köleleştirmek için işkence etmek mânâsına geldiğini düşündüğüm kelime.
devamını gör...
(bkz: mançurya’lı aday)
devamını gör...
türk, altay ve kırgız destanlarında bahsedilen bir işkence yönteminin uygulamasıdır.

"mankurt haline getirilmek istenen kişinin başı kazınır, başına ıslak deve derisi sarılır ve böylece elleri kolları bağlı olarak güneş altında bırakılır. deve derisi kurudukça gerilir. " wikipedia'dan alıntı

cengiz aytmatov bir kitabında mankurt kavramını düşmanın kuklası haline gelen hain insanlar için kullanınca "sosyal kimlik değiştirme ve öz köküne yabancılaşma" temalarını karşılayan bir terim olarak sosyal psikoloji literatürüne girmiştir.

sosyolojide'ki asimilasyon terimiyle benzer noktaları vardır. her iki terim de "öz kültüründen uzaklaşma, sosyal kimlik değiştirme" anlamları vardır. ben bazen yazılarımda bu anlama denk olan sınıfının insanı kalıbını da kullanıyorum. bunu bsm tv isimli youtube kanalında görmüştüm. orada "sınıfının insanı" kavramı bir toplumsal kahramanı tanımlamak için kullanılıyorken ben belirli bir zümreye ait olmak, yaranmak için her türlü lafı söyleyen insanlar için kullanırım bu kalıbı.
devamını gör...
türkçüler arasında türk soylu olup türk ırkına ihanet edenler için kullanılan argo niyetiyle söylemi yaygın olan kelime.
devamını gör...
(bkz: god loves you as he loved jacop)
devamını gör...
mehmet oymak ın bursada ki kaynana cinayetlerinin sırları adlı kitabında sıkça söz ettiği kelimedir.
devamını gör...
cengiz aytmatov'un gün olur asla bedel kitabında da konu alınan bir işkence yöntemidir.
devamını gör...
türk, altay ve kırgız efsanelerinde bahsedilen bilinçsiz köle.
eski türk, kazak ve kırgız destanlarından edinilen bilgi ve orta asya mitlerine göre "mankurt" dönemin orta asya halkları arasında çok yaygın bir işkence ve zihin kontrol yöntemiydi.

bir insanı mankurt yapmak istediklerinde:

o kişinin kafası (saçları) iyice kazınır,
kafasına devenin boyun derisi iyice gerdirilerek geçirilir,
kafasında deve derisi bulunan mankurt adayı sıcak çölde güneş altında birkaç gün bırakılırdı.

böylece sıcağın etkisiyle deve derisi büzülür ve kafaya iyice yapışır. deve derisinin artık kafa derisiyle bütünleşmeye başlamasıyla kazınan saçlar da yeniden uzamaya başlar. fakat deri kafaya o kadar yapışır ki zaten sert olan deve derisi sıcağın etkisiyle iyice sertleşir ve uzayan saçlar deriyi delip uzamasına devam edemez. bu nedenle saçlar, vücudun dışı yönünde değil de kafanın içine doğru uzamaya başlar. sıcaktan büzüşen deve derisinin kafatasına yaptığı baskı ve kafanın içinde ters yönde uzayan saçların kafatasını delip beyne doğru ilerlemesiyle mankurt büyük acılar çeker. bu acılara dayanamayan mankurt bir müddet sonra kuklaya döner. hafızasını yitirir, anne-babasını dahi tanımaz. aklını çalıştırıp düşünemez hale gelir. bu nedenle sahibi ne söylerse ona itaat eder.
kaynak: tr.wikipedia.org/wiki/Mankurt
devamını gör...
eskiden maddesel boyutta, sadece bir işkence yöntemi olarak deve derisi, savaş esiri bireyin, kazınmış saçına konulur ve kişi, davullar eşliğinde çöle salınırmış. çölde, bu şekilde gezen birey yavaş yavaş halüsinasyonlar görerek madde boyutundan kopar ve bambaşka bir kimliğe bürünürmüş. bu sayede kişi, hürriyetinden olur, kim olduğunu bilmediği için de hürriyet uğruna savaşmayı bırakır ve sadece sahibine hizmet edermiş. işkence olarak kullanılan bu bilimsel yöntem (!) zamanla kullanımayı da bırakılmış, çünkü sağ kalabilenler pek az olmuş. o dönemde insan gücüne daha çok ihtiyaç duyulduğu ve kölelerin çokluğuyla övünüldüğu için terk edilir olmuştur. keza kişiye işkence yapıyorsunuz fakat kişi şayet sağ kalırsa bu işkenceyi hatırlamadığı gibi sizi de hatırlamıyor. sahibe ne gibi bir zevk verir ki bu durum? bir türlü anlamlandıramıyorum.
fakat şöyle bir güzelliği (!) var. o kişi sizden asla intikam alamıyor. hayatta ise; akraba yada arkadaşları, intikamını alabilir ancak o, asla!.. berbat bir his.

