2014 yılı abd yapımı film. yaşadığı ormanda huzurlu bir yaşam süren malefiz, insanlar ormanı istila edip huzurunu kaçırana kadar oldukça iyi bir kadındır. uğradığı ihanet sonrasında kalbi intikam hırsıyla dolan malefiz, acaba eski iyi haline dönebilecek midir? imdb: 6,9/10.
yönetmen:
robert stromberg
oyuncular
angelina jolie
sharlto copley
juno temple
sam riley
brenton thwaites
robert stromberg
oyuncular
angelina jolie
sharlto copley
juno temple
sam riley
brenton thwaites
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "arolium" tarafından 11.01.2021 20:57 tarihinde açılmıştır.
1.
2.
orijinal adı maleficent olan, robert stromberg tarafından yönetilmiş ve başrollerinde angelina jolie, sharlto copley ve elle fanning'in oynadığı 2014 tarihli abd yapımı fantastik bir filmdir.
uyuyan güzele farklı bir bakış açısından bakılmıştır bu filmde. yetişkinlere çok fazla hitap ettiğini düşünmüyorum, ama yine de zaman geçirecek bir şey arıyorsanız izlenebilir.
bir de o zamanlar malefiz'in kanatlarının kesilmesinin tecavüze bir gönderme olduğundan bahsedilen bir yazı okumuştum. * bu bilgiyle izlenince biraz daha farklı oluyor film.
uyuyan güzele farklı bir bakış açısından bakılmıştır bu filmde. yetişkinlere çok fazla hitap ettiğini düşünmüyorum, ama yine de zaman geçirecek bir şey arıyorsanız izlenebilir.
bir de o zamanlar malefiz'in kanatlarının kesilmesinin tecavüze bir gönderme olduğundan bahsedilen bir yazı okumuştum. * bu bilgiyle izlenince biraz daha farklı oluyor film.
devamını gör...
3.
her madalyonun diğer bir yüzü olduğunu hatırlatan masal uyarlaması.
kötülük ve iyilik kavramlarının belki de düşündüğünüzden daha farklı olabileceğini vurgulayan , kötülük doğuştan mıdır? yoksa şartlar mı insanı kötü olmaya iter? gibi sorulara cevaplar arayan, fantastik bir yapımdır.
kötülük ve iyilik kavramlarının belki de düşündüğünüzden daha farklı olabileceğini vurgulayan , kötülük doğuştan mıdır? yoksa şartlar mı insanı kötü olmaya iter? gibi sorulara cevaplar arayan, fantastik bir yapımdır.
devamını gör...
4.
angelina jolie’nin oynadığı 2014 yapımı fantastik film.
fantastik edebiyata nedense mesafeli olsam da fantastik filmlerden izlemediğim yoktur sanırım. atmosferden midir bilmem ama insanı içine çekiyor ve aklın ve hayalin sınırlarının nerelere vardığını gösteriyor. sanki bir rüya gibi . saçma sapan rüyalar gören benim gibi kişiler de , uyanıkken rüya görme imkanı yakalıyorlar böylece.
angelina jolie’yi ancak bu kadar çirkinleştirebilmişler. kadın , her koşulda , kafasında boynuzlarl bile güzel. ama onunla oynayacak küçük çocuklar, ondan korktuğu için, küçük kız rolünü kızı kapmış. anne-kız da için de iyi bir anı olmuştur bu.
malefiz boynuzlu, malefiz farklı,malefiz korkunç. ee bir günde olmadı malefiz böyle. iyi kalpli, yardımsever olunca insanlar bir süre sonra sana değer vermemeye,seni küçük görmeye ve harcamaya meyilli oluyorlar. malefiz de bu kişilerden biri. iyi bir periyi, kötü bir peri yapan insanlar ve aşık olduğu adam. şan şöhret uğruna malefizi harcayınca, intikam almak farz oluyor yani.
uyuyan güzel masalına gönderme dense de benzer yanlarından çok benzemeyen yönü çok. burada başta kötü sandığımız malefiz aslında iyi. bu da kötü cadı , kötü karakter klişesini yıkıyor.
