köpekten kaçan kızın annesinin açıklamaları

kaynak
(bkz: köpekten kaçan kızın bacağının kesilmesi)
antalya'da köpekten kaçarken kamyonun altında kalan 9 yaşındaki mahra'nın annesi derya pınar bazı açıklamalarda bulunmuş.

açıklaması ise şu şekilde:
"bacağını düşünürken, şu an canını düşünür olduk. son seviye oksijen verilerek yaşatılmaya çalışılıyor. biz çok hayvan seven bir aileyiz. altı kedimiz, 3 köpeğimiz var."

"köpeğin psikolojisini bilirim. onları sokağa terk ederek, çöpün kenarına yemek bırakarak hayvansever olamazsın. o hayvanlar bu şartları zaten hak etmiyorlar. aynı hayvanlar sahipli hayvanlara da saldırabiliyorlar."

"onlara da benim evladıma da yazık. iki tane başıboş hayvan benim evladımın geleceğini çaldı. sokaktaki bin tane hayvanı toplasan benim yavrumun bir tane bacağı etmez”

çok basitçe olan bir açıklamadır. sormazlar mı adama "seninki can da onlarınki patlıcan mı" diye? koca dünyaya sığamaz oldu insanlar. ne demek "1000 hayvan 1 insandan değerli değildir" demek? onların yaşam alanlarını daraltan biz değil miyiz? insanlar değil mi? bu bencillikle insanlıktan daha çok sınıfta kalırız.

pembe anüslü bir ılık olan kişi, kadının söylediklerine net olarak karşı çıkar.

şimdi arkadaşlar bakın dünya var olduğu günden beri tüm canlılar arasında bir kavga vardır.
bir dinazor, köpek, kurt veya herhangi bir vahşi hayvan çıkıp "aaaa bu dünya hepimizin şunu ısırmayayım" demez! yani burada bir güç dengesi var ve güçlü olan diğerini yok eder, dunya var oldugu gunden beri boyle gelmiş ve şimdi cıkıp ay bu dunya cok sey hayvanlara da yer ayıralım demenin luzumu yok. evcilleşen evcilleşmiş evcilleşmeyenle savaş sürüyorsa kusura bakmayın ama silke silke yok ederim o hayvanı! sonuçta ikimizden birimiz canlı kalmak zorundaysak neden ben öleyim enayi miyim?

evladı olmayan tipler gelip hayvan duyarı kastığına göre normal sözlük olmuştur diyebiliriz.
çöpün kenarına yiyecek bırakmakla hayvansever olunsaydı her çöpe çöp atanı hayvansever ilan etmemiz gerekirdi.
böyle durumlarda eğer o hayvanatapar büzüğünüz yerse evladının canı tehlikede olan bir anne babaya gidip bunları aynen böyle söylersiniz.
oldu be! evladının iki it havladı diye canıyla uğraşmasını izle, bunun hakkında konuşunca iki ayaklar başlasın havlamaya böğürmeye!
aman onlar böğürmesin diye de herkes sussun.
o kadar keskinsen tavrında gidersin abicim avcılar kahvesine onlara kesersin raconunu.
onlar vurmak için hayvan bulsun diye başka hayvan kullanıyor ya o bakımdan.
yerse git de durumu bildirirsin halin kalırsa.
beyin yoksunu mazot!

sokak köpeği meselesinde avrupa ne yaptıysa, o yapılmalıdır.
zaten evrimsel açıdan bakarsanız, sokak köpeği diye bir tür de yoktur.
sokaklar onların doğal yaşam alanları değildir.
hayvanların kontrolsüz çoğalmasına izin vererek onlara iyilik yapmıyorsunuz.
onları her gün bölgeleri için savaşmak ve kavga etmek zorunda oldukları bir dünyaya getiriyorsunuz.
bir insanın 24 tane çocuğu olduğunu düşünün. o çocukları dünyaya getirerek iyi bir şey mi yapılmış olur.
hayvanların sokaklarda kontrolsüz çoğalmalarına izin vermenin hem insanlar hem de hayvanlar için son derece olumsuz sonuçları olmaktadır.
bu noktada gelişmiş ülkeler ne yapıyorsa, o yapılmalıdır.

hain köpektapar! sen kendi hayatından nefret edebilirsin, senin hayatının üç kuruşluk değeri olmayabilir ama yukarıdaki meleğin yüzüne bak. o çocuğun gülümsemesine bütün sokak köpekleri feda olsun.

onların yaşam alanlarına girmişmişiz. sanki sokak köpekleri o arazide yaşıyordu da biz geldik o araziye sokak yaptık. yemin ederim gram beyin yok bu köpektaparlarda. gergedan mı bu? timsah mı? doğal yaşam alanlarına biz gelmişiz. ezberlediği klişeye bak. aslanım sen doğa için ötenazi hakkını kullan bence.

o yavrucağızın acı içerisinde yerde kıvranması hâlâ gözlerimin önünde.

