'la yola çıkan siyasal islam anlayışlı yönetimin, günümüzde vardığı ustalık! döneminin doğal sonuçları bunlar. "evet çalıyor ama çalışıyor da" evresi de bu işte.. yani çalmak, artık sizin sandığınız gibi ayıp ve utandırıcı birşey değil. (yani onlar için)
işin "çalışma" kısmı ne, memleketin hali ortada, sahip olduklarımızı sadece satıyorlar ve bizi gelecekte bile borçlandırıyorlar. çalışma denilen havaalanları, yol ve köprüler, hastaneler bizim gelecekteki borçlarımız sadece.
çalan'ın çalışması da bundan ibaret yani..
sizi, kızılayda olması mı şaşırttı sadece.. niye ki..

vergiden kaçınmışlardır.