fişmin görselliğine gelirsem, ben masalsı dünyayı ekranda görmeyi seviyorum ve bu konuda da başarılı buldum. masal dünyasına özgü renk geçişleri ve atmosfer iyi yansıtılmış. uzun zaman etkisinde kalınacak bir film değil . zaten bu tür filmlerde amaç daha çok masalsı ve hayal gücünü tatmin eden bir dünya yaratmak. bu konuda da başarılı buldum ben. izleyenlere selam, izlmeyenlere iyi seyirler.
fantastik edebiyata nedense mesafeli olsam da fantastik filmlerden izlemediğim yoktur sanırım. atmosferden midir bilmem ama insanı içine çekiyor ve aklın ve hayalin sınırlarının nerelere vardığını gösteriyor. sanki bir rüya gibi . saçma sapan rüyalar gören benim gibi kişiler de , uyanıkken rüya görme imkanı yakalıyorlar böylece.
angelina jolie’yi ancak bu kadar çirkinleştirebilmişler. kadın , her koşulda , kafasında boynuzlarl bile güzel. ama onunla oynayacak küçük çocuklar, ondan korktuğu için, küçük kız rolünü kızı kapmış. anne-kız da için de iyi bir anı olmuştur bu.
malefiz boynuzlu, malefiz farklı,malefiz korkunç. ee bir günde olmadı malefiz böyle. iyi kalpli, yardımsever olunca insanlar bir süre sonra sana değer vermemeye,seni küçük görmeye ve harcamaya meyilli oluyorlar. malefiz de bu kişilerden biri. iyi bir periyi, kötü bir peri yapan insanlar ve aşık olduğu adam. şan şöhret uğruna malefizi harcayınca, intikam almak farz oluyor yani.
uyuyan güzel masalına gönderme dense de benzer yanlarından çok benzemeyen yönü çok. burada başta kötü sandığımız malefiz aslında iyi. bu da kötü cadı , kötü karakter klişesini yıkıyor.
fişmin görselliğine gelirsem, ben masalsı dünyayı ekranda görmeyi seviyorum ve bu konuda da başarılı buldum. masal dünyasına özgü renk geçişleri ve atmosfer iyi yansıtılmış. uzun zaman etkisinde kalınacak bir film değil . zaten bu tür filmlerde amaç daha çok masalsı ve hayal gücünü tatmin eden bir dünya yaratmak. bu konuda da başarılı buldum ben. izleyenlere selam, izlmeyenlere iyi seyirler.
devamını gör...
5.
angelina jolie'nin başrolde oynadığı fantastik film. diyardaki barışı ve sükutu sağlayacak yegane kişi olan yeni doğmuş prenses aurora'yı daha kundaktayken lanetleyen kötü peri malefiz (maleficent) ve aurora arasındaki ilişkiyi anlatır. snow white and the huntsman gibi, hikayenin yeniden yorumlanmasıdır.
izlenir mi bilemiyciiim. angelina o elmacıklarla evliya aykan'dan beter olmuş. gözlerim takılıyor kadının yanaklarına. gülmek için tekrar açıp izlerim ama ben kesin *
izlenir mi bilemiyciiim. angelina o elmacıklarla evliya aykan'dan beter olmuş. gözlerim takılıyor kadının yanaklarına. gülmek için tekrar açıp izlerim ama ben kesin *
devamını gör...
6.
birkaç sene önce izlediğim ama tekrar izlemekten kendimi alıkoyamadığım film. bir şeyleri tekrar izlemekten / okumaktan hoşlanmam ama film hem görsel olarak hem de oyunculuklar açısından o kadar güzel ki... birden bire tekrar izleyesim geldi, iki filmi de art arda izledim *
fantastik dünyaları seviyorsanız, sevgiye ve kötülüğe dair farklı bir bakış görmek ilginizi çekiyorsa filme bir şans verin derim.
not: kargalara karşı anlam veremediğim bir düşkünlüğüm var. the vampire diaries - damon, kargalar meclisi (six of crows)'nden kaz brekker ve karga başlı bastonu, burada da maleficent' in kanatları olan karga diaval. eh, diaval gerçekten sempatik bir karakter bence :)
fantastik dünyaları seviyorsanız, sevgiye ve kötülüğe dair farklı bir bakış görmek ilginizi çekiyorsa filme bir şans verin derim.
not: kargalara karşı anlam veremediğim bir düşkünlüğüm var. the vampire diaries - damon, kargalar meclisi (six of crows)'nden kaz brekker ve karga başlı bastonu, burada da maleficent' in kanatları olan karga diaval. eh, diaval gerçekten sempatik bir karakter bence :)
devamını gör...