dünyanın en tehlikeli yaratığı haline gelen köpektaparlar / itperestler tarafından anlaşılması pek mümkün olmayan acı yakarış.
nasıl anlasınlar ki? köpekler tarafından parçalanan insanlar için "korkmasaymış o da, korktuğu için saldırmış" diyebilen bu yaratıklar laftan anlar mı?

belki de köpektaparlar tarafından evi kundaklanmasın diye, hiç alakası olmamasına rağmen, acı içindeki haliyle "hayvansever bir aileyiz" demek zorunda kalmış. bu çok acı.

bu itperestlere bir çare bulıunmalı artık.

doğada "köpek" diye bir hayvan yoktur.

köpekleri insanlar üretir, besler. nüfuslarının kontrolü de onbinlerce yıldır insanların görevi olmuştur.

kontrolsüz üreyen köpeğe mama atmayı "doğa sevgisi" sanmak doğanın "d"sinden habersiz şehir çocuklarının yolunu kaybetmesindendir.

sokakta köpek olmaz, medeniyet gıdım gıdım da olsa geldikçe bu sorunu çözüp köpeksiz sokaklara kavuşacağız. halk bu konunun önemini her geçen gün daha iyi kavrıyor.

ben bu hayvansever görünümlü saplantılı tiplerden iyice sıkılmaya başladım artık.
kardeşim kimse hayvana eziyet edilsin veya yok edilsin demiyor; hayvanları insanlara saldırmayacağı güvenli izole bir ortama alınsın diyoruz.
küçücük melek orada yaşam savaşı veriyor, hala köpek duyarı kasılıyor ya anlamak mümkün değil.

şahsen eğer bir köpek ya da köpek sürüsü bana saldırırsa -ki bu sıklıkla oluyor, özellikle motorsiklet kullanırken- bunu kavgaya davet olarak algılarım ve iner motorumdan onlarla kavga ederim, etmişliğim de vardır, kimin gücü kime yeterse. madem doğadayız madem doğa kanunları geçerli, o zaman dediğim gibi kimin gücü kime yeterse.daha genç yaşlarımda motorsikletle ya da bisikletle yolda giderken çok kez sürü saldırısına uğradım ve birkaç kez aracı bırakıp kaçmak zorunda kaldım. artık kimin gücü kime yeterse. sonuçta doğa ve doğa kanunları.

bu arada kimse kusura bakmasın ama bir insan evladının değil yaşamı, bacağı,kolu bir parmağı bile milyon tane sokak hayvanına değişilmez.

hümanist yaklaşım anlayışı diye bir şey kalmamış bu ülkede. yaa kendi türüne karşı bu nefret nedir. bazı şeytani zihniyetler yüzünden, insanın özgürlüğü, yaşamı neden basitleştiriliyor. bir düşünce eleştirilirken diğer düşümce neden hiçe sayılıp böyle eziliyor. kadın çocuğunun derdindeyken, bir de hayvanseveriz diye açıklama yapmak zorunda kalmış gibi. bir köpeğin yaşamı bir insanın yaşamından daha değerlidir anlayışı mı gelecek yakında. akıl tutulması var bazı insanlarda. hayvansever olacağım diye bir insanın yaşamını bu kadar değersizleştirmeyin. sağlıklı bir insansanız kendi türünüzle az da olsa empati yapabilirsiniz.

it tapar taife'ye göre normal olandır, çünkü ne imiş? biz onların doğal yaşam alanlarını öhöm işgal etmişiz. bu sabinin ne suçu var da bunu yaşadı? tamamen bu sonuç it taparlara ve belediyelere ait.
ben asla hayvan düşmanı değilim, fakat avrupa'yı övüp savunanların, hindistan gibi sokaklarda köpekler barındırması ve bunu legalize ve normalize etmeleri aşırı absürtçe geliyor, madem bu kadar hayvan seviyorsun sokaklarda inek besle, asla besle *.

acılı anneye hak veriyorum, artı sokak köpeği doğal bir hayvan türü değil.
başıboş hayvanlar toplayıp barınağa koyulsun, sokaklardan daha iyi şartlar altında hayatlarını devam ettirmeleri sağlansın. yollarda kamyon araba altında ölmelerinden yada insanlara saldırmalarından iyidiir.
belli saatler de ziyaretçi saatleri yapılsın, isteyen gelsin görsün sevsin, bu konuyu da kapatalım artık ülke ve dünya gündemimiz çok yoğun zaten.

kadın az söylemiş. "tüm itler yok edimelidir" demeliydi. kadının bu demeci vermesinden kısa bir süre önce bir başka genç kızımız, köpekten kaçayım derken otomobil çarpması sonucu öldü:
rabia kallı.
ve bu kaçıncı.
yalnız bu işin sonuna gelmeye başlıyoruz. serik'te sokaklarda köpek kalmadı. ısparta'da da yok olmaya başlamışlar. belediyeler ve itlerden yaka silken insanlar itperestler karşısında dik durabilirlerse bu it sorunu yaz başına kadar çözülür. sadece şirretleşen itperestlerden daha şirret olmayı başaracaksınız. bunu bu hafta başında yaşadım. itperest hatunun teki çevresindeki bir kilometre kare alana bırak mama dökmeyi, çöp bile atamıyor şimdi.

