1944 yapım yıllı gizem filmidir.
laura adında çekici bir kadın evinde ölü bulunur. dedektif mark bu olayı enine boyuna incelemektedir. gözüne çarpan detay ve kişilerle garip beklenmedik bir şekilde bu olayı çözmeye çalışacaktır.
laura adında çekici bir kadın evinde ölü bulunur. dedektif mark bu olayı enine boyuna incelemektedir. gözüne çarpan detay ve kişilerle garip beklenmedik bir şekilde bu olayı çözmeye çalışacaktır.
yönetmen:
otto preminger
oyuncular:
gene tierney
dana andrews
clifton webb
vincent price
judith anderson
otto preminger
oyuncular:
gene tierney
dana andrews
clifton webb
vincent price
judith anderson
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "karanliktakimum" tarafından 11.09.2022 18:43 tarihinde açılmıştır.
1.
vera caspery'nin 1943 yılında yayımladığı polisiye eseri laura'nın 1944 yılında otto preminger tarfından beyazperdeye taşınmasıyla vuku bulan, dönemine göre oldukça güzel bir kara film.
bu filmin konusundan spoiler vermeden birazcık bahsedelim o halde.
laura isminde bir reklam yıldızı ablamız var, bu ablamız o kadar güzel bir kadın ki, gördüğü her erkek kendisine tutuluyor. bir gün kapı çalınıyor, laura kapıyı açtığı anda birisi av tüfeği ile kızcağızın yüzüne iki el ateş ediyor, yüzünü paramparça edip kaçıyor... mark isimli inanılmaz zeki bir dedektif abimiz de bu vakaya atanıyor ve elindeki şüphelileri aramaya başlıyor.
bu ablamızı keşfetmiş ve onun kariyer basamaklarını hızlı biçimde ilerlemesini sağlamış, kendisinden 30 yaş büyük yaşlı bir kurt olan waldo isminde bir ağabeyimiz var, bu ilk şüphelimiz. hemen ardından ikinci sırada bu laura'nın nişanlısı olan shelby yer alıyor, üçüncü sırada ise shelby'ye deli divane aşık, kendisinden en az 15 yaş büyük olan bir başka yaşlı kurt ann yer alıyor. laura'yı kim, neden öldürmüştür? bunu nasıl yapmıştır diyerek olayı incelemeye başlayan mark, laura'nın evinde gezinirken alkol alıp uyuyor ve uyandığında kapıdan birisi giriyor, bu giren kişi de soruşturmanın geleceğini inanılmaz biçimde değiştiriyor...
filmin senaryosu beni tatmin etti ama nedense katil kesinlikle bu dediğim insanın katil çıkmasıyla da biraz tadım kaçtı diyebilirim, üzerine çok düşünülmemiş, süslenmemiş detaylarla katili açık etmesi bende yavan bir tat bıraktı. senaryo kısmı bunun dışında oldukça tutarlı işlemiş, diyaloglar oldukça tatmin edici olmakla birlikte hem gizemi, hem gerilimi, hem de zekayı bir güzel konuşturmuş açıkçası.
filmin görüntü kısmı inanılmaz iyi restore edilmiş, çekim açıları da oldukça tatmin edici olmakla birlikte, ne yazık ki dönemine göre çok yeni bir şey sunmuyor açıkçası lakin seslendirme kısmıyla o dönemin filmleri arasından birkaç tık öteye geçiyor diyebilirim, 1944 yapım hitchcock filmi spellbound ile adeta kıyasıya yarışabilir seslendirme konusuyla alakalı da...
güzel bir kara film örneği, 10 üzerinden 6,8 verebilirim, zamanın kısa tutulması da güzel olmuş insanı sıkmamış, gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz.
bu filmin konusundan spoiler vermeden birazcık bahsedelim o halde.
laura isminde bir reklam yıldızı ablamız var, bu ablamız o kadar güzel bir kadın ki, gördüğü her erkek kendisine tutuluyor. bir gün kapı çalınıyor, laura kapıyı açtığı anda birisi av tüfeği ile kızcağızın yüzüne iki el ateş ediyor, yüzünü paramparça edip kaçıyor... mark isimli inanılmaz zeki bir dedektif abimiz de bu vakaya atanıyor ve elindeki şüphelileri aramaya başlıyor.
bu ablamızı keşfetmiş ve onun kariyer basamaklarını hızlı biçimde ilerlemesini sağlamış, kendisinden 30 yaş büyük yaşlı bir kurt olan waldo isminde bir ağabeyimiz var, bu ilk şüphelimiz. hemen ardından ikinci sırada bu laura'nın nişanlısı olan shelby yer alıyor, üçüncü sırada ise shelby'ye deli divane aşık, kendisinden en az 15 yaş büyük olan bir başka yaşlı kurt ann yer alıyor. laura'yı kim, neden öldürmüştür? bunu nasıl yapmıştır diyerek olayı incelemeye başlayan mark, laura'nın evinde gezinirken alkol alıp uyuyor ve uyandığında kapıdan birisi giriyor, bu giren kişi de soruşturmanın geleceğini inanılmaz biçimde değiştiriyor...
filmin senaryosu beni tatmin etti ama nedense katil kesinlikle bu dediğim insanın katil çıkmasıyla da biraz tadım kaçtı diyebilirim, üzerine çok düşünülmemiş, süslenmemiş detaylarla katili açık etmesi bende yavan bir tat bıraktı. senaryo kısmı bunun dışında oldukça tutarlı işlemiş, diyaloglar oldukça tatmin edici olmakla birlikte hem gizemi, hem gerilimi, hem de zekayı bir güzel konuşturmuş açıkçası.
filmin görüntü kısmı inanılmaz iyi restore edilmiş, çekim açıları da oldukça tatmin edici olmakla birlikte, ne yazık ki dönemine göre çok yeni bir şey sunmuyor açıkçası lakin seslendirme kısmıyla o dönemin filmleri arasından birkaç tık öteye geçiyor diyebilirim, 1944 yapım hitchcock filmi spellbound ile adeta kıyasıya yarışabilir seslendirme konusuyla alakalı da...
güzel bir kara film örneği, 10 üzerinden 6,8 verebilirim, zamanın kısa tutulması da güzel olmuş insanı sıkmamış, gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz.
devamını gör...