7.
çocuklar malefiz'den korktuğu için angelina jolie'nin kendi çocuğu oynamıştır. onun annesi olduğunu bildiği için korkmasına gerek kalmamıştır.
1 saat 37 dakikalık fantastik türde yer alan amerikan filmi.
1 saat 37 dakikalık fantastik türde yer alan amerikan filmi.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2023/07/18/vfarfs21juukxaq6-t.jpg)
devamını gör...
8.
malefizin de kanatlarını kesen çıkarcı sevgilisi değilmiydi. ilk başta kötü gibi görünsede herzman kızı korudu bu onu iyi yapmaz ama kötü de yapmaz bence sevdiği adamın ihanetinden herşey böyle oldu
devamını gör...
9.
iyiliğin ve kötülüğün iç içe olduğunu, hayatın bu iki döngü içinde ilerlediğini anlamak gerek. başımıza gelen kötü bir olaydan her zaman ders çıkarıp aslında iyiye yormak, iyi yönünden bakmak çok önemli. kötü gördüğümüz olayların bize neler kattığını hiç düşündünüz mü ?
iyilik ve kötülüğü, bir masalın "kötü karakteri" gözünden anlatilmasina bakacağız. herkesin bildiği klasik yönünden uzaklaşıp, gerçek hayata yorarak bir kötülükten çıkan iyiliğe, iyilikten "fazla iyi niyetten" kişinin kendisine yaptığı kötülüğe (yani zarara) en güzel örnek olduğunu düşündüğüm hikaye malefiz...
uyuyan güzel’i lanetleyen kötü peri . . .kötü kalpli cadının gözünden bakıyoruz masala. herkesin bildiği minicik bir bebeği, sırf doğum kutlamasına çağrılmadığı için lanetlediği söylenen cadının hikayesini kendi sebepleriyle inceliyoruz.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2024/07/06/v2e91mepwjheadnn-t.jpg)
not: malefiz hakkında anlatılan hiç bir hikaye yok, filmini 2 kere izleyip elimden geldiğince anlatmaya çalıştım bu masali. ve aslında bu masalı anlatırken de gerçek hayata uyarlayip ders çıkarılması gerektiğini göstermeye çalıştım :)
uzun zaman önce birbine düşman iki komşu krallık vardı. aralarında ki düşmanlık öyle büyüktü ki sadece güçlü bir kahramanın ya da korkunç bir zalimin onları birbirlerine bağlayacagi söylenirdi. kralliklardan birinde kibirli ve aç gözlü bir insan yaşardı. hiç bir şeyden memnun olmayan, komşularının zenginlik ve güzelliğini kiskanirdi. diğer krallık olan yerde (moors) ise, her türlü esrarengiz yaratik, mitolojik varlıklar yaşıyordu. ne krala ne de kraliçeye ihtiyaçları vardı, birbirlerine guveniyolardi.
moorstaki büyük bir ağaçta özel bir ruh yaşardı. onu bir kız sanabilirsiniz ama herhangi bir kız değildi. upuzun kanatlara ve boynuzlara sahip bir periydi. onun adı malefizdi. malefiz, bir gün ormanda uçarken 3 tane peri ile karşılaştı. periler, malefize ormana ölümlü bir hırsızın girdiğini, bataklıkta bir ağacın kovuguna saklandığını söyledi. bu durum üzerine malefiz, perilerin belirttiği yöne doğru gider ve çocukla karşılar. günü birbirlerini tanıma ile geçiren iki küçük kimsesiz çocuk birbirlerine yakın bir bağ kurar. kısa bir süre insanlar ve periler arasındaki bu düşmanlık ikisi arasında unutulmuştu. günler geçtikçe aralarındaki bu dostluk, başka bir anlam kazanmaya basladi. birbirlerine aşık olmuşlardı.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2024/07/06/o3cmxw6hjx0gsi0w-t.jpg)
