1.
değişime veya yeniliğe muhalefetle geleneksel değerlere ve fikirlere bağlılık.
devamını gör...
2.
(bkz: muhafazakarlık)
devamını gör...
3.
insanlık üzerindeki en büyük lanet olduğuna ve bunu kıramayan en küçük sosyal birim olan aileden en büyük devletine kadar tüm toplumsal aktörlerin, kendisini ve etkilediği tüm diğer aktörleri zehirlediğine, gelişimine mani olduğuna şahit olabileceğiniz felsefedir. rasyonalizm ve progresif düşüncenin azılı düşmanıdır.
kimi toplumlarda muhafazakarlık temel felsefe/ideoloji iken bazılarında ise arzulanan/uygulanan ekonomik /siyasal sistemlerin idamesi için bir araçtır. örneğin modern batı siyasal sistemlerine biz buradan baktığımızda kendi muhafazakar yapımızı görür ve onların ise pür liberal ve olduğundan daha fazla progresif olduğunu düşünürüz.
lakin kapitalizmin doğası gereği bu liberal yapı, sömürünün, kapitalist edinimlerin devamlılığı için muhafaza edilmesi gereken bir felsefeye, programa ihtiyaç duyar. bunu da az gelişmiş ya da gelişmekte olan diğer muhafazakar idarelerde olduğu gibi dini saiklerle, baskıcı yasal düzenlemelerle, despotik yönetimlerle değil de teknolojik yatırımlar, bilimsel araştırmalar, dahili refahı arttırıcı politikalarla yaptıkları için hem biz hem de kendi toplumlarının büyük çoğunluğu maskenin ardındaki şeytanı görmez. nihai hedef tabi ki de yarattıkları ve beslendikleri düzeni "muhafaza etmektir."
konservatizm sadece liberal toplumlarda değil komünizm gibi sol(!) siyasal sistemlerin de uyguladığı bir felsefe olup bu konuda zamanında s.s.c.b de troçkistler'in stalin'i muhafazakarlıkla eleştirmesi ile kendi düzenleri içinde dahi ete kemiğe bürünmüştür.
batı'nın muhafazakarlığını primitif varyasyonlardan daha sistematik hale bürünmesini sağlayacak akılcı metotlarla zenginleştiren ise öncelikle niccolo machiavelli ve 18 yy. sonlarında konservatizme karşı ayaklanan fransız halkına * ve destekçilerine ve bu davaya karşı yaklaştığı şüphe ile tanınan edmund burke olmuştur. fransız ihtilalindeki örgütsüz ve uzun vadeli planlaması olmayan devrimin akabinde bir çeşit anarşiye ve sefalete yol açması ile burke'ün düşünceleri rağbet görmüş ve doğası gereği güç , az risk ve düzen arayışında bulunan insanoğlu tarafından yeniden muhafazakarlaşma arayışlarına temel olmuştur. akabinde ise biliyorsunuz : napoleon, reich, mussolini, hitler, stalin... diye devam eden bir hikaye.
çok fazla şey yazılabilir, çok fazla örnek verilebilir ancak sayfalar yetmez.
evindeki kızının ne giyeceğine, oğlunun hangi yurtta kalacağına tek başına karar veren bir baba, vatandaşının evinde kiminle yaşayacağına, saat kaça kadar bir barda arkadaşları ile eğleneceğine karar verme yetkisini kendisinde gören, onlara fikirlerini sormayan devlete kadar, her bir birim topluma zehirdir. görür seslenemezsiniz, seslenir duyuramazsınız. karabasandır.
kimi toplumlarda muhafazakarlık temel felsefe/ideoloji iken bazılarında ise arzulanan/uygulanan ekonomik /siyasal sistemlerin idamesi için bir araçtır. örneğin modern batı siyasal sistemlerine biz buradan baktığımızda kendi muhafazakar yapımızı görür ve onların ise pür liberal ve olduğundan daha fazla progresif olduğunu düşünürüz.
lakin kapitalizmin doğası gereği bu liberal yapı, sömürünün, kapitalist edinimlerin devamlılığı için muhafaza edilmesi gereken bir felsefeye, programa ihtiyaç duyar. bunu da az gelişmiş ya da gelişmekte olan diğer muhafazakar idarelerde olduğu gibi dini saiklerle, baskıcı yasal düzenlemelerle, despotik yönetimlerle değil de teknolojik yatırımlar, bilimsel araştırmalar, dahili refahı arttırıcı politikalarla yaptıkları için hem biz hem de kendi toplumlarının büyük çoğunluğu maskenin ardındaki şeytanı görmez. nihai hedef tabi ki de yarattıkları ve beslendikleri düzeni "muhafaza etmektir."
konservatizm sadece liberal toplumlarda değil komünizm gibi sol(!) siyasal sistemlerin de uyguladığı bir felsefe olup bu konuda zamanında s.s.c.b de troçkistler'in stalin'i muhafazakarlıkla eleştirmesi ile kendi düzenleri içinde dahi ete kemiğe bürünmüştür.
batı'nın muhafazakarlığını primitif varyasyonlardan daha sistematik hale bürünmesini sağlayacak akılcı metotlarla zenginleştiren ise öncelikle niccolo machiavelli ve 18 yy. sonlarında konservatizme karşı ayaklanan fransız halkına * ve destekçilerine ve bu davaya karşı yaklaştığı şüphe ile tanınan edmund burke olmuştur. fransız ihtilalindeki örgütsüz ve uzun vadeli planlaması olmayan devrimin akabinde bir çeşit anarşiye ve sefalete yol açması ile burke'ün düşünceleri rağbet görmüş ve doğası gereği güç , az risk ve düzen arayışında bulunan insanoğlu tarafından yeniden muhafazakarlaşma arayışlarına temel olmuştur. akabinde ise biliyorsunuz : napoleon, reich, mussolini, hitler, stalin... diye devam eden bir hikaye.
çok fazla şey yazılabilir, çok fazla örnek verilebilir ancak sayfalar yetmez.
evindeki kızının ne giyeceğine, oğlunun hangi yurtta kalacağına tek başına karar veren bir baba, vatandaşının evinde kiminle yaşayacağına, saat kaça kadar bir barda arkadaşları ile eğleneceğine karar verme yetkisini kendisinde gören, onlara fikirlerini sormayan devlete kadar, her bir birim topluma zehirdir. görür seslenemezsiniz, seslenir duyuramazsınız. karabasandır.
devamını gör...