bu konu, aynı zamanda cengiz aytmatov'un, 1979 ilâ 1980 yılları arasında tamamladığı, gün olur asra bedel kitabının da konusudur. yazar bu kitapta ince ince işler bu konuyu ve mankurtlaştırma hilesini, maddeden soyutlayarak günümüz dünyasında manen uygulanabilirliği olan bir olgu olarak ele alır, almaya çalışır.
bunda da başarılı olduğunu düşünüyorum. çünkü yazar, bu konuyu anlatırken eserini orijinal olarak rusça dilinde kaleme almıştır. eserin orijinal dili rusça'dır yani.
bunun ne demek olduğunu biliyor musunuz?
bunun ne anlama geldiğini,
yazarın, ne muhteşem bir anlatım yöntemi seçtiğini kavrayabiliyor musunuz?(swh)
devamını gör...
ulusalak ve akplilere yapılandır. aptal herif fake hesapla asarım keserim diyorsun ankara merkeze gel ben oradayım diyorum aptal aptal siktir lan diyorsun senin ananı s.k.rim it oğlu it herkesi mazlum gariban mı sandınız.
devamını gör...
mankurtlaştırma, türk ve altay mitolojisinde ''çeşitli işkencelerle bir kişiye geçmişini unutturarak onu efendisine köle aline getirme'' olayıdır. hatta bununla alakalı olarak özünü unutup yozlaşmış kişilere hakaret olarak mankurt denilir ve bu sözcük, bozkurtun antitezidir. kırgız türk'ü ünlü yazar cengiz aytmatov, gün olur asra bedel adlı roanında bu durumu anlatır. mankurtlaştırma, şöyle yapılırmış:

juan-juanlar adıyla bilinen avarların bozkırı işgal ettikleri çağlara dayanan bir hikâyesi vardı: sarı-özek'i işgal eden juan-juanlar, tutsaklara korkunç işkenceler yaparlarmış. bazen de onları komşu ülkelere köle olarak satarlarmış. satılanlar şanslı sayılırmış; çünkü bunlar bazen bir fırsatını bulup kaçar, ülkelerine dönerek juan-juanlar’ın yaptığı işkenceleri anlatırlarmış. ama asıl işkenceyi, genç ve güçlü oldukları için satmadıkları esirlere yaparlarmış. insanın hafızasını yitirmesine, deli olmasına yol açan bir işkence usulleri varmış. önce esirin başını kazır, saçları tek tek kökünden çıkarırlarmış. bunu yaparken usta bir kasap oracıkta bir deve yatırıp keser, derisini yüzermiş. derinin en kalın yeri boyun kısmı imiş ve oradan başlarmış yüzmeye. sonra bu deriyi parçalara ayırır, taze taze, esirin kan içinde olan kazınmış başına sımsıkı sararlarmış. böylece sarılan deri, bugün yüzücülerin kullandığı kauçuk başlığa benzermiş. buna "deri geçirme işkencesi" derlermiş. böyle bir işkenceye maruz kalan tutsak ya acılar içinde kıvranarak ölür, ya da hafızasını tamamen yitiren, ölünceye kadar geçmişini hatırlamayan bir «mankurt» yani geçmişini bilmeyen bir köle olurmuş. bundan sonra, deri geçirilen tutsağın boynuna, başını yere sürtmesin diye, bir kütük ya da tahta kalıp bağlar, yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye uzak, ıssız bir yere götürürler, elleri ayakları bağlı, aç, susuz, yakan güneşin altında öylece birkaç gün bırakırlarmış.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim