frirz lang'ın ilk sesli filmi aynı zamanda kendi beyanına göre filmografisindeki en iyi filmdir.
bir çocuk seri katilin polis tarafından yakalanmamak sonucu diğer suçluların da polise yardım etmeye başlamasını anlatır.
bir çocuk seri katilin polis tarafından yakalanmamak sonucu diğer suçluların da polise yardım etmeye başlamasını anlatır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "pinkshinyultratambourine" tarafından 29.08.2021 23:11 tarihinde açılmıştır.
1.
özgün adı m olan, fritz lang'ın yönetmen koltuğunda oturduğu, 1931 yılında berlin'de vizyona girmiş, türkiye'de "m - bir şehir katilini arıyor" olarak gösterilen, siyah beyaz bir film.
bu film, kara film dediğimiz film-noir akımının da öncülerinden diyebileceğimiz bir atmosfere-senaryoya sahiptir.
senaryosunu fritz lang, sevgili eşi eşi thea von harbou ile birlikte kaleme almıştır. senaryo kısmı ile döneminin yapıtlarından şıp diye sıyrılan bir filmdir, zira o dönemin analizini de öylesine güzel yapmamıza sebebiyet verir ki,yıllar sonra naziler bile böylesine bir yapıt yapan adam olan sevgili fritz lang'a devlet sinema müdürlüğü önermişlerdir, düşünün artık.
her neyse, nerede kaldık? bu filmi biraz spoiler vermeden senaryosundan bahsedelim bakalım.
filmde küçük kızları öldüren ve gazetelere mektup yazarak ünlü olmayı amaçlayan bir seri katilimiz var, bu seri katilimiz her geçen gün bir kız çocuğunu daha öldürür iken, polisin tek yapabildiği şey mesaiye kalmak oluyor. halk ayaklanıyor, polise hakaretler savurmaya başlıyor ve polis şeflerinin tam da zekalarına göre bir fikir çıkıyor ortaya; daha çok baskı, daha çok kimlik kontrolü ve her yer baskın!
e tabi, bir de şöyle düşünelim, savaştan çıkmış ve neredeyse açlıktan yok olmak üzere olan bir ülke var ortada.. bir ortam daima neye gebe oluyor? çetelere, yasa dışı işlere elbette...
yasa dışı işlerle ilgilenen bir çete bu polis baskısından oldukça hoşnutsuz olur ve polisin bu seri katili yakalayamayacağını fark eder ve bu işi kendileri bitirmek adına bir operasyona başlarlar, korkmayın spoiler değil zaten en başları bu kısımları.
sonrası mı? adeta oyunculuk kısmıyla almış götürmüş, diyalogları ile insanı yerine çivileyen ve birinci dünya savaşı sonrası insanların açlıktan ölürken birbirlerine olan nefretinden kaynaklanan linç girişimlerini öylesine güzel izliyorsunuz ki, bu film aklınızda bambaşka bir yerde aklanıyor.
bu film, kara film dediğimiz film-noir akımının da öncülerinden diyebileceğimiz bir atmosfere-senaryoya sahiptir.
senaryosunu fritz lang, sevgili eşi eşi thea von harbou ile birlikte kaleme almıştır. senaryo kısmı ile döneminin yapıtlarından şıp diye sıyrılan bir filmdir, zira o dönemin analizini de öylesine güzel yapmamıza sebebiyet verir ki,yıllar sonra naziler bile böylesine bir yapıt yapan adam olan sevgili fritz lang'a devlet sinema müdürlüğü önermişlerdir, düşünün artık.
her neyse, nerede kaldık? bu filmi biraz spoiler vermeden senaryosundan bahsedelim bakalım.
filmde küçük kızları öldüren ve gazetelere mektup yazarak ünlü olmayı amaçlayan bir seri katilimiz var, bu seri katilimiz her geçen gün bir kız çocuğunu daha öldürür iken, polisin tek yapabildiği şey mesaiye kalmak oluyor. halk ayaklanıyor, polise hakaretler savurmaya başlıyor ve polis şeflerinin tam da zekalarına göre bir fikir çıkıyor ortaya; daha çok baskı, daha çok kimlik kontrolü ve her yer baskın!
e tabi, bir de şöyle düşünelim, savaştan çıkmış ve neredeyse açlıktan yok olmak üzere olan bir ülke var ortada.. bir ortam daima neye gebe oluyor? çetelere, yasa dışı işlere elbette...
yasa dışı işlerle ilgilenen bir çete bu polis baskısından oldukça hoşnutsuz olur ve polisin bu seri katili yakalayamayacağını fark eder ve bu işi kendileri bitirmek adına bir operasyona başlarlar, korkmayın spoiler değil zaten en başları bu kısımları.
sonrası mı? adeta oyunculuk kısmıyla almış götürmüş, diyalogları ile insanı yerine çivileyen ve birinci dünya savaşı sonrası insanların açlıktan ölürken birbirlerine olan nefretinden kaynaklanan linç girişimlerini öylesine güzel izliyorsunuz ki, bu film aklınızda bambaşka bir yerde aklanıyor.
devamını gör...