16. doğum gününde stefan malefize bir hediye verdi. bunun gerçek aşk öpücüğü olduğunu söyledi. ama öyle olmadı. yıllar geçtikçe stefa'nin malefizden uzaklaşması. onu insanligin cazibesine karşı hırslı ve bir o kadar da kötü bir insan haline getirdi. acımasız bir ihanete uğrayınca o saf kalbi taşa dönüştü. onun bu kadar kin ve öfke dolu olmasının nedeni; kendisini yarı yolda bırakan, zaafları, kibri ve aç gözlüğünü doyurmak isteyen gerçek aşkı sandığı stefan'a idi. malefiz sık sık yalnız dolaşırdı, bazen de stefa'nin olabileceği yerlere giderdi. o insanların ac gözlülugunu ve kıskançlığını asla anlayamadi. taa ki o gün gelene kadar... malefiz'in yıllar geçtikçe arttığı gücüne ve krallığına karşıt onu ve yaşadığı yeri moorsu yok etmek istiyen krallık vardı. defalarca kez malefizi ve moorsu işgal etmek için askerlerini gönderen kral, hiç birinde başarılı olamadı. çünkü malefiz perilerin en güçlüsüydü. tek başına bile bir orduyla savaş edip galip gelebilecek bir kadındı. savaşta aldığı darbeden sonra yaralanan kral, kızını evlendirmek ve kendisinin yerine tahta geçmesi için askerlerine bir emir verdi. "eğer kim ki o kadını öldürürse kızımla evlenir ve yaşadığım krallıktaki tahtimin başına geçer." dedi. bunu duyan stefan, moors'a gider. çünkü kendisinin küçüklükten beri bir hayali vardır, kral olup tahta geçmektir. geçmişte malefizin ona karşı duyduğu zaafını bilir ve bunu kullanır. yıllar sonra geri dönüp kendisini affetmesini ister. malefiz, ölümlü aşkı stefani affeder. bir sabah uyandığında upuzun kanatlarinin kesildiğini fark eder. acıdan, boşa çıkan aşkından, güveninin zedelenmesinden ve kendisine yapılan bu ihanetten sonra çığlıklar atarak ağlamaya başlar.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2024/07/06/c5e8evagquliglec-t.jpg)
stefan, kral'ın yanına gider. malefizi öldürdüğünü söyler (yalan konusur), kanıt (!) olarak da kestiği kanatlari kendisine sunar. kral, bu durumu görünce verdiği sözü tutarak kızıyla stefani evlendirip tahta geçirir. bundan kısa bir süre sonra ölür. stefan artık amacına ulaşmıştır. sırf kral olabilmek için kendisine bu ihaneti yaptığını öğrenen malefiz, öfkeden deliye döner ve duyguları kullanılıp ikinci kez çok daha büyük ve acı bir şekilde terk edilir. intikamını almak için elinden geleni yapar. günler geçmiş, kral ve kraliçenin bir kızı olmuş. kral stefan, bütün yerel halkı ve prenses auroraya hediyesini takdim etmek isteyen 3 periyi satosuna davet eder.
birinci peri prensese eşsiz güzellik büyüsü, ikinci peri asla mutsuz olmaması, hayatı boyunca hep gülmesi için büyü yapar. üçüncü peri tam hediyesini verirken şatoyu kara bir bulut sarar, şimşekler çakar, kapılar pencereler açılıp kapanmaya başlar. malefiz davet edilmediğini öğrenip baskına gelmiştir. kendisinin davet edilmediğini öğrenince çok üzülüp (!), kraldan özür dilemesini istedi. beşikte uyuyan prensesin yanına gidip lanetini soylemeye başladı. "prenses gerçekten büyüyünce çok güzel ve iyi bir kız olacak. onu tanıyan herkes çok sevecek ama 16. yaş gününde parmağına çıkrık'in iğnesi batacak ve sonsuz bir uykuya dalacak, bu büyüyü ancak ve ancak gerçek aşk bozabilir bu lanet ebediyen sürecek ve hiç bir güç bunu değiştiremez!" malefiz kendisine çok aşık olduğunu düşündüğü adamın ona yaptığı ihanetten sonra aşk diye bir şey olduğuna artık inanmaz. ve o yüzden böyle bir büyü yapar.