valla köpeğe mi tapıyorlar, baphomete mi tapıyorlar, neye taparlarsa tapsınlar umrumda değil.
ben şunu bilir şunu söylerim, yaşayan organik bir canlının bana saldırması savaş ilanıdır, eğer beni alt etmek için saldırıyorsa çeker vururum.
sonra gider gömerim, affetmem, hayvan mayvan dinlemem. umrumda da olmaz.

güçlü olan zayıf olanı yer.
boş edebiyat yapmayın.

insanlar olarak güçlüyüz ve hegemon güç biziz.
bize zarar vereni toplama hakkımız var.

oldu, bize saldırıp parçalasınlar biz de sevelim.
kusura bakmayın.

ciddi anlama güçlüğü var bu ülkede yazılanı anlayamıyoruz yorum yok.

vay be, ne kadar çok tür faşisti varmış sözlükte.
ilk olarak kızın annesinin dediklerine katılıyorum. tabi ki insanın sevdiği, bunun insan, hayvan, bitki ne olduğunun bir önemi yok, her şeyden daha değerlidir. ayrıca tebrik ederim kadını, onca şey yaşamış olmasına rağmen hala köpekle empati kurmaya çalışıyor. yukarıdaki faşistler gibi klavye başından nefret kusmuyor.
ikinci olarak da şu saçma doğada güçlü güçsüz savaşına değineyim. doğada kesinlikle güçlü olan güçsüz olanı alt eder. fakat doğada asla bir aslanın başka bir aslana şu bizon benim çocuğumu öldürdü, bu bizonların kökünü kazıyalım dediğini duyamazsınız, göremezsiniz. birazcık araştırırsanız, insan sapiens olduktan sonra doğada yaşayan canlı türünün çoğunu yok etmiş. şu an gördüğünüz canlı çeşitliliği insanın zeki! olmadan önceki halinden çok çok daha az. kimse bana doğadan örnek vermesin. doğa, sizin o gereksiz egonuzdan çok daha uyumlu.
bu arada buraya güçlü güçsüzü bıdıbıdısı yapanlar, kendinden çok çok üstün bir tür ortaya çıkarsa, galibiyetin imkansız olduğu, aynı şu an hayvanlarla insanlarda olduğu gibi, eminim şu an düşündükleri gibi düşüneceklerdir!. bu tarz faşist düşüncelerle konuşan insanların siyasette faşist dediklerinizden bir farkınız yok. ha sağ faşizmi, ha sol.
ha çözüm isteyen varsa, olmaz ya, yetkili birisi görür; #1531379 buradan bir fikir edinebilir.

öncelikle saldırgan tanımlardan bıktım. herkes kendinin ne kadar haklı olduğunu kanıtlama derdinde. ne kadar saldırırsa, sert yazarsa o kadar haklı olduğunu sanıyor ama dıştan hiç de öyle görünmüyorsunuz, yoruyorsunuz.
köpek seven bir insanım. sitede de sitece sahiplendiğimiz ve kulubesini yaptığımız köpeğimiz var, sokak köpekleri çok olan bir yerde oturuyorum ve çoğuna alışkınım çevredeki.
çok sevdiğim köpekler de var ama köpeklerin yeri sokaklar değil.
sokaklar onlar için barınacak bir yer değil. yaz sıcağıyla ayrı, kış soğuğuyla ayrı sınanıyorlar. açlığı bir yandan, bir yandan susuzluk. hasta oluyorlar, biri farkedip götürse ne ala! içgüdüsel olarak arabalara, motorlara havlıyorlar ve çoğunun bacağı sakat. şiddete uğrama ihtimalleri çok yüksek. kendi mıntıkası dışına çıksa diğer köpeklerden saldırı görebiliyorlar. var oğlu var yani.
barınaklar da malum hiç değinmeyeceğim. o yüzden belediyelerin en büyük görevi tüm sokak köpeklerini kısırlaştırmak ve saldırgan gördüklerini toplamak. kısırlaştırma tamamlandıktan sonra yavaş yavaş sayıları azalacak zaten.
çoğu sokak köpeği mutlaka travma yaşadığı için bazıları korkuyla ya da travma sonucu öfkeyle saldırganlaşabiliyor. ben de yaşadım maalesef. bu hayvan neticede. neden-sonuç ilişkisi yok. içgüdüsel olarak hareket ediyor ama bu bir sorun ve bu sorun da kısırlaştırma yolu ile günden güne sayıları azaltılarak sağlanabilir ancak.
bu arada da birçok insanın köpek kovucu edinmesinde fayda var. hele hele çevresinde çok sokak köpeği varsa.
bilmiyorum başka orta yol aklıma gelmiyor.
ufacık çocuk ve annesine sabırlar diliyorum. çok zor, çok ağır.