lisede nöbetçiyken onun sınıfına girmek

öncelikle kapıyı tık diye çalmak tek tık ama burası çokomelli.sonra hafif cool adımlarla sınıfa girip hocam kusura bakmayın bölüyorum ama blablayı sınıftan almam lazım demeniz lazım. hoca evladım neden ve nereye diyecek.hemen ardından net bir şekilde kalbime aldığım gibi hayatıma almam lazım da ondan hocam diyeceksiniz. muhtemelen disiplin cezası alacaksınız ama olsun denediniz en azından.

havalı bir şekilde kapı çalınır içeri adım atılır süper ego ile defter alınır (sanki eyalet seçim sonuçlarını alıyoruz) tanıdık arkadaş neyim varsa bana seslenir ona göz kırpılır ve havalı şekilde sınıftan çıkılır.
bir keresinde kapı açılmamıştı zorlayınca da kapının kulpu elimde kalmıştı şakamatik gibi bir kızım teallahım.

disiplinden size bir haber gelmiştir, x öğrenciyi müdür yardımcısının odasına getir talimatı alınmıştır nöbetçi öğrenci olunan bir gün. son iki ders kalmıştır okulun bitmesine, talimatla beraber adeta bir istihbarat ajanı gibi yürünür sınıfa doğru. sınıf hem de sevdiceğinin sınıfıdır. o boğuk ve boşluktan mütevellik hafif serin koridorlarda..
topuk burun şeklinde, ağır ama ölçülü adımlarla sınıfın kapısına ulaşılır. ıhım öhöm diyerek boğaz temizlenir, sağ el kaldırılır, kapı usulca 2 defa çalınır, son derece tok bir sesle 2 cümleyle ''hocam, x i my çağırdı, almam gerek arkadaşı'' denir sonra kafa 70 derecelik açıyla onun oturduğu sıraya kayar, inanılmaz gizli bir görevdeymişte bir anda sevgilisini görmüş ajan gibi, hafif bir tebessüm, sahne baş selamı verilir, suçlu kişi alınır ve çıkılır.

edit:ben böyle triplere giriyordum, lakabım polata dönmüştü bir ara.

özgüvensiz, utangaç ve yanakları hemen kızaran biri olarak çok zor olurdu. hemen elim ayağım birbirine dolaşır kendimi rezil ederdim.

en utanç verici durumdur. hele bir de hiç muhabbetimiz olmamasına rağmen arkamdan "iyi dersler deseydin keşke" diye bağırmıştı. niye ki?

heyecandan anahtar yerine anaktar demiştim. *nalet olsun.

lisedeki en heyecan verici anlardan bir tanesidir. kapıyı çalarken ufak bir bpm artışı hissedilir, biraz gerginlik olur, eğer ona bakmazsanız gerginlik devam eder, bakarsanız ve o gülmekteyse yüzünüzde hafiften bir şımarıklık heyecanının verdiği bir gülümseme olur. tadını çıkartmak gerekir o anların, o günlerin.

ben rolümü büyütmüştüm bi keresinde. sadece dikkat çekmek için. hey gidi. ne çabalar. ne uğraşlar. dikkatini çekebildim mi? evet. değdi mi? no. şu erkekler var ya kuyular kuyu. dipsiz kuyu.

ay ben kimsenin ayağına gitmedim hep karılar gelirdi.

biz o zamanda da gönül yolculuğu yapmak isterdik, hep oramızı buramızı mıncıklayıp gittiler, allah kahretmesin.

ufak çapta kalp çarpıntısı yaşatır.