kral stefan, adamlarına emir verir. eyaletteki bütün çıkrıkları toplatir ve şatonun en alt katında yakar. 3 periye ormanın derinliklerinde kızı prenses aurorayi 16. yaş gününe kadar bakmalarını emreder. günler geçer, yıllar geçer prenses aurora büyür. ormanda birçok kez malefizle karşılaşır. her karşılaşmalarinda aralarında pozitif bir enerji oluşur. aurora, malefizi bebekliginden beri hep yaninda hissettiğini ve iyilik perisinin olduğunu düşünür. bu yakınlaşma ikisi arasında büyük bir sevgi bağı oluşturur. içten içe malefiz, yaptığı büyüden pişman olmaya başlar. kendisine bu denli şefkatle yaklaşan günahsız bir prensesin bunu hak etmediğini düşünür. bir gece uyurken prensesin odasına girip "laneti geri alıyorum, gerçekleşmesin" sözünü ardı ardına tekrarlar ama ne yazık ki işe yaramaz.
perili ormanda beraberken malefiz ona bu durumu açıklamak ister ve yanına çağırır. auroranin kendisiyle ormanda ölene kadar beraber yaşayacaklarını söyler ve maalesef bu yaptığı büyüyü aciklayamaz. aurora bu haberi kendisine bakıcılık yapan 3 periye durumu anlatmak için sevinçle ormanın yolunu tutar. ormanda yürürken kaybolmuş bir prensle karşılaşır. prens ona, kral stefan'in satosunu aradığını sorar ve bir dahaki sefere tekrardan görüşmek istediğini söyleyip gider.
aurora eve geldiğinde 3 periye malefizle birlikte moorsda yaşamak istediğini söyler. bunu duyan periler ise ona gerçeği açıklayıp, lanetlendigini anlatmak zorunda kalır. aurora ağlayarak malefizin yanına gider ve gerçekleri ondan duymak ister. malefiz inkar etmez, ama neden böyle bir şey yaptığını da açıklayamaz. büyük yıkıma uğrayan prenses hem kendisine bakan 3 periyi hem de malefizi terk eder. ertesi gün 16. yaş gününe basar, malefiz, prensesi aramak için yola cikar. babasının satosuna gelir. 16 yıl aradan sonra ilk defa babasını ve annesini görür. şatoyu gezerken en alt kata inip bir oda keşfeder. odaya girmek isteyen prenses kapıyı açar ve eline bir çıkrık'ın iğnesi batar, büyü artık gerçekleşmiş olur. ne yazık ki malefiz yetişemez, hayatını kurtardığı kargaya ormanda prensesin karşılaştığı prensi bulmasıni söyler. prens satoya gelir, prensesi öper, ama büyü bozulmaz...
göz yaşlarına hakim olamayan malefiz aurorayi alnından öper. odada birden ışıklar çıkmaya başlar, ve prensesin laneti bozulur. işte sevginin, gerçek aşkın gücü büyüyü bozar. tabi buradaki sevgi ve gerçek aşk her zaman bir prense sahip olunmaması gerektiğini, duyguların, bağların, aşkın ilişkiden ziyade değer verme duygusunu nitelendirdiğini malefiz ve aurora arasında anne-kız iliskisinin kuvvetlendigini anlatmaya çalışır.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2024/07/06/j018r2oxk03ix19l-t.jpg)
hikayede, malefiz üst üste sevdiği adamı affedip, ihanete uğraması sonucuyla iyi olarak gördüğü davranışın kendisine nasıl zarar verdiğini, kendisine nasıl kötülük yaptığını görüyoruz. bunu gerçek hayata yoracak olursak sürekli affetmenin; insana kendisinden ödün verdiğini, öz saygısını yitirdiğini gösteren kötü bir davranış türü olduğunu görüyoruz. kendi kendisine yaptığı bu durumdan fesat, kötü, intikam dolu bir insana dönüştü. intikam aldığı zaman sefasını süreceğini zannetti. ve kendisine ihanet eden insana kötülük yapıp kendisini daha iyi hissedeceğini düşündü. yapılan kotuluge kötülükle karsilik verilmemesi gerektiğini de çok güzel bir sonuçla anlatti. yaptığı kötülük kendisine "vicdanına kulak vermeyi" öğretti. iyiliğin özünde olduğunu, karşılaşılan kötülükten iyi bir sonuç çıkılacağını tekrardan hatırlattı.
iyilik ve kötülüğün iç içe olduğuna verebilecek başka bir örnek ise yin yang kavramıdır.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2024/07/06/c4nno5pzwycsonwp-t.jpg)
yin; kadınsı, pasif, karanlık, soğuk ve yumuşak özellikleri temsil ederken
yang; eril, aktif, aydınlık, sıcak ve sert özellikleri temsil eder. burada iyilik ve kötülük kavramını cinsiyetçi bir yaklasim yapıp iyiliği kadına, kötülüğü erkeğe benzetmeye çalışılsa da. içlerinde belirtilen iyilik özelliklerinde de aslında "pasif olmanın, karanlığın ve soğuğun kötü bir şey olduğunu." kötülük özelliklerinde de "aydinliğin, sıcaklığın iyi bir şey olduğunu." anlatmaya çalışmış...
iyilik ve kötülüğü, bir masalın "kötü karakteri" gözünden anlatilmasina bakacağız. herkesin bildiği klasik yönünden uzaklaşıp, gerçek hayata yorarak bir kötülükten çıkan iyiliğe, iyilikten "fazla iyi niyetten" kişinin kendisine yaptığı kötülüğe (yani zarara) en güzel örnek olduğunu düşündüğüm hikaye malefiz...
uyuyan güzel’i lanetleyen kötü peri . . .kötü kalpli cadının gözünden bakıyoruz masala. herkesin bildiği minicik bir bebeği, sırf doğum kutlamasına çağrılmadığı için lanetlediği söylenen cadının hikayesini kendi sebepleriyle inceliyoruz.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2024/07/06/v2e91mepwjheadnn-t.jpg)
not: malefiz hakkında anlatılan hiç bir hikaye yok, filmini 2 kere izleyip elimden geldiğince anlatmaya çalıştım bu masali. ve aslında bu masalı anlatırken de gerçek hayata uyarlayip ders çıkarılması gerektiğini göstermeye çalıştım :)
uzun zaman önce birbine düşman iki komşu krallık vardı. aralarında ki düşmanlık öyle büyüktü ki sadece güçlü bir kahramanın ya da korkunç bir zalimin onları birbirlerine bağlayacagi söylenirdi. kralliklardan birinde kibirli ve aç gözlü bir insan yaşardı. hiç bir şeyden memnun olmayan, komşularının zenginlik ve güzelliğini kiskanirdi. diğer krallık olan yerde (moors) ise, her türlü esrarengiz yaratik, mitolojik varlıklar yaşıyordu. ne krala ne de kraliçeye ihtiyaçları vardı, birbirlerine guveniyolardi.
moorstaki büyük bir ağaçta özel bir ruh yaşardı. onu bir kız sanabilirsiniz ama herhangi bir kız değildi. upuzun kanatlara ve boynuzlara sahip bir periydi. onun adı malefizdi. malefiz, bir gün ormanda uçarken 3 tane peri ile karşılaştı. periler, malefize ormana ölümlü bir hırsızın girdiğini, bataklıkta bir ağacın kovuguna saklandığını söyledi. bu durum üzerine malefiz, perilerin belirttiği yöne doğru gider ve çocukla karşılar. günü birbirlerini tanıma ile geçiren iki küçük kimsesiz çocuk birbirlerine yakın bir bağ kurar. kısa bir süre insanlar ve periler arasındaki bu düşmanlık ikisi arasında unutulmuştu. günler geçtikçe aralarındaki bu dostluk, başka bir anlam kazanmaya basladi. birbirlerine aşık olmuşlardı.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2024/07/06/o3cmxw6hjx0gsi0w-t.jpg)
16. doğum gününde stefan malefize bir hediye verdi. bunun gerçek aşk öpücüğü olduğunu söyledi. ama öyle olmadı. yıllar geçtikçe stefa'nin malefizden uzaklaşması. onu insanligin cazibesine karşı hırslı ve bir o kadar da kötü bir insan haline getirdi. acımasız bir ihanete uğrayınca o saf kalbi taşa dönüştü. onun bu kadar kin ve öfke dolu olmasının nedeni; kendisini yarı yolda bırakan, zaafları, kibri ve aç gözlüğünü doyurmak isteyen gerçek aşkı sandığı stefan'a idi. malefiz sık sık yalnız dolaşırdı, bazen de stefa'nin olabileceği yerlere giderdi. o insanların ac gözlülugunu ve kıskançlığını asla anlayamadi. taa ki o gün gelene kadar... malefiz'in yıllar geçtikçe arttığı gücüne ve krallığına karşıt onu ve yaşadığı yeri moorsu yok etmek istiyen krallık vardı. defalarca kez malefizi ve moorsu işgal etmek için askerlerini gönderen kral, hiç birinde başarılı olamadı. çünkü malefiz perilerin en güçlüsüydü. tek başına bile bir orduyla savaş edip galip gelebilecek bir kadındı. savaşta aldığı darbeden sonra yaralanan kral, kızını evlendirmek ve kendisinin yerine tahta geçmesi için askerlerine bir emir verdi. "eğer kim ki o kadını öldürürse kızımla evlenir ve yaşadığım krallıktaki tahtimin başına geçer." dedi. bunu duyan stefan, moors'a gider. çünkü kendisinin küçüklükten beri bir hayali vardır, kral olup tahta geçmektir. geçmişte malefizin ona karşı duyduğu zaafını bilir ve bunu kullanır. yıllar sonra geri dönüp kendisini affetmesini ister. malefiz, ölümlü aşkı stefani affeder. bir sabah uyandığında upuzun kanatlarinin kesildiğini fark eder. acıdan, boşa çıkan aşkından, güveninin zedelenmesinden ve kendisine yapılan bu ihanetten sonra çığlıklar atarak ağlamaya başlar.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2024/07/06/c5e8evagquliglec-t.jpg)
stefan, kral'ın yanına gider. malefizi öldürdüğünü söyler (yalan konusur), kanıt (!) olarak da kestiği kanatlari kendisine sunar. kral, bu durumu görünce verdiği sözü tutarak kızıyla stefani evlendirip tahta geçirir. bundan kısa bir süre sonra ölür. stefan artık amacına ulaşmıştır. sırf kral olabilmek için kendisine bu ihaneti yaptığını öğrenen malefiz, öfkeden deliye döner ve duyguları kullanılıp ikinci kez çok daha büyük ve acı bir şekilde terk edilir. intikamını almak için elinden geleni yapar. günler geçmiş, kral ve kraliçenin bir kızı olmuş. kral stefan, bütün yerel halkı ve prenses auroraya hediyesini takdim etmek isteyen 3 periyi satosuna davet eder.
birinci peri prensese eşsiz güzellik büyüsü, ikinci peri asla mutsuz olmaması, hayatı boyunca hep gülmesi için büyü yapar. üçüncü peri tam hediyesini verirken şatoyu kara bir bulut sarar, şimşekler çakar, kapılar pencereler açılıp kapanmaya başlar. malefiz davet edilmediğini öğrenip baskına gelmiştir. kendisinin davet edilmediğini öğrenince çok üzülüp (!), kraldan özür dilemesini istedi. beşikte uyuyan prensesin yanına gidip lanetini soylemeye başladı. "prenses gerçekten büyüyünce çok güzel ve iyi bir kız olacak. onu tanıyan herkes çok sevecek ama 16. yaş gününde parmağına çıkrık'in iğnesi batacak ve sonsuz bir uykuya dalacak, bu büyüyü ancak ve ancak gerçek aşk bozabilir bu lanet ebediyen sürecek ve hiç bir güç bunu değiştiremez!" malefiz kendisine çok aşık olduğunu düşündüğü adamın ona yaptığı ihanetten sonra aşk diye bir şey olduğuna artık inanmaz. ve o yüzden böyle bir büyü yapar.
kral stefan, adamlarına emir verir. eyaletteki bütün çıkrıkları toplatir ve şatonun en alt katında yakar. 3 periye ormanın derinliklerinde kızı prenses aurorayi 16. yaş gününe kadar bakmalarını emreder. günler geçer, yıllar geçer prenses aurora büyür. ormanda birçok kez malefizle karşılaşır. her karşılaşmalarinda aralarında pozitif bir enerji oluşur. aurora, malefizi bebekliginden beri hep yaninda hissettiğini ve iyilik perisinin olduğunu düşünür. bu yakınlaşma ikisi arasında büyük bir sevgi bağı oluşturur. içten içe malefiz, yaptığı büyüden pişman olmaya başlar. kendisine bu denli şefkatle yaklaşan günahsız bir prensesin bunu hak etmediğini düşünür. bir gece uyurken prensesin odasına girip "laneti geri alıyorum, gerçekleşmesin" sözünü ardı ardına tekrarlar ama ne yazık ki işe yaramaz.
perili ormanda beraberken malefiz ona bu durumu açıklamak ister ve yanına çağırır. auroranin kendisiyle ormanda ölene kadar beraber yaşayacaklarını söyler ve maalesef bu yaptığı büyüyü aciklayamaz. aurora bu haberi kendisine bakıcılık yapan 3 periye durumu anlatmak için sevinçle ormanın yolunu tutar. ormanda yürürken kaybolmuş bir prensle karşılaşır. prens ona, kral stefan'in satosunu aradığını sorar ve bir dahaki sefere tekrardan görüşmek istediğini söyleyip gider.
aurora eve geldiğinde 3 periye malefizle birlikte moorsda yaşamak istediğini söyler. bunu duyan periler ise ona gerçeği açıklayıp, lanetlendigini anlatmak zorunda kalır. aurora ağlayarak malefizin yanına gider ve gerçekleri ondan duymak ister. malefiz inkar etmez, ama neden böyle bir şey yaptığını da açıklayamaz. büyük yıkıma uğrayan prenses hem kendisine bakan 3 periyi hem de malefizi terk eder. ertesi gün 16. yaş gününe basar, malefiz, prensesi aramak için yola cikar. babasının satosuna gelir. 16 yıl aradan sonra ilk defa babasını ve annesini görür. şatoyu gezerken en alt kata inip bir oda keşfeder. odaya girmek isteyen prenses kapıyı açar ve eline bir çıkrık'ın iğnesi batar, büyü artık gerçekleşmiş olur. ne yazık ki malefiz yetişemez, hayatını kurtardığı kargaya ormanda prensesin karşılaştığı prensi bulmasıni söyler. prens satoya gelir, prensesi öper, ama büyü bozulmaz...
göz yaşlarına hakim olamayan malefiz aurorayi alnından öper. odada birden ışıklar çıkmaya başlar, ve prensesin laneti bozulur. işte sevginin, gerçek aşkın gücü büyüyü bozar. tabi buradaki sevgi ve gerçek aşk her zaman bir prense sahip olunmaması gerektiğini, duyguların, bağların, aşkın ilişkiden ziyade değer verme duygusunu nitelendirdiğini malefiz ve aurora arasında anne-kız iliskisinin kuvvetlendigini anlatmaya çalışır.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2024/07/06/j018r2oxk03ix19l-t.jpg)
hikayede, malefiz üst üste sevdiği adamı affedip, ihanete uğraması sonucuyla iyi olarak gördüğü davranışın kendisine nasıl zarar verdiğini, kendisine nasıl kötülük yaptığını görüyoruz. bunu gerçek hayata yoracak olursak sürekli affetmenin; insana kendisinden ödün verdiğini, öz saygısını yitirdiğini gösteren kötü bir davranış türü olduğunu görüyoruz. kendi kendisine yaptığı bu durumdan fesat, kötü, intikam dolu bir insana dönüştü. intikam aldığı zaman sefasını süreceğini zannetti. ve kendisine ihanet eden insana kötülük yapıp kendisini daha iyi hissedeceğini düşündü. yapılan kotuluge kötülükle karsilik verilmemesi gerektiğini de çok güzel bir sonuçla anlatti. yaptığı kötülük kendisine "vicdanına kulak vermeyi" öğretti. iyiliğin özünde olduğunu, karşılaşılan kötülükten iyi bir sonuç çıkılacağını tekrardan hatırlattı.
iyilik ve kötülüğün iç içe olduğuna verebilecek başka bir örnek ise yin yang kavramıdır.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2024/07/06/c4nno5pzwycsonwp-t.jpg)
yin; kadınsı, pasif, karanlık, soğuk ve yumuşak özellikleri temsil ederken
yang; eril, aktif, aydınlık, sıcak ve sert özellikleri temsil eder. burada iyilik ve kötülük kavramını cinsiyetçi bir yaklasim yapıp iyiliği kadına, kötülüğü erkeğe benzetmeye çalışılsa da. içlerinde belirtilen iyilik özelliklerinde de aslında "pasif olmanın, karanlığın ve soğuğun kötü bir şey olduğunu." kötülük özelliklerinde de "aydinliğin, sıcaklığın iyi bir şey olduğunu." anlatmaya çalışmış...
devamını gör...